Küçükkaya TMSF sürecini yazdı
"Öngöremediğim konular hakkında size bir şey diyemem ama açıklık ve dürüstlük konusunda söz veririm"
GAZETECİLER.COM - "Tek hırsım ve idealim daima gazetecilik oldu. Aşığım mesleğime." Akşam gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmail Küçükkaya köşesinden TMSF'nin gazetesinin yönetimine el koymasının ardından ilk kez, hem yapmak istediklerini anlattığı, hem de bugüne kadar yaptıklarını yorumladığı bir yazı yazdı.
"Öngöremediğim konular hakkında size bir şey diyemem ama açıklık ve dürüstlük konusunda söz veririm. Her şey sizlerin tanıklığı altında olacak. Başarırsak hepimiz tarihe geçeriz. Durum bütün açıklığıyla budur." diyen Küçükkaya bakın hedeflerini ve yapacaklarını nasıl anlattı:
AKŞAM İÇİN ATLATILMASI GEREKEN YENİ BİR KRİZ
"Uzun, zorlu bir yolun sonunda ise “ortak bir
tarih ve gelecek inşa eder.”
1992’de Hürriyet’in
Ankara ekinde başladığım gazeteciliğimin 21’inci yılında yeni bir
durumla karşı karşıyayım. Tıpkı ülkemiz gibi. Belki
öngörülmez değil ama kesinlikle yeni ve zorlu bir
sınav...
Bu özel ve sıra dışı gelişme,
2000’den beri mensubu olduğum, 2008’den bu yana genel yayın
yönetmenliğini yürüttüğüm Akşam için de
“olgunluk ve başarıyla atlatılması gereken”
krizlere bir halka daha ekledi.
Kaderin
cilvesi...
İçindeki insanların, hepimizin
oluşturduğu bir ortak bilinci ve ruhu taşıyan Türkiye de aynı
durumda.
Bir yanda, beş yıldır ısrarla
“üçüncü yol mümkün” diyen bizim editoryal
anlayışımız...
Kutuplaşma dışı kalan,
“yandaş çizgi ve yıpranmış-eski merkez medya anlayışlarını
reddeden” yayın politikamız...
Farklı ses olma iddiasını
sürdüren Akşam...
(...) Artık gerçekten hiçbir şey eskisi gibi
olmayacak.
İşte bu üçlü paralel yol, genç
ama tecrübeli bir gazetecilik ekibinin, bir köklü kurumun ve bir
güzel ülkenin sadece bugününün değil, geçmişinin ve geleceğinin de
birbirine bağlandığı bir kavşağa çıkıyor.
YENİ BİR SÜREÇ
BAŞLADI
Hepimiz sınavdayız. (...)
Mülkiyeti Mehmet Emin Karamehmet’e ait olan gazetemiz artık
TMSF yönetiminde. Elbette üzgünüm.
Tercih edeceğim gelişme değildir. Üstelik son dönemde Akşam’ın
çizgisi iyice yukarı çıkmıştı, finansal yapıyı toparlamıştık, maaş
sorunumuzu çözmüştük. Yeni medya için altyapımız hazırlanmış, ilk
dört ay rakamları ikiye katlanmıştı. Bunu önemsiyorum, zira
Akşam’daki ‘yapıyı en iyi bilen’, şu anda TMSF’ye
danışmanlık yapan eski yöneticimiz göreve ilk geldiğim gün,
“burası teknik olarak iflas etti” demişti.
Çünkü çok uzun yılların finansal ve idari ihmal edilmişliği söz
konusuydu. Dayanışma içinde o tabloyu en azından Akşam
Grubu’nda tersine çevirmeyi başarmıştık. Operasyona
üzüntüm işte bu nedenle çok arttı.
Ama bir yerde TMSF operasyonu kaçınılmazdı.
Bu bir yönüyle hukuki ve finansal süreçtir, kendi mecrasında
ilerliyor.
Devlet, alacağını tahsil etmek, tamamı çok stratejik öneme sahip
Çukurova Holding kurumlarını milli ekonomiye kazandırmak ve hızla
şirketlerin satışını gerçekleştirmekle tanımlı bir görevlendirmeye
soyundu. TMSF yönetiminden dürüst, açık sözlü, güvenilir,
hakbilir bürokratlarla tanıştım. Çok hızlı satış süreçleri
hedeflediklerini söylediler. Medya Grup Başkanlığı
görevini üstlenen Cengiz Özdemir de aynı vizyonu ve misyonu
sahiplenmiş durumda. Bu konuda geçmişte tecrübesi olması da
şans.
İyi olan şey şu ki; gerçekten açık diyaloglarla, içtenlikle
“bu zorlu görevin acaba üstesinden nasıl başarıyla gelebiliriz”
diye bakıyoruz. Cengiz Özdemir, Çukurova Medya Grubu’nun
mecraları olan Akşam, Güneş, Skyturk360, Alem FM ve Alem
Dergisi’nin her birinin ayrı ayrı başarısını gördü, görüyor.
Son bir yılda yeniden yapılanan ve dijitalleşme atağına
kalkan Akşam-Alem FM-Dergi grubu arasındaki sinerjiyi şimdi
SkyTurk360’ı da dahil ederek genişletmek hedefinde.
Böylece mümkün olan en hızlı şekilde grubu satışa hazırlamak
iddiasında. Böyle bir başarı öyküsü başta ülkemiz olmak üzere
herkes için kazanımdır.
BİZE DÜŞEN GAZETE
YAPMAK
Gazete yönetmek benim en büyük hayalimdi. Mehmet
Emin Karamehmet’in sağladığı olağanüstü özgürlük alanı içinde
severek hazırladık Akşam’ı. Devlete kategorik olarak karşı biri
değilimdir. Tam tersine devletle arasında hiçbir organik
bağ olmayan bir gazeteci olarak onun kurumlarıyla belli bir
mesafede olmakla beraber hep iyi ilişkiler kurdum. Taraf
tutmadım, yeri geldi eleştirdim, yeri geldi takdir ettim.
Ancak 15 gündür test etmekte olduğum şey, karşı karşıya kaldığım bu
yeni durumun “kendi doğama” ve “mesleğimin
ruhuna” ne kadar uygun olup olmadığıdır. Şu ana kadar her
gün gazetemizi tıpkı eskiden olduğu gibi hazırladık. Öteden beri
savunduğumu şimdi üç kelime ilave ederek tekrarlamak ve tarihe not
düşmek isterim:
“Yönetimde TMSF var diye, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin
yaptığı olumlu icraatları görmezden gelecek değilim. Bu AK Parti’ye
haksızlık olur. Çok iş yaptılar, daha da yapabilirler. Ancak TMSF
geldi diye, AK Parti’nin hatalarını eleştirmeyecek de değilim. Bu
da ülkeme haksızlık olur. Çünkü hata da yapılır.”
Söylenecek o kadar çok söz var ki...
Ama daha fazla uzatmak istemem.
Tek hırsım ve idealim daima gazetecilik oldu. Aşığım
mesleğime.
Hayat böyledir, sürprizlere açıktır. Ve bu dünyaya ait her durum
geçicidir. İşte bunun için güzeldir. Öngöremediğim konular
hakkında size bir şey diyemem ama açıklık ve dürüstlük konusunda
söz veririm. Her şey sizlerin tanıklığı altında olacak.
Başarırsak hepimiz tarihe geçeriz. Durum bütün açıklığıyla
budur.
Daha önce çok yazdım, yeri geldi tekrarlamak isterim. Yaşam
felsefemi iki cümleyle özetlerim: “Yazgını sev. Doğana
uygun yaşa.”