Kerem Bayar
Medyamız körün değneğini bellediği gibi bir belliyorlar belirli isimleri…
Çok kaba olacak belki ama şu an başka bir “deyim” bulamadığım için onu kullanacağım ve diyeceğim ki:
Medyamız körün değneğini bellediği gibi bir belliyor belirli isimleri…
Sanki başkası, başkaları yok…
Bu romanda böyle…
Müzikte böyle…
Oyuncuda böyle…
Modacıda böyle…
Kimi bellemişlerse el birliğiyle, sadece onun/onların adlarını anıyorlar…
Onun/onların müziğini göklere çıkarıyorlar…
Onun/onların romanlarını doluyorlar dillerine…
Öyle muhteşem sesler öyle mükemmel melodileri yorumluyorlar ama medyamız onları görmezden geliyor…
Nereden mi çıktı?..
Söyleyeyim…
Hani denir ya “Bir kitap okudum hayatım değişti” diye…
Ben de iki şarkı dinledim Kerem Bayar’dan müzik dünyamıza bakışım değişti…
Evet…
İki şarkı da (Müzmin Bekar ve Sevdanın Tadı) çok iyi hazırlanmış elbette…
Sözleri de melodilerle uyum içinde…
Ritimleri mükemmel...
Hele orkestrasyon süper…
Müzmin Bekar’ın sanırım bestesi de Kerem Bayar’a ait…
Ama…
Bütün bunları anlamlı kılan asıl “O ses”…
Evet…
Kerem Bayar’ın o müthiş sesi…
İnanılmaz…
Hani neredeyse “Sınırsız…”
Bir piyanonun başına geçse, yedi oktavın sonuna kadar gidecek gibi geliyor dinleyenlere…
Su gibi akıyor ses…
Güçlü ve güzel…
Tavsiye ederim…
Single, Doğan Müzik Center’dan çıkmış hem de…
Doğan Müzik kalitesiz işe imza atmaz zaten ve bunu bir kere daha kanıtlamış…
Ben Kerem Bayar’ı dinlerken kıpır kıpırdım…
Ve...
Bütün bir gün neredeyse sadece iki şarkı dinledim bugün...
Müzmin Bekâr ve Sevdanın
Tadı...
Dinleyin hak vereceksiniz…
Alkışlarım, böylesine mükemmel bir ses ve yorum yeteneğine sahip olduğu halde (Umarım bu yazıyı okursa bana kırılmaz ama ne yazık ki müzik dünyasında adı geçenlerden değil) hak ettiği yerde olmayan ancak ısrar ederse zirveyi yakalayacağına inandığım Kerem Bayar için…