Matrix filminin yönetmeni Lana Wachowski nerede yakalandı?

Tüm bunların yanıtları Sayım Çınar'ın Yeni Yüzyıl gazetesindeki Kültür Pazarı'nda. İşte Sayım Çınar'ın o yazısından dikkat çeken bölümler:

- Matrix filminin yönetmeni Lana Wachowski nerede yakalandı?
- Dünyaca ünlü besteci Don Davis Antalya Piyano Festivali'ne nasıl bir nokta koydu?
- Hangi Fenerbahçeli futbolcu Yoga ile iyi yaşamanın sırlarını kitaplaştırdı?
- Henüz 16 yaşında olmasına rağmen yazdığı 652 sayfalık romanla bir fenomene dönüşen yazar kim?
- Enis Batur'un cinleri nasıl tepesine çıktı?

Tüm bunların yanıtları Sayım Çınar'ın Yeni Yüzyıl gazetesindeki Kültür Pazarı'nda. İşte Sayım Çınar'ın o yazısından dikkat çeken bölümler:

Geçen ayın sonunda Roma'daydım. Roma'da heyecan dolu anlar yaşadım çünkü Matrix filminin güzel yönetmeni Lana Wachowski ile karşılaştım. Eski halinden daha güzel olduğu kesin. Roma'dan sonra, Antalya Piyano Festivali'ne geldim. Beni burada da güzel bir sürpriz bekliyordu. Bu kez Roma'da karşılaştığım Lana Wachowski'nin yönettiği Matrix filminin müziklerini dinleme şansına sahip oldum. Dünyaca ünlü bir besteci olan Don Davis de Antalya Piyano Festivali'nin kapanış konserindeydi.

Gişe rekortmeni Matrix, Jurassic Park ile Beauty and the Beast film müziklerinin Emmy ödüllü bestecisi olan Davis, bu özel akşamda unutulmaz film müziklerini yorumladı. Bazen hayat 'sevenlerin' yanında olabiliyor. Hem Lana Wachowski'yle tanıştım, hem de Don Davis'le...

FUTBOLCUDAN İYİ YAŞAM SIRLARI

Aşkla Gülümse! Mert Güler'in kitabının adı bu... Son dönemde en çok konuşulan, sosyal medyada en çok paylaşılan kitapların başında gelen kitabında Güler, "Enerjinizi, zamanınızı, gülümsemenizi boşa harcamayın, mutlu olmak hiç de zor değil" diyor. Eski bir Fenerbahçeli futbolcu olan Mert Güler, yoganın, doğru nefesin ve nitelikli yaşamanın sırlarını kitabında paylaşıyor.

Farklı bir kişisel gelişim kitabı arayanlar için 'Aşkla Gülümse'yi tavsiye ediyorum. İşini gülümseyerek yapan, edebiyatı yaşamın olmazsa olmazı olarak gören bir kitapsever olarak bu kitabı da gülümseyerek okuduğumu söylemek istiyorum.

16 YAŞ, İLK ROMAN...

Henüz 16 yaşındayken, kelimelerin gücünü tüm kalbinde hissetmiş genç bir kız İlayda Cömert. Ve kurduğu hayallerin sonucunda 652 sayfalık koca bir roman yazmış. Wattpad'de fenomen olan ve ardından Cömert'in ilk romanı olarak basılan BŞG (Bir Şizofrenin Günlüğü) Ruh Kontrolcüsü'nün baş karakteri Hira, tüm diğer kızlar gibi sıradan bir hayata sahip. Ta ki yaşadığı bu sıradan hayatın yalanlar üstüne kurulu olduğunu öğrenene kadar...

Hira, uzun yıllar boyu, onun yalnızca bir hayalden ibaret olduğunu kendisine zar zor inandırabilmişken, Ares ile tanışıyor. Aniden hayatına giren bu esrarengiz çocuk, kapalı kapılar ardında saklanan sırların
kilidini açıyor ve Hira'yı gerçekliği mümkün olmayan doğrularla yüzleşmek zorunda bırakıyor. Kafasında oluşan soru işaretlerini silemeyen ve ailesinin zorlamalarına dayanamayan Hira, Ares'le birlikte içinden çıkamayacağı bir yolculuğa adım atıyor.

Bu yolculukta onu hayatın en sıcak anları karşılamış olsa da, yolun sonunda sessizce bekleyen karanlığa da boyun eğmek zorunda... Ruh Kontrolcüsü'nü heyecanla okuyorum, bitirmeme az kaldı.

ENİS BATUR'UN 'CİNLERİ'

Bir de minik Enis Batur nüktesi... Batur, Remzi Kitabevi'ne uğramış ve yeni projesinden söz açmış. Kitabın adını ve içeriğini öğrenen yayın koordinatörü "hemen sözleşme yapalım" demiş. Adı Cinlerin İstanbul'u olan kitabın teslim tarihi için de iki ay sonrasına sözleşilmiş. Verilen süre aşılıp aradan üç ay geçince, yayıncı sürekli Enis Batur'u aramaya başlamış. Yine bir telefonunda yayıncı, "Enis Bey ne oldu kitabınız? Fuara yetiştirelim. Güzel bir de adı var: Cinlerin İstanbul'u..." deyince, Enis Batur cevabı yapıştırmış: "İkide bir telefon edip de cinlerimi tepeme çıkarmayın!"