Köşe yazarları Bekir Coşkun'u andı
Kanser tedavisi gören gazetesi-yazar Bekir Coşkun'un vefatı sonrasında birçok meslektaşı köşelerini Bekir Coşkun'a ayırdı.
Uzun süredir kanser tedavisi gören Sözcü gazetesi yazarı Bekir Coşkun önceki gün akşam saatlerinde tedavi gördüğü Ankara Şehir Hastanesi’nde hayatını yitirdi.
Bugün birçok köşe yazarı Coşkun'u andığı, onunla ilgili anılarını paylaştığı yazılar kaleme aldı:
Hürriyet-Ahmet Hakan:
"Yazdığını okutturmak... Yazıyla haşir neşir olan herkesin en büyük rüyasıdır. Yazdığını okutturmanın ordinaryüsüydü Bekir Coşkun. Yazıyla var olmak... Var oluşların en zorlusu, en yıpratıcısı, en soylusudur. Yazıyla var olmanın profesörüydü Bekir Coşkun. Kurdun, kuşun, kedinin, köpeğin... Yani sesi çıkmayanların sesi olmak... Mühim, çok mühim bir görevdir. Hayvan sevgisinde bayrağı ilk açandı Bekir Coşkun."
Hürriyet-Doğan Hızlan:
"Halk arasında yaygın bir görüş vardır, keman çalanların hassas olduğuna dair. Bence bu görüş onun için geçerliydi. Günlük yazıların çoğunun ömrü 24 saattir, bazıları silinip gider bazıları ise iz bırakır. Ne zaman o konu aklınıza düşse yazıyı da anımsarsınız. Siyasi yazılara ruh katmak ayrı bir ustalık ister, Bekir Coşkun bu tarz yazının ustasıydı. En muhalif yazılarında bile ironinin varlığını hissederdiniz. Böylece o yazının etkisi daha da artar."
Yazının tamamı için tıklayınız
Milliyet-Melih Aşık:
"Ankara’da boynundaki fotoğraf makinesiyle mesleğe sokakta başlayan delikanlı, güzel duygular, doğru düşünceler, zarif bir üslup, gazetecilik dersleri, mutlu dostluklar bırakarak ayrıldı aramızdan. Başta sevgili eşi Andre, tüm sevenlerinin başı sağ olsun. Mevsim artık sonbahar..."
Yazının tamamı için tıklayınız
Habertürk-Muharrem Sarıkaya:
"Pako ile “He Valla… bak babam ne anlatacağım sana…” diyerek başlar, baş başa verir dertleşirsiniz artık… Gorbi, Alis, Rok da bekliyordur seni, çevrende çember olur, uzaktan gelen akrabanın anlatacaklarını dinler gibi… Haklarını savunduğun tüm hayvanlar da seni görmek için tak kurup, omuz omuza yol boyu dizilmişlerdir… “Bekir Coşkun…” dövizleri, pankartları ile güller dökmek için yolunu gözlüyorlardır. Kahramanın şapkasını sallayarak önünden geçmesini özleyenler gibi bekliyorlardır seni… Hem bizim buradaki uğurlamamızda yaşayacağımız koronavirüs dertleri de yok; “gelmeyin karşılamaya…” diyecek koronavirüs yasakları da… Bugün vesayetini yerine getireceğiz, seni Ankara’dan Şanlıurfa’ya uğurlayacağız… Sonrası, belki senin için kolay ama bizim için çok çok zor Bekir Ağabey… Hak yolun açık, devrin devran, ruhun revan olsun; iyi insandın…"
Yazının tamamı için tıklayınız
Sözcü-Rahmi Turan:
"Bir büyük yazarı kaybettik. Bekir Coşkun yalnız meslektaşım, arkadaşım değil, kardeşimdi… İlkeli, yürekli, mizah yeteneği yüksek, düzgün, namuslu bir kalemdi… Bekir Coşkun doğa ve deniz tutkunuydu. İnsan ve hayvan sevgisi en üst düzeydeydi. Hassas ve sevecen bir kalbi vardı. Doğaya ve eşi Andree'ye âşıktı… Türkiye'nin yetiştirdiği en büyük yazarlardan biri olmanın ötesinde adam gibi adamdı…"
Yazının tamamı için tıklayınız
Sözcü-Emin Çölaşan:
"Sevgili okurlarım, Bekir'le ilgili son yazım burada 29 Kasım 2019 günü yukarıdaki başlıkla çıkmıştı. O yazıyı biraz kısaltarak sizlere bir kez daha iletiyorum. Aradan yaklaşık 11 ay geçti ve Bekir ne yazık ki aramızdan ayrıldı. Ona Allah'tan rahmet, eşi Andree ve yakınlarına sabır diliyorum."
Yazının tamamı için tıklayınız
Sözcü-Yılmaz Özdil:
"Telefondaki son konuşmamızda, insanı sıcacık sarıp sarmalayan o her zamanki sevecen ses tonuyla “endişeliyim Yılmazım” demişti… “Çevremdeki herkes ben öleceğim diye korkuyor, ben ise inan ölümden değil, aklım burada kalacak diye korkuyorum.” Gazeteler elbette yayınlanmaya devam edecek ama… Bekir Coşkunsuz basın, en azından benim için, püreleşmiş patatesler, kalbi taşlaşmış yumurtalar ve telvesi donmuş boş fincanlardan ibaret olacak."
Yazının tamamı için tıklayınız
Yeniçağ-Burhan Ayeri:
"Basınımızın usta kalemlerinden Bekir Coşkun da uzun tedavi sürecinin ardından Hakk'a yürüdü. Köy köy dolaşıp sonunda Sözcü'de konaklayan Bekir, kıvrak zekasını kalemine yansıtan ender köşe yazarlarındandı. Foto muhabirliği ile başladığı meslekte, polis adliye ve parlamento muhabirliği derken köşe yazarlığında karar kıldı. Şanlıurfa'dan çıkıp, Ankara'daki gazetecilik serüveni yine Ankara'da noktalandı. Ailesinin ve basınımızın başı sağ olsun. Mekanı Cennet olsun."
Yeniçağ-Orhan Uğuroğlu:
"Milyonların sevgilisi, gönüllerin kahramanı, kelimelerin efendisi, ağaçların, çiçeklerin, kedilerin, köpeklerin, kuşların karıncaların, insanların ve doğanın dostu olan Bekir Coşkun hiç ölür mü? Bekir Abi ölmedi…Çünkü medyanın duayeni, kitapları ile fikirleri ile 10. Köy yazıları ile kalplerimizde hep yaşayacak. Bekir Abi hiç ölmeyecek…”
Yazının tamamı için tıklayınız
SüperHaber-Prof. Dr. Nuran Yıldız:
"Bekir Coşkun’u kaybettik. Kanserden. Onunla tanıştığımda ben gazeteciliğe aşıktım, gazetecilik de onurlu mesleklerin başındaydı. Hürriyet, Cinnah’taki mütevazı yerindeydi. Köşe yazmıyordum daha, çünkü onun gibi yazmayacaksam ne anlamı vardı ki… Bunu da ona söylemiştim, gençtim. Sonra, Hürriyet Eskişehir yolundaki demir yığını binaya geçti. Bekir Coşkun’la oradaki odasında sohbet ederken, binanın demir soğukluğunun gazeteciliğe uygun olmadığını söylemiş, “ısınamadım bu binaya” demişti. Habertürk’e geçmesini çabuklaştırmıştı bu his. O günlerde köşe yazıyordum ve “bir gün aynı gazetede yazar mıyız acaba”yı konuşmuştuk. Habertürk’e geçti, ben tam Habertürk’te yazacaktım o ayrıldı. İnsan ve hayvan sevgisiyle kendisini anlamlandıran, kaleminden yüreği damlayan örneğimdi. Peki şimdi ben, öğrencilerime örnek olsun diye kimi göstereceğim?"
Cumhuriyet-Orhan Bursalı:
"Sevgili arkadaşım Bekir Coşkun’u kaybettik ve yoksullaştık. Uygarlık, düşünce, mizah, keskin ve net kalem, doğa ve hayvan sevgisi yoksullaştı. Yılmaz ve korkusuz bir insan daha bırakıp gitti. Eksildik. Direndi onunla birlikte sevenleri, ama bu kadar. Bir süreci durduramamak, çok istediğiniz sevdiğiniz bir insanı yaşamda tutamamak, ne acı. Ama verdikleri, kattıkları ile dünyaya ve insanlara, iyi ki doğdun, vardın ve seninle birlikteydik, dedirtiyor. "