Kürşad Kahramanoğlu: 'Ramazan bahane homofobi şahane'
İnsan hakları yazıları ve LGBTİ çalışmalarıyla tanıdığımız Kürşad Kahramanoğlu ile Sayım Çınar sıcak bir Bodrum gününde önemli bir söyleşi gerçekleştirdi.
GAZETECİLER.COM - ÖZEL
RÖPORTAJ
SAYIM ÇINAR
İnsan hakları merkezli yazılarıyla, LGBTİ çalışmalarıyla tanıdığımız gazeteci-yazar Kürşad Kahramanoğlu ile Sayım Çınar sıcak bir Bodrum gününde önemli bir söyleşi gerçekleştirdi. Kahramanoğlu'nun seçim sonrası LGBTİ, Onur Yürüyüşü, basındaki örtülü ve açık homofobi üzerine sözleri çok konuşulacak.
Uzun süredir Bodrum’da yaşıyorsun. Geçenlerde İstanbul LGBTİ yürüyüşü yaşandı, ciddi engeller oldu, gaz vardı sokaklarda. Ramazan’ın bahane edilerek böyle bir olay yaşanmasını nasıl değerlendiriyorsun?
Twitterda bir slogan gördüm: “Ramazan bahane homofobi şahane.” Tam bunu düşünüyorum. Her zaman bir şey bulabilirsiniz saldırmak için. Dünyanın her yerinde olan da bu. Din kullanılır, başka şeyler kullanılır. Ben işin politik yönüne bakıyorum. Türkiye’deki LGBTİ iyi organize oluyor ve Türkiye de değişiyor. Parlamentoda 80 milletvekilli partisinde LGBTİ olan bir parti var artık. Ben seçim sırasında da yazdım, politik düşünen LGBTİ HDP’ye oy verdi, yıllar önce yapılan bir söyleşide sormuşlardı, gay partisi olabilir mi diye, gay partisi olmaz, barajın olduğu ülkede toplu bir yönlenme olabilir demiştim. Olan da bu oldu. LGBTİ HDP’ye gitmiştir. Türkiye’de partiler daha pozitif bakacaklar gruplara bu seçimden sonra. Eşcinsellerin hakkını savunmak kaybettirmiyor, kazandırıyor, bunu gördüler.
“PARTİLERİN LGBTİ KOLLARI OLACAK”
Politika üretmek zorundalar. Amerika’daki gelişmeler de mutlaka etkileyecektir.
Partilerin LGBTİ kolları olacağını düşünüyorum ben bundan da öte. Kendi meşreplerine göre LGBTİ’ye daha yakından bakacaklar.
Eşcinsellerin arasında da homofobik insanlar var, gay düşmanlığı yapan gayler var, ya da çok açık olmayan bir gayi ifşa etmekten zevk alanlar var.
Bir insanı deşifre etmek asla etik değildir. Tabii ki "out olmaları" (eşcinsel olduğunun başkaları tarafından da bilinmesi) önemli, tabii ki bu bir kazanım. Çevren tarafından bir kazanım yaşarsın her şeyden önce. Birey kendi karar vermeli buna, başkalarının ifşasıyla değil. Tarihte toplum içinde en büyük zararı out olmayan gaylerin verdiğini biliyoruz. Kraldan çok kralcı oluyorlar, homofobik oluyorlar, kendi bastırmaya çalıştıklarını nefretle kapatıyorlar. Amerika tarihinde özellikle Hoover iyi bir örnek. Sonuç olarak doğru yoldayız, bunun artık dönülmez olduğunu bilmeliyiz, kazanımlar Türkiye’ye de gelecek. Liberalleşme trendi buraya da gelecek.
Yıllarca çok önemli çalışmalar yaptın. Hak savunma noktasında az kişi olmasını nasıl değerlendiriyorsun?
Başkaları için konuşamam, neden cesur değilleri sorgulayamam. İzah arıyorsak sosyolojik ve psikolojik bakmalı. Türkiye toplumu herhangi bir konuda cesur olmak için zor bir ülke. Türkiye’de hakiki bir demokrasi olsa insanlar daha cesur olur. Yazarlar da ben niye kendimi öne atayım niye kurban olayım diye düşünüyorlar. Boşuna belaya bulaşmayım duygusu var. Her türlü insan hakları konusu için var bu yazarlarda, yalnızca LGBTİ için değil.
"TÜRKİYE'DE DE EŞCİNSEL
EVLİLİKLER OLACAK"
Gezgin bir yazarsın, farklı ülkeleri de gözlemliyorsun. Eşcinsel evliliği kabul eden ülke sayısı çoğalıyor. Türkiye’nin eşcinsel evliliği göreceğini düşünüyor musun?
Kesinlikle evet. Söyleşide bu arada hep eşcinsel diyorum, ama iki erkek arasında olanı kast etmiyorum, lezbiyenler, interseks de var, travesti, transeksüel de var, cinsiyetleri yüzünden ötekileştirilenler var. Bunu hiçbir medeni toplum yok sayamaz. Kazanımlar gelecek bu ülkeye de.
HDP Kürtlerin ve Türklerin oyunu aldı. Ötekileştirenlerin bir şekilde toplandığı bir olduğu bir parti oldu.
Düz mantıkla düşünürsek bir grup insan ayrımcılık yaşamışsa başkalarına da sempati duymalı. Ancak tam da böyle olmuyor. Gayler arasında da bir sürü ırkçı insan var. İnsan haklarının ihlali oysa ikisi de. En son Diyarbakır’a gittiğimde de söylemiştim. “Kürtlerin LGBTİ’nin destekçisi olmaları, Kandil’den olmasa da İmralı’dan gayler vardır gibi bir mesajın gelmesi önemlidir” demiştim 5 - 6 yıl önce. Her milletten her sınıftan gelebiliriz. Gücümüz de buradan zaten. Bizimle fazla uğraşmamalarını tavsiye ederim. Zengin fakir, eğitimli eğitimsiz, politikacı… Kürtler Türkiye partisi olacaksa tüm azınlıkların sesi olmalı. Homofobi dışlanmalı.
"AHMET HAKAN'I SEVERİM AMA
KORKAK BİR YAZAR"
Basında durumu nasıl görüyorsun?
Basında durum enteresan. Bir örnek vereyim. Ahmet Hakan’ı severim ama korkak bir yazar olarak görürüm. O an popüler olacak şeyi yazıyor, bir derinlik beklememek gerek, yazılarını da okurum. İyi niyetle söylüyorum, korkak bir yazar. Yıllar önce tanışmıştık, geldi kendini tanıttı, sizi takip ediyorum dedi. Röportaj yapmayı çok isterim dedi. İngiltere’de yaşıyordum o dönem. "Kanal 7’deyim, sizi çıkaramam orada, beni işimde tutmazlar" dedi. Aradan yıllar geçti ve Ahmet Hakan Hürriyet’e geçmişti, hala programına davet edemedi. Hadi o zaman kanal 7’ydi, şimdi Hürriyet ve CNN’de. Hala sesini çıkaramadığı yerler var insanların, bunun için anlatıyorum. Basın hürriyeti olmamasıyla ilgili bir şey bu, yalnızca Kürtler için değil, her türlü azınlık için. Biz böyleyiz diyebilen yok, bu bir haktır diye yazıyor.
Eşcinselliğini kullanarak yazanlar da var.
Onu bilmiyorum. İyi yazar olmadığı halde başı örtülü diye yazanlar da var. Bu Türkiye’nin çarpıklığı.
Birgün’deki yazılara ara verdiniz.
Köşe yazarlığı yapmıyorum, kitabım üzerinde çalışıyorum. Mitoloji üzerine bir kitap yazıyorum, Bodrum buna çok uygun…
“BASINDAKİ KÜÇÜK OYUNLARDAN HOŞLANMIYORUM”
Babalara Hediyeler adlı önemli bir kitabın vardı. Muhalif yazılardan oluşuyordu.
Köşe yazarlığı kendini tekrarlama riskini taşıyor. Sorunlar değişmiyor, kişiler değişiyor. Hayatı zehreden karakterler değişiyor. Bilgi Üniversitesi’nde de ders verdim, derste de anlattığım şeyler de tekrar oldu. Bu da çok sıkıcı bir şey. 5 sene önce yazığım yazıyı bugün göndersem yine basılıyor, çünkü hiç gelişme yok. Aynı şey aynı şekilde devam ediyor. Yazmayı bırakmıyorum tabii. Basındaki küçük oyunlardan hoşlanmıyorum. İnsanların egoları, anlamadığını anladığını zanneden editörü de, yazarı da çekemiyorum. Bodrum’da denize giriyorum, yazıyorum, enerji topluyorum, hayvanlarla ilgileniyorum, koca bir bahçede yaşıyorum. Ciddi bir gazeteden bir teklif gelmezse yazmam.