Medya köşelerinde kalan 'ihtiyarlar'
Ben oldum olası “gençlik”, “orta yaşlılık”, “yaşlılık” türü modern kategorilere ısınamamışımdır.
GAZETECİLER.COM
Zaman
Gazetesi, nedeni bilinmeyen
gerekçelerle bir başka bölünmüşlüğün ateşini
fitilledi…
Bu “ateş” kim
“Yaşlı yazar? Kim Genç?” diye özetlenebilir.
Hatta
oturmuşlar bir de basındaki “yaşlı yazarların” dökümünü
yapmışlar…
Bu konularda,
medyamızın “Robin Hood”u Ahmet Hakan durur
mu?..
Zaman’ın
yaptığı yanlışı kendi yöntemiyle bir güzel
eleştirmiş…
Bakın
nasıl…
Haaa…
Unutmadan…
Bugünkü
yazılarından birinde, Hıncal Uluç’un, “Ajda – Hülya” kıyaslamasının
“niçin yanlış?” olduğunu da pek güzel anlatmış…
Önce,
yaşlıları sahiplendiği yazısı…
İhtiyar yazara yer
yok mu?
ZAMAN
gazetesinin Pazar Eki’nde “Köşelerde yaş 70, yazarlık
bitmemiş”
Sahi?..
Yaşlılık sınırı nerede
başlamaktadır?..
“60” yaşındaki yazar “Gençler” konumunda ise, “61”
yaşındaki “ihtiyar” mı?..
Ya da şöyle
söyleyeyim:
Halâ soğuk savaş dönemi zihniyetini savunan kırk
yaşındaki yazar, değişimin getirdiği gelişmeleri destekleyen “80”
yaşındaki yazardan daha genç sayılabilir
mi?..
Hıncal Usta’nın, “Hülya” yandaşlığına
gelince…
Hülya’nın
çevirdiği öyle “Tatlıses filmleri” var ki; Ajda’nın oynadıkları,
onların yanında “Oscar’lık” sayılır…
A.B.O.
|
başlıklı bir haber vardı...
Bir
istatistik çıkarmışlar...
“Hangi gazetede kaç yaşlı yazar var, kaç genç
yazar var” falan diye...
Bazı
isimlerden de görüşler almışlar...
Tamam, bir hüküm vermemişler ve iyi niyetli
davranmaya çalışmışlar ama alttan alta “yaşlılık” ile kendini
yenileyememek, topluma ayak uyduramamak, yeniliklere direnmek
arasında bir bağ olduğunu ima etmişler...
* *
*
Ben
oldum olası “gençlik”, “orta yaşlılık”, “yaşlılık” türü modern
kategorilere ısınamamışımdır.
“Genciz biz” diskurlarından da, “dinozor”
yakıştırmalarından da hiç mi hiç hazzetmem...
Ne
gençliğin bir ayrıcalık, ne de yaşlılığın dezavantaj sağladığına
inanırım...
Zaten
kadim geleneklerde bu türden kategorilere falan yer
verilmez.
Kadim
gelenekte ya çocuksundur ya da yetişkin...
Dinlerin bakışı da böyledir:
Akil
baliğ olan herkes mükelleftir ve eşittir. Nokta.
O
halde Zaman gibi kadim geleneğe yaslanmak iddiasındaki bir
gazetenin “İhtiyarlara yer yok / Madem ki gençsin, öne geçmelisin”
türü imalara kapı aralayan haberine ne diyeceğiz?
Hem
kim demiş “Yaşlı tutucudur / genç değişimcidir”
diye...
Eğer
böyle bir kural var ise...
Yaşı
ilerlemiş nice köşe yazarının, en yeniyetmeden bile daha enerjik ve
değişime açık olmasını nasıl yorumlayacağız.
Ya
da...
Nice
yeniyetmenin nasıl da faşizan, nasıl da tutucu fikirler üfürmesini
nereye koyacağız?
Kısacası bu işlerin yaşla falan ilgisi yoktur.
Değişimcilik, yeniliklere açık olmak, yaşta değil
baştadır.