Kendisine "paçavranın yazarı" diyen Ak Partili vekile Ali Karahasanoğlu'dan cevap: Partisinin ve babasının hatırına!

Yeni Akit yazarı Ali Karahasanoğlu, 12 yaşındaki kız çocuğunu istismar eden sözde tarikat şeyhi Fatih Nurullah ile ilgili yazısını eleştiren AK Parti İstanbul Milletvekili Müşerref Pervin Tuba Durgut’a "Partisinin ve babasının hatırına!" başlıklı yazısında cevap verdi.

Yeni Akit yazarı Ali Karahasanoğlu, 12 yaşındaki kız çocuğunu istismar eden sözde tarikat şeyhi Fatih Nurullah konusunda ve sonrasında başlayan "tarikatlar kapatılsın" kampanyası hakkında değerlendirmelerini,  7 Eylül tarihli "Rezaletin kralı üniversitede, “üniversiteleri kapatalım” diyor muyuz?" başlıklı yazısında okuyucularıyla paylaştı.

ALİ KARAHASANOĞLU NE YAZMIŞTI?

AK Parti İstanbul Milletvekili Müşerref Pervin Tuba Durgut, bu yazıda yer alan şu ifadeleri eleştirdi:

- "Ayrıntısını henüz net olarak öğrenemediğimiz, ağzı bozuk bir babanın iftiraları mı, yoksa ahiret inancını damarlarında akan kan kadar yakın hissedemeyen, ne oldum delisi şımarık bir şeyh mi, anlamak için biraz daha zaman ister.."

- "Erkeğin olduğu bir yerde, mutfak işleri için de olsa, evin dışından yabancı bir kadının orada ne işi var?"

İlgili yazının tamamı için tıklayınız

AK PARTİLİ VEKİLDEN "PAÇAVRANIN YAZARI" ÇIKIŞI

Ak Partili vekil, yazının bu kısımlarını öne çıkardığı bir Twitter paylaşımıyla Karahasanoğlu için "paçavranın yazarı" dedi.

KARAHASANOĞLU'NDAN CEVAP GELDİ: PARTİSİNİN ve BABASININ HATIRINA...

Ali Karahasanoğlu, bugünkü köşesinde "Partisinin ve babasının hatırına!" başlıklı yazısıyla Ak Partili Durgut'a cevap verdi. İlk etapta çok öfkelendiğini dile getiren Karahasanoğlu, "Oysa..  Partisinin hatırı var.. Babasının hatırı var.. Hepsinden önemlisi.. Hz. Peygamber’in hadisi şerifi var.. “Sizden biriniz öfkelendiğinde, abdest alsın.. Zira hiddet, şeytandandır.” Bu girişten ve öfkemizi dindirip, sakinleştikten sonra.. Yapılan saldırıya cevabımızı da verelim.." diyerek Durgut'un ifadelerine sırayla cevap verdi.

Durgut'un Abdurrahman Dilipak'ın İstanbul Sözleşmesi tartışmaları sırasında kullandığı "fahişe" ifadesine ilişkin sözlerine de cevap veren Karahasanoğlu, şunları kaydetti:

"Ben, üniversite öğretim üyeleri arasındaki ahlaksız, mide bulandırıcı ilişkileri hatırlatıp.. Bunlar istisnai olaylar olarak kabul edilirken..  Bunları gösterip, “Üniversiteler kapatılsın” denilemeyeceği gibi.. Baro üyesi avukatların işledikleri birçok suç olduğunu hatırlatıp.. Bu suçlara işaret edip, kimse “Baroları kapatın” demediğine göre.. Bir tarikat mensubu gibi gösterilen kişinin hareketinden dolayı da, “Tarikatlerin tamamı kapatılsın” denilmesinin yanlışlığını ifade ettim.. Tuba Hanım buna ne diyor?..

Hepsine eyvallah.. Hayret ettiğim şey şu ki.. AK Parti listesinden, hem de Abdurrahman Dilipak’ın, onun eşi hanımefendinin, kızlarının, gelinlerinin, oğullarının oyları ile TBMM’ye seçilen bir milletvekili.. Dilipak’a ve gazetesine, ettiği hakaret sözcüğünü.. Şöyle bir araştırdım.. PKK’nın teröristlerini övmekle ünlü Birgün gazetesi için sarfetmemiş. LGBTİ’lerin ahlaksızca afişlerini birinci sayfalarından verip, “Onur yürüyüşü yaptılar” diye yazan Cumhuriyet gazetesine layık görmemiş.. Cumhurbaşkanı ve tüm AK Partili yöneticiler için “Analarını satarlar” diyen Oktay Ekşi’nin gazetesi için yapmamış..

Devam etmek istemiyorum.. Kendilerine sabahtan akşama kadar küfreden, hayatlarında bir defa bile AK Parti’ye destek çıkmamış bu kişilere etmediği bir saygısızlığı..  Bir kadın olarak.. Akit’e ve Dilipak’a ve bana yönelten Tuba Hanım.. O saygısızlığı ettikten sonra da.. Birgün, Cumhuriyet, Sözcü, Oda TV, Sputnik... Hepsinde, övgülere mazhar oluyorsa.. Bir düşünmesi lazım.. Benim söyleyeceklerim, “partisinin ve babasının hatırına” şimdilik bu kadar.."

Karahasanoğlu'nun yazısının tamamı için tıklayınız