Koray çalışkan
Radikal'de "Atatürk ilk kez rahat uyuyor" başlığı altında yayımlanan makalesinden.....
Her hafta 10 civarında ev sohbetine davet
ediliyorum. 15-16 kişinin katıldığı sohbetlerden birinde
bir katılımcı sordu: “Hocam ne yapmak lazım, ne oluyor?” Çevreme
baktım ve o gece gördüğüm insanlara son iki yıl öncesine kadar ne
zaman böyle bir sohbete katıldıklarını sordum. Kimse
katılmamıştı.
Sorum yanıtı barındırıyordu. Daha önce bir araya gelmemiş bir sürü
insan siyasallaşıyor, siyaset konuşuyor, ne yapmalı diye soruyor.
Aslında yanıt bu soruları sormaya başlamakta yatıyor. Atatürk’e
şikâyete gidip, orduya sinyaller gönderip, türlü ulusalcılıkla
oyalanmak yerine insanlar artık siyaset konuşuyor, dolayısıyla
türlü vasilerine yaslanmak yerine, meseleleri kendi ellerine
alıyor.
* *
*
Az önce okuduklarınızı Koray Çalışkan'ın bugünkü
Radikal'de
"Atatürk ilk kez rahat uyuyor" başlığı altında
yayımlanan makalesinden alıntıladık...
Okumamış olma ihtimalinizin yüksekliğini de hesaba katarak
paylaşmak istedik...
Çünkü Çalışkan'ın makalesinin bu son iki
paragrafında yer alan düşünce ve tespitlerine katıldığımızı ifade
etmek arzumuzu dizginleyemedik...
Zira biz; "Hiç kimseden çekmedi Büyük Atatürk,
Kemalistlerden çektiği kadar" cümlesinin mucidiyiz...
Zira biz; "Kemalizm" diye bir ideolojinin
olmadığına, olamayacağına; varsa da öylesine saçma sapan bir
ideolojinin Mustafa Kemal Atatürk'e
dayandırılamayacağına inananlardanız...
Evet ey güzel insanlar!..
Türkiye giderek ve "doğru" bir
şekilde siyasallaşıyor...
Türkiye giderek Mustafa Kemal
Atatürk'ü reddetmeyen ancak onu sadece "sevilecek,
sayılacak, hayranlık duyulacak müteveffa bir lider" olarak
anılacak bir sürece giriyor...
Cumhuriyet döneminin bütün kötülüklerinin onun üstüne yıkılmadığı,
yıkılamayacağı...
Ama...
Bugün eğer her şeye rağmen Suriye, Mısır, Tunus, Cezayir,
Libya ve diğer "Arap Müslüman" ülkeleri
gibi vahşi bir otoriter, totaliter, diktacı bir
rejim sapağında boğulmuyorsak bunu O'na borçlu olduğumuzun
dana net anlaşıldığı, anlaşılacağı bir dönem başladı...
Yani; olan biten kirlilik ve
yozluk/yobazlıkları gidip
Atatürk'e şikâyet etmek gibi bir fantastik mizah
yerine; birbirimizle ve bütün özgür dünyayla paylaşmak gerektiğine
inanan bireylerin "itirazda güç birliği"
yaptıkları bir sürecin başladığını mükemmel bir dille anlatan
Koray Çalışkan kazandı...