'Medya imamı' polemiğine bir yazar daha katıldı

Oktay Ekşi'nin, Ekrem Dumanlı için "Medya İmamı" yakıştırmasında bulunması polemiğine bir yzar daha katıldı.

Hürriyet yazarı Oktay Ekşi'nin, Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı için dünkü yazısında "Medya İmamı" yakıştırmasında bulunmasına Dumanlı'dan aynı gün yanıt gelmişti. Bugün bu polemiğe başka bir gazetenin genel yayın yönetmeni daha katıldı... Mustafa Karaalioğlu, 'Gazeteci değil imam, köşe yazısı değil vaaz' başlığıyla konuyu ele aldı.

(...)

Matbuat içinde, ‘gazeteciyle gazetecinin polemiği’nden hazzetmeyen kaç kişi var bilmem ama ben herhalde ilk üçe girerim. Zaten itibar kaybeden, güvenilirliği epeyi tartışmalı mesleği iyiden iyiye değersizleştiren olur olmaz polemikleri kaygıyla izliyorum. Kendisini dünyanın merkezinde gören yazar tipinin meslek için çok büyük bir tehlike olduğunu görüyorum ama ne çare ki izlemekten başka elden bir şey gelmiyor. Bilinsin ki, bu gidiş, gidiş değil, bu iş, iş değil...

Girizgah böyle oldu zira bir polemiğe adım atmak üzereyken durumumu izah edeyim istedim.

Hürriyet Gazetesi başyazarı Oktay Ekşi, benim ilk günden beri büyük infialle izlediğim Cihan Haber Ajansı muhabiri Lütfü Aykurt’un askeri helikopter tarafından dağda bırakılması olayını köşesine taşıyınca dikkat kesildim. Yazının başlığı ‘medya imamlığı’ olmasaydı yine de yazacak değildim.

Ekşi, Zaman gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı’ya ‘medya imamı’, köşesine de ‘vaaz sütunu’ diyor. Zaman muhafazakar bir gazete ya, Ekrem Dumanlı da muhafazakar bir gazeteci ya, Oktay Bey’in aklına müthiş bir espri gelivermiş: İmam...

Dumanlı’nın mesleki birikimi yok, işi gazetecilik değil, yayın müdürü hiç değil. Peki ne? İmam. Yaptığı iş ne? Vaizlik...

Oktay Bey, CHA muhabiri konusunda içine düştüğü çelişkilerden kurtulamıyor ve okurlarına, ‘Zaman beni eleştiriyor ama siz bakmayın. Onlar gazeteci değil imamdır’ mesajı vermek istiyor.

Bunu, Mardin Bilge köyü katliamında hayatını kaybeden genç imamı manşete taşıyıp sözüm ona ağıtlar yakan gazetenin başyazarı yapıyor. Kim inanır o gazetenin imama, cemaate, dindarlığa saygı duyduğuna!

Meslekte böyle teşbihler kullanmanın 70’li yıllarda kaldığını sanıyorum. Yıl 2009. Demek Oktay Bey sandığı açmış, bazı kelimeleri naftalinden temizleyip köşesine taşımaya başlamış. Duayenlik böyle bir şey olmalı. Geride on yılların tecrübesi olmadan kimin aklına gelirdi böyle zeka dolu bir yakıştırma!

Oktay Bey ve muhitinden gazeteciler meslek üzerine nutuk atabilir, mesleğin ilkelerini diledikleri zaman, diledikleri gibi yorumlayabilir, vaziyete göre uyarlayabilirler. Başkası, muhabiri dağda terk edilse bile konuşursa ona gazetecilik değil imamlık denir.

Böylelikle başyazarın köşesinden, üç gün önce manşetten ölüsüne övgüler dizilen ‘imam’ figürünün aslında bir hakaret sıfatı olduğunu da anlamış olduk.

Bunun adı ayrımcılıktır, tıpkı Keş Dağı’nda CHA muhabirine yapılan muamele gibi.

Haber için dağa çıkan muhabirini, askeri helikoptere almayan görevli savunulması mümkün olmayan bir hata işlemiştir. Nitekim, Genelkurmay Başkanı bile olup bitenleri net biçimde savunmamış ve ajansı ima ederek ‘Bu konuda bir açıklama yapmak isterlerse dikkate alırız’ demek zorunda kalmıştır.

Esasen böyle bir olayı ne kadar anlatırsanız anlatın, izah edemezsiniz, çünkü yaşanan kelimenin tam anlamıyla ‘skandal’dır. Hareket bir medya çalışanına yapılmasa bile skandaldır. Türk medyası bu olayda sınıfta kalmıştır. Bu olay bize, bazı meslek insanlarının ‘Basın özgürlüğü ve meslek ilkeleri’ni sadece kendine ait bir imtiyaz olarak gördüklerini bir kez daha anlatmıştır.

Başyazarın başkanı olduğu Basın Konseyi de Genelkurmay’ı savunmak uğruna sınıfta kalanlar listesinin başına oturmuştur.

‘Bundan daha vahimi olabilir mi’ diye düşünüyordum, Oktay Ekşi şimdi onu da yaptı. Bir ayrımcılığı müdafaa ederken başka bir ayrımcılığa saplandı.

Bize de ‘fetvacı’ demesin ama iki olaydan da kötü siciller aldı

Daha fazlasını yazmayalım, ayıp olur. Ama artık bazılarının medyanın eski medya, toplumun da eski toplum olmadığını bilmesi lazım. Bu devir, kendisi gibi yazmayana imam, kendi fikrine uymayan yazıya vaaz diyenlerin, okuru cemaat sananların devri değil.