KOÇ'un bankasına da mı el koyacaklar?..
KOÇ’un bankasına el koymaktan daha kolay ne var?.. Bir müfettiş kararı….
Kamu vicdanı hep ister…
Hiç doymaz!...
Oburdur…
Bir ülkeyi Faşizm bataklığına
sürükleyen “kamu vicdanı”dır…
Almanya,
“Kamu Vicdanı istiyor” bahaneleriyle 7 milyon Musevi’yi yaktı,
kurşuna dizdi, astı…
2. Dünya Savaşı
ateşiyle, 50 milyon insanın ölmesine, bir o
kadarının da yerlerinden, yurtlarından koparılıp sürülmelerine
sebep oldu…
Stalin, 25 milyon Rus
köylüsünü, “yılda sadece 30 gün çalışıyorlar,
bunlardan proleter (emekçi) olmaz” diyen Sosyalist vicdanın(!)
talebiyle kurşuna dizdi…
Evet, evet!..
Tam 25 milyon Rus köylüsü,
Sosyalist vicdan(!) istediği için kurşuna dizilerek
öldürüldü…
Bu satırları yazarken tek şey var
aklımda: Demokrasi, Seçilmiş iktidar, Hukukun
üstünlüğü, Adalet ve Özel Sektörün özgür olma
güvencesi…
Ama bazı aklı evveller, artık
adlarını anmak bile istemediğim kimi işadamlarını koruduğumu
zannediyorlar…
Sevgili dostlar!..
Adı ne olursa olsun…
Ne kadar borç takarsa taksınlar
bana ne?..
Ben tahsilât memuru
muyum?..
Ben hukukun işleyip işlemediğine
bakarım…
Beni, TMSF Başkanı Ahmet Ertürk’ün
Gazete HT’den Rahim Er ‘e söylediği “Faşizm kokan” şu sözler
ilgilendiriyor::
“Kamu vicdanını
rahatlattık”…
Hitler Almanya’sındaki bir Gestapo şefi konuşuyor sanki...
“Hukukun ve yasaların gereğini
yerine getirdik” demek yerine, “Kamu
vicdanını rahatlattık”…
Bu kısa cümle, Türkiye’nin ne
kadar tehlikeli bir yolda hızla ilerlediğinin
kanıtıdır…
Hem de frenleri patlamış bir tır
gibi…
Gazete Habertürk
de Ertürk’ün bu faşizm kokan itirafını birinci
sayfa manşetinden veriyor…
Olabilir…
Kötü bir gazetecilik ama bir
tercih…
Peki, Ahmet Ertük gibi düşünmeyen
ve suçlanan kesimin düşünceleri nerede?..
Yok…
Neden yok?..
Çünkü gazete, gazetecilik yapmanın
değil, “kamu vicdanı” denilen oburun önüne yem atmanın
peşinde…
Bir gün kendisinin de o yemlerden
biri olabileceğini hiç aklına getirmeden yapıyor bunu hem
de…
Sevgili Ahmet Ertürk’ü okuyanlar
da TMSF başkanlığına, “kamu düdüğü" olsun diye seçildiğini
zannedecekler…
Ahmet Bey!..
Seni o koltuğa lâyık görenler;
“Devletin alacaklarını tahsil et ama bunu yaparken adaletli ol,
hukuka ters düşme” demediler mi?..
Pardon…
Dememiş olabilirler…
Deseler bile orası öyle bir koltuk
ki, ne egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğu Meclis’i
dinlersin sen…
Ne de o yüce meclisin seçip
güvenoyu verdiği Hükümeti…
Hükümet dediğin ne ki bu sistemde?..
Anayasa
Mehkemesi’nin, Danıştay’ın, Sayıştay’ın,
Yargıtay’ın ve bilcümle özerk kurumların (TMSF’nin, EPDK'nın vs)
kölesi değil mi?..
Dediğin dedik, çaldığın düdük
olacak tabii…
İyi ama o halde onbinlerce seçim
sanığına ve bu siyasi partilere ne gerek var?..
Neden, Ergenekon diye bir
kovuşturma sürüyor ve bazı insanlar siyasal iktidarı devirmek için
darbe düzenleme suçu ile hapiste?..
Biraz daha dişlerini sıkıp onlar
da kendilerini bir özerk kurumun tepesine atsaydılar daha kolay
olmaz mıydı?..
Hem hapse tıkılıp yargılanmazlar,
hem de hükümetin üstüne (tepesine) çıkmış olurlardı…
Ey dostlar!...
Hukuk adına…
Adalet adına…
Ve gerçekte bu iki dayanaktan
başka hiçbir güvencesi olmayan GAZETECİLİK adına
sesleniyorum:
Bu kafa yarın bir gün KOÇ
Gurubu’na da el koyar!...
Gülmeyin lütfen…
Aksine kara kara, “bu adam ne
diyor yahu!” diye düşünün…
KOÇ’un
bankasına el koymaktan daha kolay ne var?..
Bir müfettiş kararı….
Sonra sevgili Mustafa Koç
koşuştursun dursun Danıştay ve diğer mahkemelerin
kapılarında…
Danıştay’dan karar lehine bile
çıksa, 3 sene sürer…
O üç senede Ahmet Ertürk zihniyeti
KOÇ’un bankasını çoktaaan satmış olur…
Evet evet…
Gerekçe hazır: “Kamu vicdanı öyle
istiyor”…
Ne yapacaksınız?..
O mucizevi kamu vicdanına karşı mı
duracaksınız?..
Aha durusunuz…
Son sözüm şu:
Milliyetçi Sosyalist
Hitler, dünyayı 2. dünya savaşı
cehennemine bu tür söylemlerle attı...
Unutmayını!..
Özel sektörün özgür olmadığı, her
an devletin bir kurumu tarafından el konulacağı korkusuyla yaşadığı
bir ülke, küresel dünyanın içinde yer alamaz...
Zavallı bir üçüncü dünya
ülkesi olmaktan öte gidemez!...
Türkiye ve halkı bunları hiç hak etmiyor
aslında ama kendini "Kamu vicdanı" ilân eden öyle
bir azgın azınlık var ki...
Ne yazık ki her şeye onlar karar veriyor!...
Ama olsun
Ben yine de, "Yaşasın Demokrasi, Hukuk,
Adalet ve özel sektör!" diye haykırışımı
sürdüreceğim...
Yorumunda abarttığımı anlatan sevgili Cahit
Kılıç'a, Peter F. Drucker'ın Türkiye İş Bankası
Kültür Yayınlarından çıkan, "YENİ GERÇEKLER" kitabını
okumasını öneririm. 25 milyon rakam, adı geçen kitaptan alınmıştır:
Adnan Berk Okan