Kızımızı rahatsız etme leeennnnn hırsız oğlu hırsız!...
Biliyorsun biz Türk okurları Kurtlar Vadisi’nden başka vadide kan, gözyaşı ve dahi kederli günler görmek (yaşamak) istemeyiz…
GAZETECİLER.COM -
Hırsız hırsız ey
hırsız!..
Biliriz ki yok sana
kilit…
Sinek de
değilsin ki sıkalım gözüne filit…
Gel etme kızımızı
(M.Y’yi) ifrit…
Bir daha uğrama o kapıya it oğlu
it…
Uleeennn!..
Ne yazarmışız be…
İsmet Özel kardeş görse ellerimize sarılıp bu kadar ince(!) esprili bir
şiiri nasıl yazabildiğimizi öğrenmeden bırakmaz…
Nasıl anlatsak ki tamamen
duygusal…
Bu Mutlu kız var ya hani evi
soyuldu da tam 174 gündür hep o günü veya o güne ilişkin
yaşadıklarını ve hatta yaşamadıklarını yazıyor…
İşte ondan mülhem
aabi…
Bu gün yine yazmış…
Hata bize bile atıfta
bulunmuş…
Köşesini Murat Sertoğlu’nun
pehlivan tefrikalarına benzetmiştik ya…
O da kabul etmiş tefrika
yazdığını…
İnanmazsanız buyurun okuyun o
bölümü:
“Pazar yazı günüm değil ama
Perşembe günü (Pazar Eki’ndeki “Bodrum’daki Hırsızlıklar” haberini
hazırlayabilmek için) yazmadığım için bugün de karşınızdayım.
(Soyulduğum yetmedi... Burada tefrika olarak yazdığım yetmedi...
Bir de haberini yaptım Pazar ilaveye!... Gazetecinin canı yanmaya
görsün, köpürür de köpürür işte böyle...)”
Açıkça dememiş ama “birkaç gün
daha sürecek sıkın dişinizi” demeye getiriyor…
Kızım…
Sorun diş olsa iyi ama diş değil
çiş…
Çünkü yazdıkların korku filmi
gibi…
Millet dişini sıkarken yaşadığı
korku yüzünden bu defa çişini tutamaz oldu…
Allah aşkına dön artık şu eski
günlerimize…
Manita Bey’i falan yaz…
Ne bileyim bok atma ustası sabık
eniştene yüklen biraz…
Yani işte daha abuk ama daha
keyifli şeyler yaz…
Biliyorsun biz Türk okurları
Kurtlar Vadisi’nden başka vadide kan, gözyaşı ve dahi kederli
günler görmek (yaşamak) istemeyiz…
Hele senin gibi “görür anasının
damını” diyerek analarımızın örekelerini kurtaran bir cengâver
kızın klavyesinden (elle mi yazıyorsun yoksa kız?) kan damlamasını
hiç istemeyiz…
Ba ba ba ba…
Bu arada jandarmayı kanırtmadan da
duramamışsın kız…
Şuraya bak neler
yazmışsın…
“…… Ama burada tek sorun polis
veya jandarmanın ne kadar zamanda geleceği. Bu Bodrum yarımadası
eşek kadar bir yer. Jandarma bir saat sonra gelecekse ne anladım ki
ben o işten? Sen istediğin kadar inlet ortalığı. Taksın kulaklarına
tıkacı, götürebildiğini götürsün o yarım saatte...”
Sen bu satırlardan sonra
Jandarmadan yardım bekleyeceğine, Manita Bey’den gecede beş defa
şey iste, gece çişine kalkmasını bekle daha iyi…
Sevgili okur…
Mutlu Tönbekici kızımızın
makalesinin tamamı Vatan’da…