Medya, Kılıçdaroğlu'yla ne yapmak istiyor?

Medyada esen Kılçdaroğlu bitmek bilmiyor. Peki gerçeği ne kadar yansıtıyor. Haşmet Babaoğlu ve Umur Talu'dan sert medya eleştirileri.

GAZETECİLER.COM
Medyada esen Kılçdaroğlu bitmek bilmiyor. Manşetler, köşeler, ekranlar bu rüzgara teslim olmuş durumda. Peki medyanın Kılıçdaroğlu rüzgarındaki rolü nasıl bir algıya yol açtı? Profesyonel bir medya okuması yapıldığında durum ne?

Sabah yazarı Haşmet Babaoğlu ve Habertürk yazarı Umur Talu bugün köşelerini medyadaki Kılıçdaroğlu rüzgarına ayırmışlar. İki yazar da çarpıcı eleştirilerle dikkat çekiyor.

Talu, 'Medya topaçları' başlıklı yazısında, onca köşe yazarının ve gazetecinin nasıl oluyor da Türkiye'deki Anap, DYP, SHP, AKP vs.. her rüzgarda başka birine güzellemeler dizdiğini soruyor. Medyanın politik tavrı itibariyle kimliksiz bir geçmişi olduğunu ortaya koyuyor.

"O Gandi, onlar Hint fakiri!

“NASIL gazetecilersiniz” demiyorum, onu çoktan geçtik, siz nasıl insanlarsınız?

Sizin mi hafızanız yok, bizim mi?

Siyasetçi halinizi görmeyecek kadar kör, bilemeyecek kadar cahil, size teslim olacak kadar miskin, bu iğrençliğe balıklama yazılacak kadar pişkin mi?

Şimdi o Gandi, hepiniz birer Hint fakiri!

Hadi sizde utanma yok, Gandi’de hiç mi muhakeme yok? İnsan, başı dönse, “kasetle gelen bayram”ı fırsat bilse bile, halk adamı ve dürüst ya, hiç olmazsa evde torun severken bir düşünmez mi:

Yahu yine aynı herifler, bu sefer benim arkama geçtiler!

NEYİME DEMEZ Mİ
Cümleyi amiyane almayın; yakın tarihi hatırlayın. Seçim, kongre, lider, delege, koalisyon imali uğruna, demokrasiye de gazeteciliğe de ede ede, şimdi “Gandi”ye dönmüş “medya topaçları”na sorun:

DYP’liydiniz hani; hani ANAP’lıydınız?

Hani Ecevitçi, MHP’li olmuştunuz...

Hani Dervişçi, Özkancı, Bayarcı idiniz...

Hani Baykalcıydınız be!

Kocaman “Neden”le sorun. Nasıl böyle hızlı kaydıklarını sorun. Sağda mı solda mı, liberal mi sosyal demokrat mı olduklarını; hepsini peş peşe nasıl olabildiklerini sorun.

Servetleri, ihtirasları, dümenleri, ihaleleri, arazileriyle “halk adamları”nın arkasına nasıl geçebildiklerini, “dev aynası”na dayanamayan Gandileri anında rehin alırken hiç mi sıkılmadıklarını sorun.

Gandi de sorsun kendine: Halkın ruhunu, zihnini, kaderini sömürgeleştirenlerle kanka olacaksam; savaşı, düşmanlığı körüklemişlerle müttefik çıkacaksam, Hintli suretinde bir İngiliz kalacaksam, Gandilik benim neyime!

Çiller DYP’de aday olduğunda, bunlar Çillerci idi. O zaman mütevazı Milliyet’te, hanımefendinin bunlara kongre öncesi özel teşvik çıkardığını belgeledik."

HAŞMET BABAOĞLU: MEDYA CHP SEÇMENİNİ ANLAMIYOR

Haşmet Babaoğlu ise medyanın bu süreç boyunca çok önemli bir noktayı görmezden geldiğini ve gerçeklikten çok kopuk olduğunu yazmış bugün. Medya CHP'li seçmenin yaşadıklarını anlamıyor ve yansıtamıyor. Görmezden gelinen şey ise bu seçmen kitlesinin büyük şok aslında.

Sokaktaki CHP'linin halini soran var mı?

Bizim ana akım medyanın siyasete ilgisi ahbap çavuş ilişkisidir!
Gerisi hikâyedir!
Siyaset konu olduğunda bizim medya sokağı unutur. Ta ki seçim günü akşamı tokadı yiyinceye kadar!
Yoksa "halk" dedikleri kendi okur kitleleri ve patronun, yöneticilerin, yazarların yaşadıkları mahallelerin genel atmosferidir.
Dikkat edin, göreceksiniz...
Çok partili demokratik hayata geçişimizden beri siyasetin her kesimi sandıktan ders aldı, ders çıkardı, bir tek medya buna direniyor.
Nedir o ders?
Siyasetçiler ve partiler var. Var ama bir de seçmen var! Yani siyasetin "aktörleri" olduğu gibi bir de sürekli "seyirci" olarak kalmayan; oyunu zorlayan, değiştiren, belirleyen bir sosyolojik zemin var!
***
Şimdi CHP için de aynı şey oluyor!
CHP'ye oy veren kitlelerin günlerdir neler yaşadığını iki satır olsun değerlendirmeye almıyor medya!
Medyanın birdenbire ortaya çıkan koyu CHP'lilerine göre Kılıçdaroğlu'nun aday olmasıyla her şey hale yola koyuldu.
Delegeler şöyleymiş, il başkanları böyleymiş, MYK'da şöyle olmuş, "Kılıçdaroğlu'na Gandi demek yakışırmış" falan...
Hepsi yazılıyor, sabahlara kadar tartışılıyor da...
Sade CHP'liye ne oldu, soran var mı?
CHP'li falan olmayan; sokaktaki insanın ideolojisini gözlemleyip analiz etmekten öte siyasete epeydir bir yakınlık duymayan ben söyleyeyim mi?..
Deniz Gezmiş'le Deniz Baykal'ı yan yana getirecek aymazlıktaki "bindirilmiş kıtaları" bir yana bırakın! Ama gerçek şu...
Sokaktaki CHP'liler şoktalar!
***
Kaset komplosundan başlamadı bu şok hali! Hayır!
Baykal'ın Pensilvanya mesajıyla başladı.
Hafiften sıkılsalar bile Baykal'a hep bağlı kalan; hoşlarına gitmeyen her gelişmeyi "cemaat"e bağlayan; kabul günlerinde bile "Sarıgül'ün arkasında F-tipi destek varmış" dedikodusu yapanlar bir anda dağıldılar.
Kılıçdaroğlu'nun çıkışı bu "dağılma"yı sona erdirdi sanıyorsanız, yanılıyorsunuz.
O günden beri de bu ruh hali yeni darbelerin etkisiyle derinleşiyor. İzmir'e bakalım!
Hani demokrasi tarihimiz boyunca "liberal merkez"in kalesi gibi görünen ama sekiz yıldır nerdeyse tümüyle CHP'lileşen İzmir'e ve İzmirlilere bakalım...
CHP bunalımdan kendini kurtardı ama acaba İzmir kurtarabilir mi?
Kafalarında kurup yıllar içinde pekiştirdikleri ve içinde güvenli hissettikleri "Türkiye, siyaset ve CHP" üzerine analizleri bir anda paramparça oldu.
Kendilerini hiç iyi hissetmiyorlar! Ama bu gerçek Gandi Kemalci medyanın umurunda değil!
Anlatacak daha çok şey var ama bu yazıdaki son sözüm şu olsun...
Eğer ortanın solundaki seçmen için yeni bir dünya kurulacaksa, o dünya sokakta, evde, işte, hayatın içinde kurulacak! Bundan adım gibi eminim.

İndirim Sezonlarında Akıllı Alışveriş: En İyi Fırsatları Yakalamanın Yolları