'Keşke yazıların sesi olsa ben de bu yazıyla bağırsam'

Bütün Türklere soruyorum "siz kendi diliniz için dövüşmeyecek kadar korkak, siz kendi diliniz için dövüşmeyecek kadar onursuz musunuz?"

GAZETECİLER.COM - Taraf Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Altan, cezaevlerinde devam eden ölüm oruçlarına dikkat çekmek için çarpıcı bir yazıya imza attı..

Ölüyorlar başlıklı yazısında Taraf genel yayın yönetmeni "Kürt çocukları, doğduklarında annelerinden duydukları ilk kelimelerin ait olduğu dili yaşatmak için ölüme yürüyor." dedi ve edebiyatçı yanın verdiği güçle köşesini hükümete seslenmek için kullandı. 

Keşke yazıların sesi olsa ben de bu yazıyla bağırsam diyen Ahmet Altan "Elimde olsa bütün Türklere, bütün ırkdaşlarıma tek tek sormak isterim, "siz kendi diliniz için dövüşmeyecek kadar korkak, siz kendi diliniz için dövüşmeyecek kadar onursuz musunuz?" yazdı.

İşte Altan'ın yazısından çarpıcı bir bölüm:

"Yalın bir istek onların ki...

Berrak, açık, temiz ve haklı bir istek.

Annelerinin dilini istiyorlar.

Annelerinin konuştuğu dili istiyorlar.

Annelerinin onları daha ufacık bir bebekken kucağına alıp okşadığında okuduğu ninninin dilini istiyorlar.

BİR DİLİ YOK SAYMAK BİR HALKI YOK SAYMAKTIR

Bir halkın dilini yasaklamak, ona "sen çocuğuna bu dilde ninni söyleyebilirsin ama çocuğunu o dilde eğitemezsin" demek nasıl korkunç bir zorbalık, nasıl bir insafsızlık.

Bir dili yok saymak, bir halkı yok saymaktır.

"Biz varız" demek için ölüyorlar.

"Biz varız, biz buradayız, biz insanız, herkesin sahip olduğu haklar bizim de hakkımız."

Bir halkın dilinde yapılacak eğitim hakkını, bir başka halkın verecek olması bile yeterince aşağılayıcı, öfkelendirici, isyan ettirici değil mi?

"Neden biz Kürtlerin hakkını vermiyoruz" demiyorum.

"Neden biz o hakkı verme yetkisine sahibiz" diye soruyorum.

BİR ADIM SONRASI ÖLÜM

Hapishaneleri ziyaret eden CHP heyeti, "bir adım sonrası ölüm" diyor.

Ölüm.

Karanlık bir sonsuzluk.

O kapıdan geçtiğinde dönüşü yok, büyük bir kayboluşa karışıyorsun.

Işığı görmüyorsun bir daha, sevdiklerini görmüyorsun, sevdiklerin seni görmüyor.

Ölüme yaklaştılar.

Kan sızıyor bedenlerinden, kasları eriyor, eriyerek ölüyorlar.

Diyarbakır Emniyet Müdürü'nün "dağdakiler" için söylediğini bu çocuklar için de söyleyebiliriz, "bu ölümlere üzülmeyenler, bu ölümlere ağlamayanlar insan değildir", ancak kendi dili için dövüşmeyecek olanlar bu insanların isteklerini anlamaz.

"TÜM IRKDAŞLARIMA SORUYORUM: YOKSA SİZ..."

Elimde olsa bütün Türklere, bütün ırkdaşlarıma tek tek sormak isterim, "siz kendi diliniz için dövüşmeyecek kadar korkak, siz kendi diliniz için dövüşmeyecek kadar onursuz musunuz?"

Öyle değilseniz, nasıl oluyor da bir başkasının kendi dili için hayatını ortaya koyarak mücadele etmesine böyle bigâne kalıyorsunuz?

Neden bu kadar sessizsiniz?

Bu çocuklar ölüyor orada, loş hücrelerde ölüyorlar.

Onları kurtarmak hepimizin görevi değil mi?

BASİT BİR CÜMLE ONLARI KURTARMAYA YETER

Sadece basit bir cümle yeter onları kurtarmaya, "anadilde eğitim hakkınızdır", bu kadar, üç kelime, bu üç kelimeyi söylememek için öldürecek miyiz insanları?

İktidar bunu söylemiyor.

Aklını ve vicdanını kaybetmiş, insanlardan çoktan kopmuş.

Biz söyleyebiliriz, yüreği yetiyorsa CHP söyler, onun yüreği yetmiyorsa bütün sivil toplum kuruluşları, bütün sendikalar, bütün solcular, demokratlar, dindarlar, vicdanlı muhafazakârlar söyler.

"Durun" diyebiliriz, "anadilde eğitim hakkınızdır".

"Ölmeyin" diyebiliriz, "tamam duyduk, anladık, biz de sizin anadiliniz için mücadeleye katıldık, ölmek için acele etmeyin" diyebiliriz.

Neden demeyelim?

KEŞKE YAZILARIN SESİ OLSA

Keşke yazıların sesi olsa, keşke yazılar da bağırabilse, o zaman ben de bu yazıyla bağırmak isterim.

"Anadilde eğitim Kürtlerin hakkıdır."

Öcalan'a bir türlü gönderilmeyen o "kosteri" beklerken azalan dakikaları durdurabilmek için biz müdahale edebiliriz.

Hep beraber biz bağırabiliriz.

Ölümle hayat arasında bizim de bir sözümüz var, bizim de bir gücümüz var, bizim de hayattan yana durma hakkımız var, bizim de ölüme kayıp giden bu çocukların elini tutacak bir yüreğimiz var.

O çocukları kurtarmak için söyleyeceğimiz basit bir cümle, çok geç olmadan biz söyleyelim.

Biz bağıralım.

"Anadilde eğitim Kürtlerin hakkıdır."

O çocukları kurtarmak için bu kadarcık bir lafı söylemez misiniz?