Köşe yazarlarının kaçırmaması gereken yazı

Yazısındaki tarife “Üç Michelin Yıldızı” az gelir.. İki yıldızı da gazeteci kendi “cebinden” koyar..

GAZETECİLER.COM - Selahattin Duman nam medya leşkeri, aldı eline keseri... Salladı yazarın beline, koydu anasının cebine...
Selahattin Duman'dır bu rakip çıkmaz sözüne, bir de dönebilse o güzelim özüne...
Dedik ve erbab-ı klavye Selahaddin Duman Efendi'nin tavsiyelerine bakduk

Köşe yazarı için yaz tatili kendisini ispat fırsatıdır..

İşbu risale genç meslektaşlarımızı ve bu mesleğe heveslenenleri irşad etmek üzere “hayrına” yazılmıştır.. Hiçbir ticari gayesi yoktur.. Ana fikri “Okumak istersen eliften başla.. Geçineyim dersen iddiayı boşla..” şeklindedir.. Allah kabul etsin..
Serildik sere serpe, tatil yerlerine.. Yazar esnafının elinin altındaki köşeler, doğal olarak turizm şirketlerinin tanıtım broşürlerine döndü..
Kim nerede yemek yemiş, kimden yediği yemek için hesap alınmamış, kime müessese ikramı yapılmış? Hepsini oturduğum yerden takip ediyorum..
Meslek refleksidir..
Gazetecinin yediği içtiği, sonra kendisinden hesap alınmadığı lokanta; yörenin en iyi lokantasıdır..
Yazısındaki tarife “Üç Michelin Yıldızı” az gelir.. İki yıldızı da gazeteci kendi “cebinden” koyar..
Kaldığı otel de o coğrafya da rakipsizdir..
Ancak otellere “Michelin Yıldızı” verilmesi gibi bir âdet olmadığından biraz sıkıntı yaşanır..
İşini bilen gazeteci bunu da çözmüştür..
Otelin sahibine “ülke ekonomisine böyle bir tesis kazandırdığı için..” teşekkür ederek..

 PATRONDAN ÖTESİ YALANDIR

Akıllı bir gazeteci veya köşe yazarı esnafı, gazete içindeki dengeleri gözetmekle yükümlüdür.. İşin aslı, gazetelerin içinde gözetilmesi icap eden “patrondan öte..” doğru dürüst bir denge de yoktur.. O zaman patronun hallerine kuvvet vermek icap eder..

(...)
Patronlar bir tatil yöresine gittiklerinde otelde kalmazlar.. Tabii eğer otelin ortağı değillerse.. Kendi yazlıkları vardır.. İyi bir yazar o yazlığın bulunduğu coğrafyayı nasıl parlatacağını sıkı sıkıyla düşünmelidir..

Eğer sen “şuur sahibi bir köşe yazarı olarak” o coğrafyayı parlatmanın bir yolunu bulamamışsan, zaten yediğin ekmeği hak etmemişsindir.. Yöntem akılcı olmalı..

Kabaca yağlama yıkama yapılmamalıdır ki; zaten böylesi patrona küfürden beter gelir.. Temsil bir şiir yazarsın patron için..

Kurban olayım iskelesinin taşına.. / Allah sürme çekmiş patronumun kaşına..”

Şiir güzel olmasına güzeldir belki ama niyeti çok açığa vurduğundan sonuç vermez.. Üstelik bütün medyayı kendine güldürürsün.. Genç köşe yazarlarına tavsiyem, yağcılık işlerini incelikli yapmalarıdır..

(...) PATRONA ZENGİN GÖRÜNME...

Ekonomik tevazu çök önemli.. Akıllı bir köşecinin namını deve, malını mülkünü pire taşımalı.. (Tabii imaj olarak..)

Bu konuda yazarımız Aydın Ayaydın’ı tek geçerim.. Performansını özellikle mesleğe yeni başlayan genç köşecilere, yöneticilere örnek vermek isterim..

Sevgili Hocam, bugüne kadar yediği bir tabak kuru fasulyeyi bile zayi etmeyip hepsinden birer röportaj çıkardı..

Bütün medya adına konuşuyorum..

Aydın Ayaydın, yazlık yazarları içinde en iyi performansı sergiliyor..

Aynı şeyi Ertuğrul Özkök için söyleyemeyeceğim.. Bu yaz sıcağında oturmuş, aşk yazıları yazıyor..  Kadındı, sevgiliydi, bilmem neydi? Başımıza Haydar Dümen’in duygusal versiyonu kesildi ki kimseye tavsiye etmem..

Selahaddin Duman Efendinin makalesinin devamu

Köşe yazarı için yaz tatili kendisini ispat fırsatıdır..

İşbu risale genç meslektaşlarımızı ve bu mesleğe heveslenenleri irşad etmek üzere “hayrına” yazılmıştır.. Hiçbir ticari gayesi yoktur.. Ana fikri “Okumak istersen eliften başla.. Geçineyim dersen iddiayı boşla..” şeklindedir.. Allah kabul etsin..

Serildik sere serpe, tatil yerlerine.. Yazar esnafının elinin altındaki köşeler, doğal olarak turizm şirketlerinin tanıtım broşürlerine döndü..

Kim nerede yemek yemiş, kimden yediği yemek için hesap alınmamış, kime müessese ikramı yapılmış? Hepsini oturduğum yerden takip ediyorum..

Meslek refleksidir..

Gazetecinin yediği içtiği, sonra kendisinden hesap alınmadığı lokanta; yörenin en iyi lokantasıdır..

Yazısındaki tarife “Üç Michelin Yıldızı” az gelir.. İki yıldızı da gazeteci kendi “cebinden” koyar..

Kaldığı otel de o coğrafya da rakipsizdir..

Ancak otellere “Michelin Yıldızı” verilmesi gibi bir âdet olmadığından biraz sıkıntı yaşanır..

İşini bilen gazeteci bunu da çözmüştür..

Otelin sahibine “ülke ekonomisine böyle bir tesis kazandırdığı için..” teşekkür ederek..

İndirim Sezonlarında Akıllı Alışveriş: En İyi Fırsatları Yakalamanın Yolları