Mahçupyan yine İslami aydınlara çaktı
"Bu aydın tipolojisi cemaatçi olmayı sürdürüyor" tespitinde bulundu ve dedi ki...
GAZETECİLER.COM - Etyen
Mahçupyan, cemaat gazetesi Zaman'da "cemaatçi aydınlara"
çakıyor.
Diyor ki:
"Fikri önderlerin azarlayıcı bakışları altında sıkışıp kaldılar"...
Diyor ki:
"Kadınların seslerinden hiç hazzetmeyen bir erkek dünyaları var"
Yine diyor ki:
"Bu İslami aydınların sınavı"...
CEMAATÇİ AYDINLAR
İşte yazısından satırbaşları:
(...)İslami kesimde dünyanın kendi kimliklerine demokratça bakmasını isteyen aydın sayısı çok olsa da, demokratlığı kendi entelektüel dünyalarına davet etmek niyetinde olanlar epeyce az. Bu nedenle de hâlâ bol bol Batı, modernlik vs. eleştirisi okumayı sürdürüyor, ama bu aydınların kendi cenahlarını nasıl gördükleri ve değerlendirdikleri konusunda pek bir şey duyamıyoruz. Çeşitli alanlardaki fikir ayrılıklarını ve sosyolojik yönü olan kırılmaları ise hiç öğrenemiyoruz, çünkü bu aydın tipolojisi cemaatçi olmayı sürdürüyor.
SIKIŞIP KALDILAR
Daha da vahim olarak bu cemaatçi yaklaşımın, kendi içindeki heterojenleşmeyi bastıran, en azından onun görünürlüğünü engelleyen bir yönü olduğu dikkate alınmıyor. Böylece İslami entelektüel hayat az sayıda fikri önderin sınırlayıcı, yönlendirici ve azarlayıcı bakışları altında sıkışıp kalıyor.
KADIN SESLERİNE TAHAMMÜLLERİ YOK
Bugün İslami kesimin aydın tabakasını gözlemleyenler, bu ataerkil sıkışmayı farkedeceklerdir. Karşımızda basmakalıp bir kimliksel duruşu tekrarlayan, manevi otoritesinin sarsılmasından kaygı duyan, gençlere karşı açık ve davetkar olmakta zorlanan, kadınların bu alandaki muhtemel varlığından ve kendilerine ait 'seslerinden' ise hiç hazzetmeyen bir erkek dünyası var.
Yazının devamı için
Diyor ki:
"Fikri önderlerin azarlayıcı bakışları altında sıkışıp kaldılar"...
Diyor ki:
"Kadınların seslerinden hiç hazzetmeyen bir erkek dünyaları var"
Yine diyor ki:
"Bu İslami aydınların sınavı"...
CEMAATÇİ AYDINLAR
İşte yazısından satırbaşları:
(...)İslami kesimde dünyanın kendi kimliklerine demokratça bakmasını isteyen aydın sayısı çok olsa da, demokratlığı kendi entelektüel dünyalarına davet etmek niyetinde olanlar epeyce az. Bu nedenle de hâlâ bol bol Batı, modernlik vs. eleştirisi okumayı sürdürüyor, ama bu aydınların kendi cenahlarını nasıl gördükleri ve değerlendirdikleri konusunda pek bir şey duyamıyoruz. Çeşitli alanlardaki fikir ayrılıklarını ve sosyolojik yönü olan kırılmaları ise hiç öğrenemiyoruz, çünkü bu aydın tipolojisi cemaatçi olmayı sürdürüyor.
SIKIŞIP KALDILAR
Daha da vahim olarak bu cemaatçi yaklaşımın, kendi içindeki heterojenleşmeyi bastıran, en azından onun görünürlüğünü engelleyen bir yönü olduğu dikkate alınmıyor. Böylece İslami entelektüel hayat az sayıda fikri önderin sınırlayıcı, yönlendirici ve azarlayıcı bakışları altında sıkışıp kalıyor.
KADIN SESLERİNE TAHAMMÜLLERİ YOK
Bugün İslami kesimin aydın tabakasını gözlemleyenler, bu ataerkil sıkışmayı farkedeceklerdir. Karşımızda basmakalıp bir kimliksel duruşu tekrarlayan, manevi otoritesinin sarsılmasından kaygı duyan, gençlere karşı açık ve davetkar olmakta zorlanan, kadınların bu alandaki muhtemel varlığından ve kendilerine ait 'seslerinden' ise hiç hazzetmeyen bir erkek dünyası var.
Yazının devamı için