Kollektif ekran yüzleri olarak terör uzmanları...

Haber kanallarının Kürt sorununa dayalı her meseleyi "terör uzmanı"larıyla tartışması sorunu terörize eden unsuların arasında yer alıyor.

GAZETECİLER.COM
Haber kanallarında neredeyse kurumsallaşan bir alışkanlıkla karşı karşıyayız. Her konuyu uzmanıyla tartışma ilkesi adı altında Kürt sorunu tartışmalarının çerçevesini de "terör uzmanları" çizer oldu. Sonuçta 10-15 güvenlik uzmanı haber kanallarının kollektif ekran yüzleri haline geldi. Kısa bir süre öncesine kadar genelde emekli generallarin yaptığı bu "kamu hizmeti" şimdilerde ise polis akademisi öğretim görevlileri ve düşünce kuruluşu temsilcileri tarafından devralınmış gözüküyor.

Ne zaman bir PKK eylemi olsa ya da Kürt sorunu ile ilgili bir gelişme yaşansa "güvenlik uzmanı" sıfatına sahip bu isimlerin kanal kanal dolaşmaya başladığını görüyoruz. Ancak Kürt sorunu "genetiği bozulmuş gıdalar" ya da "kürtaj ve sezeryan" tartışmasından farklı olarak dolaysız biçimde politik bir sorun niteliği taşıyor. Yani "uzman" olarak çıkarıp söz verdiğiniz kişi teknik ve tavırsız bir söylem içinde değil siyasal bir perspektifin sözcülüğünü yapıyor aslında. Hem de bunu bir köşe yazarı, politikacı, yazar olarak değil "uzman" sıfatıyla yapıyor. Daha da kötüsü bu uzmanlık ülkenin herhangi bir kahvehanesinde üretilen fikirleri aşmıyor. Hemen hepsi aynı şeyi söylüyor, aynı dili kullanıyor, aynı yerden konuşuyor... Mesleki bir uzmanlığı paylaşmaktan ziyade kutsanmış bir ideolojik misyonu taşımakla meşguller. Sorunun sadece askeri değil her boyutu için söz söyleme hakkını görüyorlar kendilerinde... Ancak böyle görmelerinin sorumlusu onlar değil...

Görüyorlar çünkü kendilerine canlı yayınlarda bunlar soruluyor. Sadece hükümete yakın TV kanalları değil NTV, CNN Türk, Habertürk gibi ana akım medya kurumları için de aynı durum geçerli. Hatta, liberalini Kemalisti muhafazakarını geçtik Şirin Payzın, Cüneyt Özdemir, Gökmen Karadağ gibi barış talebi olan isimler bile aynı şeyi yapıyor. Örneğin Şirin Payzın geçtiğimiz hafta Kayseri'deki saldırıyı bir grup "güvenlik uzmanı"yla konuşmak için ekranda ibretlik bir örnek verdi. Terör diye başladığı programda kendisini "Kürtçe ana dilde eğitim olmalı mı, BDP muhattap alınmalı mı, genel af çıkmalı mı" gibi konuları tartışırken buldu. Elbette ortaya 12 Eylül kafasını aratmayan görüşler çıkında ne yapacağını şaşırdı, tartışmayı nasıl toparlayacağını bilemedi...

Ana dilde eğitimi açıkça şoven bir bilinçle donanmış bir polis akademisi öğretim görevlisi ile tartışmak "polis bu işe nasıl bakıyor" sorusuna bir yanıt aranıyorsa gazeteciliktir? Ama bu tartışmayı "uzmanlar ana dilde eğitim için ne diyor" şeklinde yaparsanız istemeden de olsa dolaylı bir şekilde "güvenlikçi perspektifi" kamufle etmiş olursunuz. Çünkü eğer gazetecilik iddianız varsa ana dilde eğitimi polislerle değil pedagoglarla, eğitim sendikalarıyla, üniversitelerle, siyasetçiyle tartışmanız gerekir. Aynı şey sorunun diğer tartışma başlıkları için de geçerli.

Haber kanallarının Kürt sorununa dayalı her meseleyi "terör uzmanı"larıyla tartışması sorunu terörize eden unsuların arasında yer alırken giderek daha fazla bilinç ve algı tahribatı yaratmaya devam ediyor...