Medya yalanları ve Savcı Sarıkaya

HSYK’nun; gayri vicdanî, gayri ahlâkî ve gayri hukukî bir kararla görevden alıp, neredeyse fırıncılara bile “bu adama ekmek vermeyin”

ADNAN BERK OKAN

Önce hiç gecikmeden vicdanî ve aklî bir görevimi yerine getireyim:

Teşekkürler Fatih (Altaylı)…

Tebrikler; Ramazan (Kurnaz)…

İyi ki varsın Gazete HT

Neden mi?..

Söyleyeyim:

HSYK’nun; gayri vicdanî, gayri ahlâkî ve gayri hukukî bir kararla görevden alıp, neredeyse fırıncılara bile “bu adama ekmek vermeyin” diye genelge yayınladığı eski savcı Ferhat Sarıkaya’yı bulup konuşturdukları için…

Türkiye kamuoyunun nasıl “tiksinti verici medya yalanları” ile oluşturulduğunu kanıtladıkları için…

                          ***

Dün, “demokrasiden nefret ediyorum” diye yazdığım için oğlumun eleştiri oklarına hedef oldum…

“Şekerin çıktığında yazı yazma” dedi…

Şekerimin uzun zamandır normal düzeyinde seyrettiğini ama hukukçularımızın ve medyamızın sinirsel katsayımı arttırmış olabileceğini söyleyerek savundum kendimi…

Bugün, Habertürk’te Ferhat Sarıkaya ile yapılmış söyleşiyi okuyunca; ne kadar haklı olduğumu bir kez daha anladım…

Ne yazık ki bizim medyamız geneliyle bu…

Ve tarafı ne olursa olsun benim "Yalan Üretim Merkezi" diye tanımladığım bu medya anlayışıdır benim karşı çıktığım…

Bu kez çok iyi bir iş çıkaran Habertürk ailesinin de aslında diğerlerinden pek farkı olmadığını da belirteyim bu arada…

Ferhat Sarıkaya haberi ile gerçekten büyük bir “gazetecilik” başarısı göstermiş olmaları; eski yalanlarını unutturmaz…
En sıcak örnek dün verdikleri "Nusaybin Belediyesi'nin bazı sokaklara ölen teröristlerin kod isimlerini vereceği" haberi yalan çıktı meselâ...

 

                                 ***

 

Ferhat Sarıkaya ile ilgili aylardır atılan yalanları hatırlayın…

“Şemdinli Savcısı Ferhat Sarıkaya Amerika’da Gülen cemaatine sığındı”…

“Şemdinli Savcısı Ferhat Sarıkaya yurt dışında yaşıyor… Emekli aylığı bile olmayan Savcıyı yurt dışında cemaat mi, besliyor?”

“Şemdinli Savcısı Ferhat Sarıkaya yurt dışına kaçtı”…

 

                                 ***

Ve bunlara benzer onlarca “YALAN HABER”…

Kim yaptı bu haberleri?..

Biliyorsunuz ama bir kez daha hatırlatayım…

Bugün, eski savcısı Ferhat Sarıkaya’nın pasaportu bile olmadığını yazan Habertürk dâhil, diğer “Cumhuriyet Muhafızı – Kökten Laikçi” gazeteler…

Peki…

Şemdinli iddianamesini hazırladığı için önce “kahraman” ilân ettikleri ama HSYK tarafından ruhsal linçe uğrayışına siyasal iktidarın da destek vermesinden sonra savcının arkasından çekilen İslâmi ve de Liberal Demokrat yazarlar ve medyaları ne yaptı?..

Örneğin; pek bir demokrat ve Gülen Cemaati’ne destek verdiği ve hatta cemaatin sermayesi ile kurulup büyüdüğünü Sağır Sultan’ın bile duyduğu Zaman gazetesi ne yaptı?..

Savcıyı hiç aradı mı?..

Sordu mu?..

Yalan Üretim Merkezi’nin yalanlarını yüzlerine vurdu mu?..

Hayır, hayır, hayır!..

Savcı Sarıkaya’yı kaderine razı ettiler…

Ajans Habertürk Genel Müdürü Ramazan Kurnaz akıl edip çaba göstermese, kamuoyu halen “Cumhuriyet Muhafızı – Kökten Laikçi” medyanın ürettiği yalanların “doğru” olduğunu zannedecekti…

Şimdi sorarım size…

Böylesine "akıl dışı, gayri ahlâkî bir medya ve siyaset” üreten demokrasiden nefret etmeyeyim de ne yapayım?..


Futbolcu olsaydı ölen!..

 Dünya şampiyonu güreşçimiz Zekeriya Güçlü, Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi’nde 39 yaşında yaşama veda etti. Safra kesesindeki taşın pankreas kanalına düşerek tıkanması nedeniyle 3 aydır tedavi gören Güçlü, önceki gün safra kesesinden ameliyat oldu. Ardından durumu ağırlaşan Güçlü, dün sabah vefat etti.

Evet…

Haber bu…

Haberi verenlerin kimisi ise rahmetlinin adını yazmayı bile unutup sadece "Güçlü" deyip geçmişler...

Dikkat!...

Ölen kişi, ülkemize “Altın Madalya” kazandırıp bayrağımızı en tepeye çektiren bir “sporcu”…

Koskoca Dünya şampiyonu…

Eğer ölen kişi, hiçbir uluslararası başarısı olmayan ama milyonlarca dolar kazanan bir futbolcu olsaydı, gazeteler manşetten 1. haber olarak görür, hayatı anlatılır, TV'ler en az 15 dakikalık bölümü ölen futbolcuya ayırırlardı...

Yahu...

Böyle bir medyanın neyine saygı duyayım, neresini seveyim?..