Keşke değil be Bardakçı, keşke değil...
Eğer, bu rapor bundan sonraki süreçte bile uygulamaya konulursa, gelecekte Dersim’in acılarını da unuturuz
ADNAN BERK OKAN
Murat Bardakçı, dünkü (27.11.2011)
Gazete HT’de başlığı altında yayımlanan
makalesinde buz üstüne yazı yazıyor…
Neden mi?..
Çünkü…
Tarihi konular, “keşke” veya geçmiş zaman dilek
ekiyle (…saydı) tartışılmamalı…
Tarihi tartışma ve analizlere en doğru başlangıç
“Eğer” ile başlamaktır…
“Eğer” ile başlarken de asla
“geçmiş zaman eki” kullanılmamalı…
Yani, “eğer ……. ….saydı” diye söze başlamak en
baştan fos çıkacak bir analiz yapmaktır…
Onun içindir ki “eğer” dedikten sonra söze
“…… …..malı, …ılmalı” diye dilek kipleriyle devam
etmeli…
Örnek vereyim…
“Bu rapor uygulanmış olsaydı, bugün Dersim’in acılarını
tartışmayacaktık” yerine...
“Eğer, bu rapor bundan sonraki süreçte bile uygulamaya konulursa,
gelecekte Dersim’in acılarını da unuturuz” dersek daha iyi
olmaz mı?..
Demek istemem o ki:
“Keşke” ile tartışma yapmak ancak elinde zaman
makinesi olanlar için geçerli olabilir…
Oysa henüz zaman makinesi icat edilmiş değil…
O halde tarihi, “eğer” diye başlayıp,
“gelecek zaman kipi” ya da “dilek
kipi” ile devam ederek tartışırsak inanıyorum ki çok şey
kazanacağız…
“Keşke” pişmanlıkları anlatır…
Hayat ise pişmanlık duymamaktır…
Tıpkı “aşk” gibi…
Erich Segal ünlü romanı “Aşk
Hikâyesi”nde Oliver Barrett’e ( romanla
aynı ismi taşıyan filmde Ryan O’Neal oynuyordu) “aşk hiçbir
zaman pişmanlık duymamaktır” dedirtiyordu…
Şöyle de diyebilirim…
Pişmanlıklar; hatalardan, kusurlardan ve hatta suçlardan
kaynaklanır…
Eğer ders alınabilirse insanlığın en büyük yol göstericileridir
işte o “kusurlar, hatalar ve hatta suçlar”…
Bir hata; eğer ders alınabilmişse, gelecekte yapılacak binlerce
hatanın, kusurun, suçun önündeki en büyük engeldir…
Yani…
Bırakın kendi yaşamadığımız, yazmadığımız tarih ile bizzat
yaşadıklarımızın analizin…
Veya…
Özeleştiri yaparken bile asla kullanılmaması gereken bir kelimedir
“keşke”…
Oysa “eğer” dinamizmdir…
Araştırma heyecanını körükler…
İnsanı ileri iter…
Hata yapmamanın kılavuzudur…
|
Murat Bardakçı’nın merhum büyükbabasının
hazırladığı insanî rapor için “keşke uygulansaydı”
demek bugün için ne anlam ifade eder?..
Hiç!..
Oysa söze “eğer” diye başlar ve ”Murat
Bardakçı’nın merhum büyükbabası, dönemin Elaziz Valisi Ali Cemal
Bey’in hazırladığı rapor bugünden itibaren hiç vakit geçirilmeden
uygulamaya konulursa, sadece Tunceli’deki değil bölgedeki bütün
vatandaşlarımızın sorunları çözülür” diye devam
etmeliyiz…
Ey güzel insanlar!..
Silâh hiçbir zaman “kalıcı” çözüm getirmedi…
Getiremez…
Allah aşkınıza dönün yakın tarihe bakın…
1974’te Kıbrıs’a
silâhlı müdahale yaptık da neyi çözdük?..
700 gencimiz şehit oldu Beşparmak dağlarında…
Milyarlarca Dolarımız heba oldu…
20 yıl süren
ekonomik krizin temelini oluşturan cari açık ve enflasyon süreci
başladı…
Halen çözülmüş değil…
Çözmek için siyasi imkânlar da silahla çözüm arayan şahinler
yüzünden bir türlü uygulanamıyor…
Hâsılı…
“Keşke” değil ama “eğer”; Dersim
operasyonlarında bütün aile büyüklerini yitiren Yavuz
Semerci’ye kulak verir ve orada yakınlarını kaybedenlere,
katledilen atalarının mezar yerlerini gösterirsek mükemmel bir
başlangıç yapmış oluruz…
adnanberkokan@gmail.com