Küçükkaya isim vermeden Altaylı'ya çaktı
Altaylı'nın son tercihini isim vermeden yerden yere vuran Akşam genel yayın yönetmeni "Sen saklıyorsun diye millet o acıyı yüreğinde hissetmiyor mu?" dedi.
GAZETECİLER.COM
- Akşam gazetesi genel yayın yönetmeni İsmail
Küçükkaya bugün köşesinde "medya terörle mücadelenin neresinde?"
sorusuna yanıt aradı. Kendi deyimiyle "doğru bildiğimiz yanlışlar"ı
sorguladı. Şehit haberlerini kanıksamakta, acılardan
uzaklaşmakta, "demokratik-sivil tepki" oluşturacak empati duygusunu
yitirmekte medyanın rolü ne diye soran Küçükkaya yanıt
verdi.
Habertürk'ün ve Hürriyet'in Gaziantepteki saldırıyı büyütmemesine, manşetine taşımamasına isim vermeden değinen Küçükkaya "Gaziantep'te 9 şehit verdiğimiz bir kanlı tuzağı manşet yapmayan bir gazete olabilir mi?" dedi ve ekledi: "Sen saklıyorsun diye millet o acıyı yüreğinde hissetmiyor mu?"
İşte Küçükkaya'nın olay çıkartacak o yazısından bir bölüm:
Hissettiğimiz acı çok derinlerde... 24 saatte unutulup gitmesine izin vermeyeceğiz.
Gerçeğin binbir yüzü varsa onu sunmanın da binbir türlü yolu var. Biz onları buluyoruz.
'Terörün istediği budur' diyerek haber saklaya saklaya nereye kadar?
Bu düşünce bebeklerin, çocukların veya 19 yaşındaki gençlerin hayatının solup gitmesine duyarsızlaştırdı bizleri.
Onların acısından uzaklaştık.
Oysa terörün zeminini ortadan kaldıracak olan tastamam bu duyarlılıktır. Bu tepkiselliktir.
Dil tükenmiş, sözcükler anlamını yitirmiş, cümlelerin içi boşalmış...
Tekrar ede ede klişeleşmiş tepkilerimiz...
Hikayeler ertesi gün unutulur olmuş. Taa ki terör bir daha saldırana dek.
Bize yeni bir dil lazım.
Yepyeni bir üslup inşa etmemiz gerekiyor.
Var olan terörü yok sayarak o dili kuramayız.
Biz unutulmaz bir dilin peşindeyiz.
Terör hepimizin düşmanı.
Onu alt etmek için toplumsal bilinç ve empati duygusuna ihtiyacımız var.
Medya işte bunu yapmalı.
Kuru ve yavan ifadelerle geçiştirilecek acılardan bahsetmiyoruz.
Öyle olsaydı 30 yılda bambaşka noktalara gelirdik.
Gaziantep'te 9 şehit verdiğimiz bir kanlı tuzağı manşet yapmayan bir gazete olabilir mi?
Mesele, o fotoğrafları nasıl seçtiğin, sözcükleri nasıl kurduğun, başlıklarını nasıl verdiğindir...
Sen saklıyorsun diye millet o acıyı yüreğinde hissetmiyor mu?
Habertürk'ün ve Hürriyet'in Gaziantepteki saldırıyı büyütmemesine, manşetine taşımamasına isim vermeden değinen Küçükkaya "Gaziantep'te 9 şehit verdiğimiz bir kanlı tuzağı manşet yapmayan bir gazete olabilir mi?" dedi ve ekledi: "Sen saklıyorsun diye millet o acıyı yüreğinde hissetmiyor mu?"
İşte Küçükkaya'nın olay çıkartacak o yazısından bir bölüm:
Hissettiğimiz acı çok derinlerde... 24 saatte unutulup gitmesine izin vermeyeceğiz.
Gerçeğin binbir yüzü varsa onu sunmanın da binbir türlü yolu var. Biz onları buluyoruz.
'Terörün istediği budur' diyerek haber saklaya saklaya nereye kadar?
Bu düşünce bebeklerin, çocukların veya 19 yaşındaki gençlerin hayatının solup gitmesine duyarsızlaştırdı bizleri.
Onların acısından uzaklaştık.
Oysa terörün zeminini ortadan kaldıracak olan tastamam bu duyarlılıktır. Bu tepkiselliktir.
Dil tükenmiş, sözcükler anlamını yitirmiş, cümlelerin içi boşalmış...
Tekrar ede ede klişeleşmiş tepkilerimiz...
Hikayeler ertesi gün unutulur olmuş. Taa ki terör bir daha saldırana dek.
Bize yeni bir dil lazım.
Yepyeni bir üslup inşa etmemiz gerekiyor.
Var olan terörü yok sayarak o dili kuramayız.
Biz unutulmaz bir dilin peşindeyiz.
Terör hepimizin düşmanı.
Onu alt etmek için toplumsal bilinç ve empati duygusuna ihtiyacımız var.
Medya işte bunu yapmalı.
Kuru ve yavan ifadelerle geçiştirilecek acılardan bahsetmiyoruz.
Öyle olsaydı 30 yılda bambaşka noktalara gelirdik.
Gaziantep'te 9 şehit verdiğimiz bir kanlı tuzağı manşet yapmayan bir gazete olabilir mi?
Mesele, o fotoğrafları nasıl seçtiğin, sözcükleri nasıl kurduğun, başlıklarını nasıl verdiğindir...
Sen saklıyorsun diye millet o acıyı yüreğinde hissetmiyor mu?