Masum fakat romantik bir temenni

Bütünlüğünü koruyan bölünmemiş Suriye’de “iç barışı tesis etmek” imkânsızdır… Çünkü…

Ahmet Hakan diyor ki, “bütünlüğünü koruyan bölünmemiş Suriye Türkiye’nin menfaatinin gereğidir.”

Ama…
Az sonra da Türkiye’nin bir diğer menfaatinin “Suriye’de iç barışın sağlanmasından geçtiğini” yazıyor…

*

İkinci şık, birinci şıkkı silip süpürüyor yani…

Çünkü…
Bütünlüğünü koruyan bölünmemiş Suriye’de “iç barışı tesis etmek” imkânsızdır…
Çünkü…
Araya kan girdi…

Ne demek mi?..
Anlatacağım ama önce yakın tarihten bir not…

YUGOSLAVYA’NIN DA BÜTÜNLÜĞÜ İSTENİLİYORDU

Yugoslavya’da iç savaş çıkmıştı.

Yani…
Farklı etnik guruplar birbirlerinin kanlarını akıtmışlardı…

Dünya olan biteni sadece izliyordu.

AB’nin lider ülkeleri ise “Yugoslavya’nın bütünlüğünden yanayız” diye açıklamalar yapıyordu.

Aynı günlerde bir yazımda çok bilinen bir öykü anlatmıştım.

Sizinle de paylaşayım…

*

Yılanın biri çiftçinin oğlunu zehirledi.

Çiftçi oğlunun acıyla bağırması üzerine hemen arkasını döndü.

Yılan, zehrini bıraktıktan sonra tıslayarak çocuğun babasına bakıyordu…

Çiftçi elindeki baltayı kaldırıp hızla yılanın üzerine indirdiğinde yılan, başını çoktan uzaklaştırmıştı.

Balta yılanın kuyruk kısmına geldi.

Kuyruk bir yanda çırpınırken yılan bedeninin neredeyse yarısını bırakmış olarak uzaklaştı.

Aradan uzun bir zaman geçti.

Yılan, “gel barışalım” diye çiftçiye haber gönderdi.

Çiftçi haberciye şöyle dedi:

“Söyle ona… Onda bu kuyruk acısı ben de bu evlat acısı olduğu sürece barışamayız…”

BU ÖYKÜYÜ ANLATTIKTAN SONRA ŞUNLARI YAZDIM

Yugoslavya’nın bütünlüğünden yana olmak tatlı bir temenni ama gerçekçi değil.

Çünkü artık araya kan girdi…
Bundan sonra farklı kültürleri tek millet olarak bir arada yaşatmanın imkânı yok.

Zorlarsanız bölünmeyi bir süre geciktirirsiniz ama her gecikme daha fazla kan akmasına sebep olur…

Keşke hiç kan akmadan önce Yugoslavya’yı oluşturan farklı kültürler arasında mantıklı ve nüfuslarının yaşadıkları bölgeler göz önüne alınarak adil bir toprak paylaşımı için arabuluculuk yapılsaydı.

Önünde sonunda mutlaka bu bölünme olacak ve “Yugoslavya’nın bütünlüğünden yanayız” diyenler bölünmeyi önleyemeyecekleri gibi daha çok kan akmasına, daha çok insanın ölmesine sebep olacaklar”.

VE NE YAZIK Kİ…

Yugoslavya’daki iç savaşta (Boşnak, Hırvat, Sırp) 200 bin kişi öldü…

Ama…

Sonunda Yugoslavya bölündü…

Bölünmeden; Slovenya, Hırvatistan, Makedonya, Bosna-Hersek, Sırbistan, Karadağ, Kosova gibi 7 ülke doğdu…

*

1994’ta yayımlanan yazımı 2004 yılı 14 Mayıs günü Tercüman’da bir kez daha yayımladım…

“Keşke iç savaş büyütülmeden gerçekleşseydi bu bölünme. Süreçte silah tacirleri kazandı; halklar canlarını ve servetlerini kaybetti” diye yazdım.

DEMEK İSTEMEM O Kİ…

Bugünden sonra Suriye’nin bütünlüğünü istemek gerçekçi değildir.

Çünkü o bütünlüğü korumak imkânsızdır…

Çünkü araya kan girmiştir…

Çünkü birbirlerinin kanlarını dökmüş, biri diğerinin çocuğunu öldürmüş, birinin çocuğu diğerinin çocuğu tarafından öldürülmüş o insanlar barış ve huzur içinde yaşayamazlar bundan sonra…

*
Evet…

Türkiye tabii ki daha fazla gecikmeden ve inatlaşma yapmadan Esad’la işbirliğine geçmeli...

İyi ama Esad’la muhalifleri nasıl barıştıracağız?..
Kim hangi hakkından vazgeçecek?..

*

Muhalifler Esad’ın başkanlığında bir Suriye’de onun çıkardığı seçim yasalarıyla seçime gitmeyi kabul edeceklerse 7 yıldır neden karşılıklı olarak birbirlerini öldürdüler?..

*

Bu kadar yaşanmışlıktan sonra Suriye’de Esad’ın dışında bir yönetim istemek, masum ve fakat romantik bir temennidir sadece…

Esad gönderilecek, bunca yıldır birbirlerini öldüren insanlar “tek devlet, tek millet” olarak yaşatılacaksa…

BM tarafından halen Suriye Devlet Başkanı olarak kabul edilen...

Muhaliflerin isteklerini kabul etmediği için 500 bin insanın ölümüne, 7 milyon insanın da içeride ya da Suriye dışına yer değiştirmesine sebep olan bu iç savaş neden yaşandı ki?..

*

Bence Türkiye önce sınırlarını garantiye almalı…
Daha sonra da Suriye’nin kuzeyinde (Hatay’dan Irak sınırına kadar) kendi inisiyatifinde ve iradesinde demokratik laik bir devlet kurulmasına öncülük etmelidir…

Çünkü taraflar kuyruk ve evlat acısıyla asla bir arada yaşayamayacaklardır…

Başka ve emperyal devletlerin iradesinde kurulacak bir devlet ise daima bir Demokles’in Kılıcı olarak orada asılı duracaktır…