Mahmut Övür yazdı: Kaşıkçı düğümünü rezidans çözecek
Suudi Arabistan İstanbul Başkonsolosluğu'na girdikten sonra bir daha kendisinden haber alınamayan gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın ortadan kaybolmasıyla ilgili sır perdesi hala aralanamadı.
Sabah yazarı Mahmut Övür, kayıp gazeteci olayına ilişkin kalem aldığı yazısında Kaşıkçı'nın konsoloslukta bulunduğu sırada siyah minibüs ve bir otomobilin arka arkaya gittiği rezidansa dikkat çekti. Övür şu ifadeleri kullandı:
Kaşıkçı'nın konsoloslukta bulunduğu saatlerde içi fark edilmeyen siyah bir minibüs ve bir otomobil arka arkaya Suudi başkonsolosunun çok yakında bulunan rezidansına gidiyor. Hatta minibüsün kapalı garaja girdiği söyleniyor. Orada ne olduğunu ise kimse bilmiyor ve pek üzerinde de durulmuyor. Acaba gazeteci Kaşıkçı'nın başına konsoloslukta değil de o rezidansta mı bir şeyler geldi veya hâlâ orada mı? Tabii en önemli sorulardan biri de, bu olay bölgeye ilişkin yeni dizaynların bir parçası mı?
Kaşıkçı düğümünü rezidans çözecek
Savaşlarda, çatışma alanlarında, yolsuzluk ve mafyatik olaylarda
gazetecilerin öldürüldüğüne, kaçırıldığına tanık olduk ama
böylesine ilk kez tanık oluyoruz.
Dünyanın en etkili gazetelerinden Washington Post yazarı Suudi
Arabistan vatandaşı Cemal Kaşıkçı, evlilik belgeleri için
başvurduğu Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluk binasına
giriyor ama bir daha çıkamıyor.
Siyaset ve diplomasi tarihinde görülmemiş, skandal kelimesiyle bile
açıklanmayacak bir olay bu. Olay sadece konsolosluk binasıyla da
ilgili değil, S. Arabistan eksenli iki özel uçakla 15 kişinin aynı
gün İstanbul'a gelmeleri, sır dolu ziyaretleri ve aniden geri
dönmeleri bambaşka bir operasyona işaret ediyor. Bu operasyonla
küresel ve bölgesel düzeyde ne amaçlandığını zaman içinde göreceğiz
ama şimdilik cevabı aranan birkaç soru var.
En önemlisi de gazeteci Kaşıkçı'ya ne olduğu... İçeride
öldürülmesinden, kaçırılmasına kadar çok sayıda iddia var. Konuyu,
MİT ve Emniyet güçleri en ufak ayrıntıyı bile hesaba katarak
araştırıyor. Önce şunun altını çizelim; Kaşıkçı, konsolosluğa
girerken başına beklenmedik bir şeyler geleceğini bildiği için
evleneceği Hatice Cengiz'e kaygısını şöyle iletiyor: "Çıkmazsam
Türk-Arap Derneği yetkilileriyle, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı
Yasin Aktay'a bilgi ver." Bu kaygı, karşı tarafın bir hazırlık
yaptığını ve Kaşıkçı'nın bundan şüphelendiğini gösteriyor.
Bunu güçlendiren, konsolosun çıkışla ilgili bilgi verememesi,
içeride kameraların çalışmıyor olması ve iki esrarengiz uçakla 15
kişinin İstanbul'a gelip hemen dönmeleri gibi çok sayıda işaret
var.
Bütün bunlar büyük bir operasyon hazırlığını gösteriyor. Pek örneği
olmasa da benzer operasyonları bilenler şu yorumu yapıyor: "Bu
hazırlıklar Kaşıkçı'nın öncelikle kaçırılıp götürüleceği anlamına
geliyor. Ama bu plan, büyük olasılıkla nişanlının kapıda
beklemesiyle bozuldu. Bozulunca da emniyet güçlerinin söylediği
gibi içeride infaz olayı gerçekleşti." Aslında burada da bir başka
soru işareti var. Çünkü Kaşıkçı'nın konsoloslukta bulunduğu
saatlerde içi fark edilmeyen siyah bir minibüs ve bir otomobil arka
arkaya Suudi başkonsolosunun çok yakında bulunan rezidansına
gidiyor. Hatta minibüsün kapalı garaja girdiği söyleniyor. Orada ne
olduğunu ise kimse bilmiyor ve pek üzerinde de durulmuyor. Acaba
gazeteci Kaşıkçı'nın başına konsoloslukta değil de o rezidansta mı
bir şeyler geldi veya hâlâ orada mı? Tabii en önemli sorulardan
biri de, bu olay bölgeye ilişkin yeni dizaynların bir parçası
mı?
Fukuyama'nın imalı sorusu Kaşıkçı olayı dünyanın da
gündeminde...
ABD'den BM'ye, Arap dünyasından AB'ye, birçok küresel örgütten ve
liderden tepki geldi ama hiçbiri de diplomatik teamülleri altüst
eden skandal düzeyinde değildi.
Özellikle de ABD Başkanı Trump'ın tepkisi...
Trump "Endişeliyim ve bazı kötü senaryolar ortalıkta yayılıyor ve
bunlardan hoşlanmadım" demekle yetindi.
Oysa aynı Trump, ev hapsine çıkartılan ve yargı süreci devam eden
Rahip Brunson için, "stratejik müttefiki" Türkiye'yle ilişkileri
bile koparma noktasına getirmişti.
İşin arka planında ne var bilinmiyor ama bir gariplik olduğu çok
açık. O garipliği en çarpıcı biçimde ABD'li düşünür Francis
Fukuyama, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'la
sıkı dost olan ABD Başkanı Trump'ın damadı Jared Kushner'e
seslenerek dile getirdi:
"Kushner, dostu bin Selman'a Cemal Kaşıkçı'nın akıbetinin ne
olduğunu sormalıdır."