Kılıçdaroğlu Selvi'ye anlattı: Davutoğlu'na güveniyorum koalisyon yaparız
Abdülkadir Selvi'ye konuşan CHP lideri Kılıçdaroğlu, "Başbakan Davutoğlu'nu güvenilir bulduğunu ve Davutoğlu ile koalisyon kurulabileceğini" düşündüğünü söyledi.
GAZETECİLER.COM -
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Baişbakan Ahmet Davutoğlu'na
hükümeti kurma görevi vermesinin ardından koalisyon görüşmelerine
başlayan AKP ve CHP'de bir yandan pazarlıklar yapılırken diğer
yandan da erken seçimin bir seçenek olduğu ortaya
çıktı.
Yeni Şafak Gazetesi Ankara Temsilcisi Abdülkadir
Selvi'ye konuşan CHP lideri Kılıçdaroğlu,
"Başbakan Davutoğlu'nu güvenilir bulduğunu ve Davutoğlu ile
koalisyon kurulabileceğini" düşündüğünü söyledi.
Selvi'nin aktardığına göre, "Kılıçdaroğlu buna rağmen AKP ile koalisyondan ziyade erken seçimi daha olası görüyor."
Kılıçdaroğlu, Yeni Şafak Ankara Temsilcisi Abdülkadir Selvi ve muhabir Nil Gülsüm'ün sorularına yanıt verdi. İşte o söyleşiden öne çıkan başlıklar:
Koalisyon çalışmalarında masanın bir yanında Başbakan
Davutoğlu yer alıyor, diğer tarafında ise CHP Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu.
AK Parti ile CHP arasında koalisyon masasının kurulacağı
anlaşılıyor.
Kültür Bakanı Ömer Çelik ile Haluk Koç arasındaki görüşme masanın
kurulması için yapılmış bir ön yoklamaydı. Olumlu izlenimlerle
ayrıldılar.
Koalisyon arayışlarının önemli bir aşamasında CHP Genel
Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüştük.
Gazetemizin haftalık röportajlarını yapan Nil Gülsüm ile birlikte
CHP liderine sorular yönelttik.
Ben daha çok izlenimlerimi ve kritik sorulara verdiği
yanıtları paylaşacağım. CHP liderinin Yeni Şafak'a açıklamalarını
ise Nil hanımın söyleşisinde bulacaksınız.
“Ön yargıları kırmak atomun çekirdeğini parçalamaktan
zordur” diye bir söz vardır ya, benim ki de o hesap.
Kılıçdaroğlu'nun makamına girerken Nil Gülsüm
başörtülü olduğu için Kılıçdaroğlu'nun refleksini merak etmedim
desem yalan olur.
Çok doğal karşıladı CHP lideri. CHP Genel Merkezi'nde de en ufak
bir rahatsızlık hissetmedik. Başörtüsü konusunda çok büyük
mesafe almış. Söyleşiye başlamadan önce makam odasının
duvarını süsleyen tablolar hakkında bilgi verdi. Engelli bir
ressamın ziyaretini anlatıp, onun çizdiği tabloyu gösterdi.
Nuri İyem tablolarını sordum. ”Onlar evde” dedi. Nazım
Hikmet'in Bursa Cezaevi'ndeyken çizdiği portrenin yer aldığı
tabloyu gösterdi. Hülasa en ufak bir gerginlik
hissetmedim. Çok doğal bir hali vardı. Biz kısıtlı zamanı da
dikkate alarak, teyplerimizi açınca söyleşiye geçmeden önce ne
içeceğimizi sordu.
Soru-cevap konusunda bir kısıtlama ya da herhangi bir ima
oldu mu? Hayır. Her şeyi sorduk. Her sorumuza cevap verdi.
Hatta kızının eviyle ilgili konuyu kendisi açtı. İstanbul'daki bir
evini satıp, kızına küçük bir ev aldıklarını anlattı. Sonunda da,
”Kızım o evi sat dedim” dedi. Liderlerin ve
çocuklarının mal varlıklarındaki anormal artışlar her zaman dikkat
çeker ve haber olur. Ama ben siyasetin eşler ve çocuklar üzerinden
bir karalama kampanyasına dönüştürülmesine karşıyım. Siyasete
ilişkin en büyük kırmızı çizgim. Eşler ve çocukların bu kavgaya
malzeme edilmeleri.
Koalisyon görüşmelerinin önemli bir aşamasında CHP lideri
ile bir araya gelinir de ne konuşulur? Tabi ki koalisyonu
konuştuk.
Seçimlerden hemen sonra yaptığımız görüşmede, ”Rövanşist
olmayacağım. Kırmızı çizgilerle değil, uzlaşmayla
yaklaşacağım” demişti CHP lideri. Zaten Bahçeli'ye rağmen
uzlaşmaya daha açık bir lider profili çizdiği için AK Parti ile
görüşmelere başlayan taraf oldu.
Bu arada Kılıçdaroğlu'na, CHP'nin oylarındaki düşüşü de
sorduk. “Ah HDP” derken öyle bir iç geçirişi vardı ki
sormayın.
Kemal Bey, ilk tur görüşmelerde bir araya geldiği Başbakan
Davutoğlu'nu güvenilir bulmuş. Davutoğlu ile koalisyon
kurulabileceğini düşünüyor. Davutoğlu'nun tarzı, kendisinde
ortaklık yapmaya uygun bir lider izlenimi bırakmış. Bu önemli bir
nokta. Netice itibariyle koalisyon iki liderin karşılıklı güveni
ile yürüyecek. “Biz Ahmet Bey'le koalisyon
kurabiliriz” noktasında buldum kendisini. Ama buna rağmen
AK Parti ile koalisyondan ziyade erken seçimi daha olası
görüyor…
Koalisyon görüşmeleri sırasında Başbakan Davutoğlu ile
ikili görüşme yapmayı planlıyor mu? Başbakan ihtiyaç
duyarsa görüşmeye kapalı olmadığını söyledi. “O ihtiyaç sayın
Davutoğlu'ndan gelir ya da gelmez bilmiyoruz” dedi.
Kılıçdaroğlu, koalisyonu Türkiye için yararlı buluyor. Koalisyonun
toplumsal rahatlamaya yol açacağına inanıyor. Ama siyasetin
gerçekleri karşısında ise erken seçimi daha muhtemel buluyor. Buna
rağmen CHP lideri ile bardağın dolu tarafını konuştuk.
Kılıçdaroğlu, ”Davutoğlu'na da söyledim” diye söze başladı.
“Eğer bir hükümet kurulacaksa bu hükümetin birinci olarak yüksek
profilli bir hükümet olması gerekir. İkinci olarak 4 yıllık süre
için kurulması lazım” diye ekledi.
Biz başka bir soruya geçtik ama o dönüp, ”Dikkat ederseniz yüksek
profilli bir hükümet ihtiyacındayız demiyorum, zorundayız diyorum”
diyerek tahkim etme gereği duydu. Kılıçdaroğlu, güçlü bir hükümet
istiyor.
AK Parti-CHP koalisyonunun “Mayınlı” alanlarına girdik. Örneğin
Cumhurbaşkanı'nın konumu.
“Biz Cumhurbaşkanını koalisyon görüşmeleri sırasında ne
taraf olmasını ne de tartışılmasını isteriz” dedi. Konuyu
biraz daha açmasını istedik. ”Eğer Cumhurbaşkanını anayasal
konumunda tutabilirsek ve öyle kalabilirse bizim açımızdan herhangi
bir sorun yok” diye ilave etti. Şeytan ayrıntıda gizlidir
derler. CHP, Cumhurbaşkanı'nın konumunun koalisyon protokolünde yer
almasını isteyecek mi? Ben öyle bir izlenim edinmedim.
Kılıçdaroğlu, “Koalisyon görüşmelerinin bir parçası
olmamalı” dedi.
AK Parti ile CHP koalisyon için masaya oturdukları anda, stres
testlerinden birini bu konu oluşturacak.
İkinci konu ise 17-25 Aralık dosyaları.
“Koalisyon görüşmelerinde gündeme geldi mi?” diye
sorduk. Net bir cevap verdi: ”Hiç önümüze gelmedi hiç de tartışma
konusu olmadı.”
Tekrar sorduk. "17-25 Aralık dosyaları koalisyon
protokolünün gereği midir?”
Kemal Bey, ”Hayır değildir. Bu parlamentonun işidir” karşılığını
verdi. Ardından da koalisyon protokolü açısından bir açılım
getirdi: ”Ama 'yolsuzluklar soruşturulacaktır, duyarlı olunacaktır'
gibi genel bir ifade gerek görülürse kullanılabilir.”
Kılıçdaroğlu, daha önce yaptığı açıklamada,” Yolsuzlukların
hesabını sormamak demek, CHP'yi kapatmak demektir” demişti. O
sözlerinin arkasında duruyor. Ama bu işin bir koalisyon protokolü
değil, Meclis'in işi olduğunu söylüyor. Burada bir tutarsızlık yok.
Ama bir açılım var.
Son soruyu sona saklamıştık. Doğrusu nasıl cevap vereceğini en çok
merak ettiğim sorulardan biriydi.
“Sayın Davutoğlu hükümeti kuramaz da Sayın Cumhurbaşkanı
görevi size verme gereği duyarsa saraya gider misiniz?”
diye sorduk.
“Umarım beni saraya çağırmaz” karşılığını verdi.
Soruyu tekrarlayacak oldum, aynı cevabı verdi. Yapacak bir şey
kalmamıştı.
Kılıçdaroğlu ile görüşmeden, CHP'nin bir koalisyon
hükümetine hazır olduğu izlenimi ile ayrıldım. Buna rağmen
koalisyondan ziyade erken seçimin daha güçlü bir ihtimal olduğu
kanaatimi muhafaza ediyorum. Çünkü siyasetin bir de görünmeyen
dinamikleri var.