Köprüde askeri kurtarmaya çalışırken linç edilen oyuncu konuştu
15 Temmuz gecesi Boğaziçi Köprüsü'nde "bir askerin boğazını kestiler" diyerek linç edilenler Gülcan Tezcan'a o geceyi anlattı.
GAZETECİLER.COM- Darbe gecesi
arkadaşıyla birlikte Boğaz Köprüsü'ne çıkan oyuncu Ali Nuri
Türkoğlu yanındakilerle birlikte yaralı bir askere yardım ederken
sosyal medyada linç edilmişti.
İşin aslı ortaya çıkmıştı fakat lince uğrayanlar o geceyi unutmuyor. O gün yaralı askeri taşıyanlar bir araya gelerek yaşananları Yeni şafak'tan Gülcan Tezcan'a anlattı. Türkoğlu, "Haberi çarpıtarak verenlere hakkımı helal etmiyorum" dedi.
Yaralı askeri ne zaman gördünüz?
Bir tankın üzerine çıktık hatıra fotoğrafımızı çektirdik. Hadi dönelim, dedik. Anadolu yönüne doğru yürümeye başladık. Tam köprünün Anadolu yakasına en yakın ayağına geldiğimizde az ilerideki kalabalıktan 'Yapmayın, etmeyin' seslerini duyduk. Uzun boylu bir adam -Allah ondan razı olsun- yerdeki kişinin üstüne kendini siper etmiş 'Kimse ellemesin' diye bağırıyor. Atladım tam dibine. Askerin kafasını ve vücudunu gördüm boylu boyunca uzanmış. Yaralıydı, sağında solunda kan vardı. O arada 'bu tepedeki sniper' deniliyor. Çok hızlı yayılır böyle şeyler. Ama sizi temin ederim ki o kaos ortamında herkesin çabası o askeri birkaç öfkeli insandan korumaktı. Böyle ortamları fırsat bilen provakatörlerin de kalabalığın arasına karışması zayıf da olsa bir ihtimal. O sakallı arkadaşlardan biri çelik bariyerlerden birinin üzerine çıktı, tek tük vurmaya çalışanlara “Müslümanlar n'apıyorsunuz siz, dinde yeri yoktur vuramazsınız. Günahtır" diye avazı çıktığı kadar bağırmaya çalışıyor. Yani korumak için çaba harcıyorsunuz...
Öyle ki bizimle beraber korumaya çalışan adamı askere vuruyor zannedip az daha darp ediyordum. Sosyal medyada IŞID'çı iftirasını attıkları dışında o karede görünmeyen üç beş kişi daha vardı askeri taşımaya yardım eden. O an herkesle birlikte ani bir refleksle kırık çıkık ihtimaline karşı sadece elbisesinden tuttum. 'Vücudundan tutmayın, elbisesinden tutun, kırık çıkık olabilir' dedim. Merakından kalabalığın arasına girenler de linç etti zannediliyor orada. Ben yakasının en tutabileceğim yerinden tutup en dengeli şekilde taşımaya çalıştım. Ambulanslar gişelerin orada zannettiğimiz için o tarafa yöneldik can havliyle. O arada o tasarım ürünü olan fotoğrafları çeken şahısla göz göze geldim. Onun o fotoğrafları çekerkenki niyetini sorgulayacak değilim. Fakat yayınlanan kareyi sorguluyorum.
KÖTÜ NİYETLİ MEDYAYI AFFETMEM
Bu manipülatif haberle ilgili hukuki yola başvurdunuz mu?
Küfür edenlerin, hakaret edenlerin hepsini affediyorum. Özür dileyen de çok insan oldu. Bilmeyerek bir oyunun parçası oldular. Onların hepsine hakkım helaldir. Binlerce 'hakkını helal et' mesajı geliyor. Destek olanın da canı sağolsun olmayanın da. Fakaat bunu servis eden gazetelerin, kendine gazete diyen sorumsuzların, programın parçası olan insanların, bu tetikçilerin hepsinin iki elim yakasında, bunlara hakkımı helal etmiyorum. Emsal teşkil etsin diye bunlardan davacıyım. Bunların ipliğini pazara çıkarmak için bir hak ve hukuk mücadelesi yürüteceğim. İşin içinde ben olduğum için şanslıyım. Twiterda çeşitli fake hesaplar üzerinden ve bazı gazeteler, internet siteleri aracılığıyla çok aşağılık bir iş yaptılar. Hem beni hem o kardeşlerimizi hedef gösterdiler. Bu toplumu ayrıştıran amaçlara hizmet eden bir manivela oldular. İşgal kuvvetleri yapmadı bunu. Sadece bu haberi yayan medya ve internet mecralarına dava açacağım. İnsanlardan ricam kamuya mal olmuş bu olay için kendileri de sembolik, birer liralık dava açsınlar. Bu işin hesabını mahkemelerde sürünerek ödemek zorundalar. Açacağım davalardan kazanılacak tazminatla da Vicdan Vakfı adıyla bir sivil toplum kuruluşu kurmak istiyorum. Vatandaşlarımız gerçek tankların önüne durdukları gibi darbeye hizmet eden bu kağıttan tankların da önünde dursunlar. Bu gazetelerin okurlarına da sesleniyorum. Bunlara gazete demeyin ve inanmayın. Yalan çok çabuk yayılır da doğrunun hızı biraz yavaştır. Ben o fotoğraftaki diğer insanlara göre yüz kat daha fazla kendimi anlatma şansına ve imkanına sahibim. Bu yüzden de artık bizi ayrıştırmaya çalışanları deşifre etmek de bir vatan borcuna dönüştü.
İşin aslı ortaya çıkmıştı fakat lince uğrayanlar o geceyi unutmuyor. O gün yaralı askeri taşıyanlar bir araya gelerek yaşananları Yeni şafak'tan Gülcan Tezcan'a anlattı. Türkoğlu, "Haberi çarpıtarak verenlere hakkımı helal etmiyorum" dedi.
Yaralı askeri ne zaman gördünüz?
Bir tankın üzerine çıktık hatıra fotoğrafımızı çektirdik. Hadi dönelim, dedik. Anadolu yönüne doğru yürümeye başladık. Tam köprünün Anadolu yakasına en yakın ayağına geldiğimizde az ilerideki kalabalıktan 'Yapmayın, etmeyin' seslerini duyduk. Uzun boylu bir adam -Allah ondan razı olsun- yerdeki kişinin üstüne kendini siper etmiş 'Kimse ellemesin' diye bağırıyor. Atladım tam dibine. Askerin kafasını ve vücudunu gördüm boylu boyunca uzanmış. Yaralıydı, sağında solunda kan vardı. O arada 'bu tepedeki sniper' deniliyor. Çok hızlı yayılır böyle şeyler. Ama sizi temin ederim ki o kaos ortamında herkesin çabası o askeri birkaç öfkeli insandan korumaktı. Böyle ortamları fırsat bilen provakatörlerin de kalabalığın arasına karışması zayıf da olsa bir ihtimal. O sakallı arkadaşlardan biri çelik bariyerlerden birinin üzerine çıktı, tek tük vurmaya çalışanlara “Müslümanlar n'apıyorsunuz siz, dinde yeri yoktur vuramazsınız. Günahtır" diye avazı çıktığı kadar bağırmaya çalışıyor. Yani korumak için çaba harcıyorsunuz...
Öyle ki bizimle beraber korumaya çalışan adamı askere vuruyor zannedip az daha darp ediyordum. Sosyal medyada IŞID'çı iftirasını attıkları dışında o karede görünmeyen üç beş kişi daha vardı askeri taşımaya yardım eden. O an herkesle birlikte ani bir refleksle kırık çıkık ihtimaline karşı sadece elbisesinden tuttum. 'Vücudundan tutmayın, elbisesinden tutun, kırık çıkık olabilir' dedim. Merakından kalabalığın arasına girenler de linç etti zannediliyor orada. Ben yakasının en tutabileceğim yerinden tutup en dengeli şekilde taşımaya çalıştım. Ambulanslar gişelerin orada zannettiğimiz için o tarafa yöneldik can havliyle. O arada o tasarım ürünü olan fotoğrafları çeken şahısla göz göze geldim. Onun o fotoğrafları çekerkenki niyetini sorgulayacak değilim. Fakat yayınlanan kareyi sorguluyorum.
KÖTÜ NİYETLİ MEDYAYI AFFETMEM
Bu manipülatif haberle ilgili hukuki yola başvurdunuz mu?
Küfür edenlerin, hakaret edenlerin hepsini affediyorum. Özür dileyen de çok insan oldu. Bilmeyerek bir oyunun parçası oldular. Onların hepsine hakkım helaldir. Binlerce 'hakkını helal et' mesajı geliyor. Destek olanın da canı sağolsun olmayanın da. Fakaat bunu servis eden gazetelerin, kendine gazete diyen sorumsuzların, programın parçası olan insanların, bu tetikçilerin hepsinin iki elim yakasında, bunlara hakkımı helal etmiyorum. Emsal teşkil etsin diye bunlardan davacıyım. Bunların ipliğini pazara çıkarmak için bir hak ve hukuk mücadelesi yürüteceğim. İşin içinde ben olduğum için şanslıyım. Twiterda çeşitli fake hesaplar üzerinden ve bazı gazeteler, internet siteleri aracılığıyla çok aşağılık bir iş yaptılar. Hem beni hem o kardeşlerimizi hedef gösterdiler. Bu toplumu ayrıştıran amaçlara hizmet eden bir manivela oldular. İşgal kuvvetleri yapmadı bunu. Sadece bu haberi yayan medya ve internet mecralarına dava açacağım. İnsanlardan ricam kamuya mal olmuş bu olay için kendileri de sembolik, birer liralık dava açsınlar. Bu işin hesabını mahkemelerde sürünerek ödemek zorundalar. Açacağım davalardan kazanılacak tazminatla da Vicdan Vakfı adıyla bir sivil toplum kuruluşu kurmak istiyorum. Vatandaşlarımız gerçek tankların önüne durdukları gibi darbeye hizmet eden bu kağıttan tankların da önünde dursunlar. Bu gazetelerin okurlarına da sesleniyorum. Bunlara gazete demeyin ve inanmayın. Yalan çok çabuk yayılır da doğrunun hızı biraz yavaştır. Ben o fotoğraftaki diğer insanlara göre yüz kat daha fazla kendimi anlatma şansına ve imkanına sahibim. Bu yüzden de artık bizi ayrıştırmaya çalışanları deşifre etmek de bir vatan borcuna dönüştü.