Markar Eseyan

İleride belki "Mebusluk" da olabilir ancak kısa vadede "işsiz gazeteci" sınıfından çıkıp "işi ve bol maaşı olan" ancak...

Ahmet Rasim yine işsizdir ve gidip iş isteyecek bir merci de yoktur...
Bir umut Ankara'dır...
Reis-i Cumhur Hazretleri'ne (Mustafa Kemal) ulaşabilirse belki bir iş ayarlayabilecektir kendisine...
Üç-beş kuruş ayarlayıp atlar otobüse ve Ankara'ya gider...
Tunalı Hilmi'de yürürken Mustafa Kemal'in masa arkadaşlarından biriyle karşılaşır...
Sarılır, ayaküstü bir süre sohbet ederler...
"Hayrola?" der masa arkadaşı?.. "Ankara'da bir işin mi var?"
"Yok" diye başlar Ahmet Rasim, "evden çıkmıştım ki o sırada komşu fırıncının eşeğinden bir ekmek yere düşüp yuvarlanmaya başladı. Ben de arkasndan koştum yakalamak için ve işte buraya kadar geldim"...
Masa arkadaşı çok güler bu espriye(!)...
Akşam, masada olayı anlatır...
Musatafa Kemal öfelenir:
"Yahu çocuk; bunda gülünecek ne var?.. Anlamadın mı?.. Rasim Bey 'ekmeğim yok, açım' diyor... Yarın Rasim'i arayın bulun bana getirin..."
Ve ertesi gün üstat aranır bulunur, önce bir işe yarleştirilir sonra da mebus seçilir...
Markar Eseyan Balçiçek Pamir'e konuk olduğu programda Hükümete övgüler, Gezi Parkı protestocularına ise eleştiriler yöneltip; "ben Ak Parti'yi desteklediğim için" mealinde bir şeyler de söyledikten sonra şöyle bağladı:
"...... 'Sen mutlaka satılmış olmalısın' diyorlar ki bunu da işsiz bir gazeteciye söylüyorlar. Bu gerçekten tehlikeli."

"Tehlikeli" mi bilemeyiz ama "işsiz bir gazeteci" notunu birileri mutlaka "Beyefendi"ye ulaştıracaktır...
İleride belki "Mebusluk" da olabilir ancak kısa vadede "işsiz gazeteci" sınıfından çıkıp "işi ve bol maaşı olan" ancak "Başbakan'a övgüler düzen" bir gazeteci sınıfına terfi edeceğine garanti verebiliriz...
Yani; Markar Eseyan şimdiden kazandı...