Markar Esayan köşe yazılarında...
Sabah yazarı Salih Tuna, Star yazarı Yalçın Akdoğan ve Türkiye yazarı Fuat Uğur, Markar Esayan'ın vefatı üzerine onunla anılarını ve ona ilişkin düşüncelerini içeren yazılar kaleme aldı.
Kanser ile mücadele eden AK Parti İstanbul Milletvekili ve MKYK üyesi gazeteci yazar Markar Esayan, 16 Ekim'de hayatını kaybetti. Bugün Sabah gazetesi yazarı Salih Tuna, Star gazetesi yazarı Yalçın Akdoğan ve Türkiye gazetesi yazarı Fuat Uğur, Markar Esayan'a ilişkin anılarını ve üzüntülerini köşe yazılarında okuyucularıyla paylaştı.
Sabah-Salih Tuna:
"Markar mı? Kelimenin tam anlamıyla iyi insandı. Müstevlilerin taşeronu "sözde Müslümanların" savaş uçakları ve tanklarla saldırıya geçtikleri 15 Temmuz gecesi "Ezanlar susmasın" tweet'ini atandı. Mahut saldırının arkasındaki "merkez üssünü" böyle deşifre etmişti. Ezanların bu ülkenin istiklalinin ifadesi olduğunu, ezanların susmasının bu ülkenin bağımsızlığını kaybetmesi anlamına geldiğini çok iyi biliyordu... "Batılılaşma" serüvenimizin de aynı zamanda "sömürgeleştirilme süreci" olduğunu birçok yazısıyla en etkin şekilde ortaya koymuştu. Ki, 15 Temmuz gecesi sala okunan camilere saldıranlar işte bu sömürgeleştirilen bedhahlar içinden çıkmıştı. Markar ilk sınavda dökülenlerin, istifade edemediği için istifa edenlerin, kazandığını kaybetme korkusuyla itirafçılığa soyunanların, mürailerin, muhafazakar fırıldakların aksine son nefesine kadar "iyi Müslümanlarla" birlikte direniş cephesinde yer aldı. "Kendi mahallesi" başta olmak üzere hiçbir kınayıcının kınamasına aldırış etmedi. Vefat haberini aldığımda içim nasıl yandı anlatamam. Kolum kanadım kırıldı, saatlerce öyle kalakaldım."
Yazının tamamı için tıklayınız
Star-Yalçın Akdoğan:
"Markar demokrat ve entelektüel bir siyasetçi olarak, etnik ve dini kimliğiyle iyi bir AK Partili idi. İyi bir insan olmayı herkes kendine göre tanımlayabilir ama iyi bir siyasetçi demokrat, özgürlükçü, vatansever ve ülkesi milleti için bir derdi, davası olan insandır. Markar’ın Türkiye için, milletimiz için bir derdi vardı. Naifti, nazikti, kibardı, pozitif bir karaktere sahipti. Bedel ödemekten çekinmeyen, risk almaktan korkmayan, hakikati haykırmaktan geri durmayan kahraman ruhlu bir insandı. Millilik ve yerlilik konusunda hassas, ülkesini seven bir vatan evladıydı. Kişisel faydaya, pragmatizm ve yaranmacılığa prim vermeyen ilke ve değer odaklı bir entelektüeldi. Ruhu şad olsun."
Yazının tamamı için tıklayınız
Türkiye-Fuat Uğur:
"Markar, meselelere yaklaşımındaki tutarlılık ve derinlik
nedeniyle, tabii samimiyetiyle Tayyip Erdoğan’ın öteden beri takip
ettiği bir yazardı. Ona karşı sevgisini hissediyorduk ama
gözlerimizle görmemiz, Yenikapı’daki bir AK Parti mitingi sırasında
oldu. Markar, mitingi vatandaşların arasından izliyordu. Yol
kenarına dizilmiş demir parmaklıkların yanındaydı. Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan kürsünün olduğu platforma doğru ilerlerken birden
durdu ve Markar’a doğru yürümeye başladı. Parmaklıklar açıldı,
gitti ve Markar’a sıkıca sarılıp kucakladı. Evet, Erdoğan insanları
şaşırtırdı ama bu gerçekten şoke ediciydi.
Onu milletvekili olarak yanında görmek istiyordu. 2015 seçimleri
öncesi “Başvurunu yap” demişti. Dediğim gibi prensip sahibi,
insanları ezmek değil, birlikte çalışmak üzere çalışma anlayışı
olan biriydi Markar. Bu yüzden de Başbakan Ahmet Davutoğlu diye ona
ulaşmış, Cumhurbaşkanı’nın dileğini ileterek “Siz de onay
verirseniz başvurumu yapacağım” demişti. Davutoğlu “Tabii, ama
biraz bekleyin, ben listeleri hazırlıyorum, nereden, hangi bölgeden
olacağını size ileteceğim” diye onu cevaplamış fakat o gün bir
türlü gelmemişti. Aramaları hep cevapsız kalıyordu. Son güne
gelindiğinde artık yapılacak bir şey kalmamıştı. Davutoğlu kendi
kadrosunu kuruyordu ve orada Markar’a yer yoktu. Markar,
Cumhurbaşkanı’na yeniden ulaşıp durumu anlattığında ondan gelen
“Durduğun kabahat, derhal başvurunu yap” talimatıyla son anda
İstanbul İl Teşkilatı’nda, evraklarını zar zor yetiştirip sürenin
bitimine iki saat kala başvurusunu yapabilmişti... Evet, o dönem
milletvekili seçildi Markar. 1 Kasım seçimlerinde Cumhurbaşkanı,
Markar’ın milletvekili adaylığını artık Davutoğlu’nun insafına
bırakmadı. İşte o zamandan başladı belki de içine attığı ve
sakladığı duygularının ona verdiği zarar, midesindeki
kramplar..."