Körelmiş yandaş vicdanlar
Adalet ve hak verme eylemi, tamamen (ellerinizden birinin işaret parmağıyla başparmağı ucunu bir birlerine sürterek) duygusallaştığında körelmiştir…
ADNAN BERK OKAN (ÖZEL
– HABER)
“Kör” daha ziyade
“görme özürlü” insanlar için kullanılan bir
sıfattır.
Bazen “çıkmaz sokak” için de “kör
sokak” denir…
Kimi zaman adalet duygularını yitirmiş insanlara “vicdanı
körelmiş” denir…
Kesmeyen bıçak da “kör”dür…
Ben burada “kör” sıfatını genelde kendileri
tarafından bile kabul edilmiş unvanlarıyla “yandaş köşe
yazarları” için kullanacağım…
Vicdan ne zaman körelir
biliyorsunuzdur ama bir defa da ben hatırlatayım…
Vicdan, adalet ve
hak verme eylemleri akıl değil de
duygularla ortak edildiğinde…
Hatta…
Adalet ve hak verme
eylemi, tamamen (ellerinizden birinin işaret parmağıyla
başparmağı ucunu bir birlerine sürterek)
duygusallaştığında körelmiştir…
Evet…
Bir "sevda" sahibi olmak, onun uğruna gerektiğinde
her şeyi göze almaktır.
Her halükarda adil olmayı başarmak da adalete sevdalananların
üstesinden gelebileceği bir hünerdir.
Evet, menfaat putunun hakim olduğu şu yalan dünyada "hünerdir"
bu!
Adalete sevdalı değilseniz medyaya, güce kudrete, maslahata,
sosyolojiye, ikbale yenik düşer, tevilin bitip tükenmeyen
girdabında kaybolursunuz.
Şayet adalete sevdalıysanız bütün dünya üstünüze kalksa da
yolunuzdan dönmezsiniz.
"Verdiğimiz karar adalete uygun olsun isterse dünya yıkılsın,
umurumuzda değil" demiş mahkeme reisi Mehmet Ekinci.
Adalete sevdalı bir hukukçunun söyleyebileceği, hukuk tarihine
geçecek bir sözdür bu.