Kongar o yazıyı kitabına koymak istedi!

"Keşke İçimizdeki Zalim henüz yayımlanmamış olsaydı da bu yazıyı kitabıma alabilseydim" diye düşündüm.

GAZETECİLER.COM - Cumhuriyet gazetesi yazarı Emre Kongar, bugün köşesinde "Ahmet Şık ve İçimizdeki Zalim!" başlıklı bir yazı kaleme aldı. Ergenekon davası kapsamında tutuklanan gazeteci Ahmet Şık'ın Tutuklu Gazete için kaleme aldığı "Bu yazı canınızı sıkabilir" başlıklı yazısını köşesinde okurlarıyla paylaşan Emre Kongar, "bu genç arkadaşın Türkiye'deki zulmün kaynaklarını çok iyi gözlemlediğini gördüm..." yazdı ve şöyle devam etti:

"Keşke İçimizdeki Zalim henüz yayımlanmamış olsaydı da bu yazıyı kitabıma alabilseydim" diye düşündüm.

İşte Kongar'ın "içimizdeki zalimle, zalimlerle mücadele etmek istiyorsanız, sadece benim kitabımı değil, Ahmet Şık'ın yazısını da okumanız size çok yardımcı olabilir!" diyerek okuyucusuyla paylaştığı o yazı: 

"...Cehaletimi hoşgörün mutlaka bir yerlerde böyle 'anlamlı' bir gün kutlanıyor olabilir.

Ama o kutlamaların yapıldığı yerdeki gazetecilerden 70'ten fazlası cezaevinde midir?

Dışarıda kendilerini özgür zannedenler sırasını beklemekte midir?

Gazeteciler hakkında binlerce dava açılmış mıdır?

En önemlisi sansürün ruhuna rahmet okutuyorken yine de böyle bir gün için kutlama yapılıyor mudur?" diye soruyor!

Ama beni etkileyen satırları, yazının sonuna doğru yaptığı çözümlemelerde:

"...İnsanlık tarihi boyunca anlatılan hep, devrildiği halde hiç değişmeden kalan iktidarların öyküleridir. Çünkü eskisini, kendinden öncekini alaşağı eden her güç, içinde, devirdiği gücün tohumlarını barındırır. Baskıcıdır, şiddettir, zulümdür, sansürdür, hapisliktir bu tohumların adı.

Zamanla devirdiğinin devamı haline gelen bu güç; demokrasi, eşitlik, kardeşlik, sivilleşme, hoşgörü gibi yalanlarıyla herkesi zehirler. Kâbuslar ve zulümler denizi çıkar ortaya. Ayrıcalıklar eski ayrıcalıklardır. Kimlerin bundan faydalanabileceği değişmiştir, o kadar.

Güç sahibi bu vesayet budalalarını korkutan kendileri gibi olan diğerleri değil, maskelerinin ardına gizlediklerini görüp müesses nizamlarına itaat etmeyenlerdir. İşte tam da bu yüzdendir bu zulüm.

Bilirler ki; saltanatları, korkuttukları müddetçe vardır. O yüzden safsatalarını türlü çeşitli şarlatanlıklarıyla anlatırlar. Anlattırırlar. Maskelerinin ardındaki görünmesin isterler.

Bunun için vesayetlerine soytarılara benzeyen çakallar- sırtlanlar istihdam ederler. Önlerindeki çanağa yem konulduğu sürece bu kokuşmuş düzeni, zulmü, demokrasi diye allayıp pullarlar soytarılar. Hatta padişah tek olsa da ortalıkta kelle kesme meraklısı soytarıdan geçilmez. Amiyane, eski püskü küf kokulu olsa da her devirde geçerli bir sloganı düstur bilir bu soytarılar: 'Eğer sonunda çıkarın varsa her şey mubahtır.'

Biliriz açgözlüdürler her zaman. Ellerindekilerle yetinmez, asla doymazlar. Hep daha fazlasını isterler. Her teslimiyetten faydalanmaya çalışırlar.

Demagoji sultanları, ideoloji despotları, vesayet demokratları, sahte sivillerdirler.

...Arjantin'de diktatörlük döneminde Buenos-Aires valisi olan General Iberico Manuel Saint-Jean bakın ne demiş: 'Önce tüm bozguncuları öldüreceğiz. Sonra işbirlikçilerini, ardından da sempatizanlarını, daha sonra da tarafsızları. En sonunda da korkakları.'"
Fatih Altaylı'dan Serhat Akın iddiası: Fenerbahçeli iki yöneticinin adları öne çıkıyor