Kemal Öztürk ve Adil Gür arasında "Kıbrıs" tartışması!

Habertürk yazarı Kemal Öztürk ile A&G Araştırma Şirketi Genel Müdürü Adil Gür, arasınra Kıbrıs seçimlerine ilişkin tartışma yaşandı. Kemal Öztürk, Adil Gür'ün "Ersin Tatar kazanırsa mesleği bırakırım" dediğini yazdı. Adil Gür ise bunu yalanladı. Gür'ün açıklaması üzerine Kemal Öztürk, bugünkü yazısında konuya değinerek "Adil Gür çok ayıp etti" ifadelerini kullandı.

Habertürk gazetesi yazarı Kemal Öztürk, 16 Ekim'de yayınlanan yazısının "Adil Gür'ün büyük iddiası" başlıklı bölümünde Gür'ün iki gün önce (14 Ekm) Habertürk TV’de Veyis Ateş’in programında dillendirdiği Kıbrıs iddiasından söz etti.

Öztürk, Gür'ün bu konuda “Tıpkı İstanbul seçimlerinden olduğu gibi büyük bir hata yapıldı" dediğini, bu Pazar yapılacak seçimde AK Parti ile arası iyi olmayan mevcut Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın, seçimi bu nedenle farkla kazanacağını ve %60-%40 orna verdiğini kaydetti.

KEMAL ÖZTÜRK: ADİL GÜR, "ERSİN TATAR KAZANSIN, BU MESLEĞİ BIRAKACAĞIM" DEDİ

Öztürk, Gür'e "Adil Bey daha önce de bir seçimle ilgili iddialı bir tahminde bulunmuştunuz tutmamıştı. Bu sefer de tutmazsa zor durumda kalacaksınız” dediğini; Adil Gür'ün de “Eğer Kıbrıs’taki seçimleri Türkiye’nin desteklediği Ersin Tatar kazansın, ben bu mesleği bırakacağım. Bir daha da bu konuda ekranlara çıkmayacağım. Kaybedecek hem de büyük bir fark yiyerek kaybedecek” ifadeleriyle karşılık verdiğini yazdı.

KIBRIS'TA ERSİN TATAR KAZANDI

KKTC'de 18 Ekim günü gerçekleştirilen seçimlerde yüzde 51,74 oy alan Ersin Tatar seçimi kazanarak Cumhurbaşkanı oldu.

ADİL GÜR: SUÇ DUYURUSUNDA BULUNACAĞIM

A&G Araştırma Şirketi Genel Müdürü Adil Gür, dün bir basın açıklaması yayınlayarak "İki gün önce Habertürk yazarı Kemal Öztürk’ün Habertürk gazetesinde benim ve kurumumla ilgili Ersin Tatar kazanırsa Mesleği de bırakırım televizyona da çıkmam sözü benim Kemal Öztürk’e yapmış olduğum bir açıklama değildir" ifadelerini kullandı. İşte Adil Gür'ün açıklamasının tamamı:

İki gün önce Habertürk yazarı Kemal Öztürk’ün Habertürk gazetesinde benim ve kurumumla ilgili Ersin Tatar kazanırsa Mesleği de bırakırım televizyona da çıkmam sözü benim Kemal Öztürk’e yapmış olduğum bir açıklama değildir. Velevki yapılmış olan Bir açıklama olsa dahi Bunu köşe yazısında kullanmak için izin alması gerekirdi. Kaldı ki yazdığı köşe yazısında Adil Gür daha önce de iddiaya girmiş kaybetmişti şimdi de kaybederse ne olacak ifadesi şahsımı ve kurumu mu itham altına Alan bir köşe yazısıdır. Bu nedenle söz konusu konuyla ilgili yarın öğleden sonra Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na hem suç duyurusunda bulunmak Hem de maddi manevi tazminat davası açmak üzere avukatlarıma talimat verdim.Adı geçen televizyon programında Kıbrıs’ta mart ayından bu yana hiçbir araştırma anket çalışması yapmadığımı Cumhurbaşkanı Mustafa akıncının tezlerine ve görüşlerine asla katılmadığımı üstüne basa basa Söyledim. Seçim sonuçları ile ilgili şahsi görüşlerimi ifade ettim Yani herhangi bir kamuoyu araştırması paylaşmadım.

Kötü komşu mal sahibi yapar derler ya Son zamanlarda dijital ve sosyal medyada hakkımdaki haberlerle ilgili Mücadele edebilmek için stajımı tamamlayıp hukukçu oluyorum. Bir hafta on gün içerisinde yayın hayatına başlayacak olan ulusal internet haber siteleri kuruyorum. Sosyal medyayı Hiç kullanmadım bundan sonra oldukça etkin kullanacağım.

Hiç kimse şahsım ve kurumum üzerinde Kendine çıkar sağlamaya çalışmasın. Bundan sonra daha sık araştırmalarla gündeme geleceğimden kimsenin en küçük bir şüphesi olmasın.

Kamuoyuna saygıyla duyururum.”

KEMAL ÖZTÜRK'TEN VİDEOLU YANIT GELDİ

Kemal Öztürk, Adil Gür'ün açıklamasının ardından "Adil Gür 2 gün bekleyip, seçim sonuçları açıklandıktan sonra yazımı yalanlamasını kendisine hiç yakıştıramadım. 25 yıllık meslek hayatımda hiç tekzip almadım. Yazıklarımın arkasındayım. %60-40 Ersin Tatar kaybedecek yanılgısını değil de, yazımı yalanlamaya çalışması çok acemice" ifadelerini kullandığı bir tweet attı. Öztürk, bu tweete 14 Ekim akşamı yayınlanan Habertürk yayınında, Adil Gür'ün adaylar konusunda oran verdiği anlara ilişkin bir kesit ekledi.

"DERİN BİR SÜKUTU HAYAL"

Öztürk, bugünkü köşesinde de bu konuya yer vererek, "Kıbrıs seçimlerinin sonuçları kadar, Adil Gür ile aramda yaşanan konu da çok tartışıldı sanırım. Bir açıklama yapmam şart oldu. Zira olmayan bir şeyi yazmakla suçlandım Adil Gür tarafından. Şunu en başta söyleyeyim. Adil Gür ile hiçbir kişisel sorunum olmadı. Tartışma programlarında karşılaştık hep. Siyasi konulardaki bazı fikirlerimiz çoğu kez örtüştü. Program aralarında hep sohbet ettik. Ara sıra da telefonda görüş alışverişinde bulunurduk. Hatta yeni gireceği medya projelerinde destek bile olmaya çalıştım. Aramızın iyi olduğu bir insana neden kötülük yapmak isteyeyim ki? Ancak son yaşanan olay derin bir sükutu hayal oldu benim için" dedi. Öztürk, şunları kaydetti:

AÇIKLAMADAKİ ÇELİŞKİLER VE YANLIŞLAR

"Önce açıklamadaki çelişkileri söyleyeyim. Bu açıklamada Adil Gür bana böyle bir şey söylemediğini ifade ediyor. Sonra da velev ki söylemişse bunu izin almadan yayınlamanın suç olduğunu belirtiyor. Yani açıklama ifadenin yalan olduğunu değil, bu ifadeyi izin almadan kullanmamı eleştiriyor aslında. İkinci yanlış konu, ben yazımda “daha önce de iddiaya girmiş kaybetmiştiniz” diye bir ifade kullanmadım. Şöyle yazdım “Adil Bey daha önce de bir seçimle ilgili iddialı bir tahminde bulunmuştunuz tutmamıştı. Bu sefer de tutmazsa zor durumda kalacaksınız”. Kast ettiğim şuydu: Nisan 2017 yılında yapılan Anayasa değişikliği referandum sonuçlarını, yine canlı yayında “% 60.8 evet oyu” çıkacak diye araştırma sonucu açıklamıştı. O da tutmamış, sonuç %51.4 çıkmıştı. Kendisi o zaman da çok eleştirilmişti. Kast ettiğim buydu.

HAYATIMDA HİÇ TEKZİP ALMADIM

"25 yılıdır gazeteciyim. Ne köşe yazılarımda ne de haberlerimde asılsız olduğu iddiasıyla hiç tekzip almadım. Mesleğimi namusumla, şerefimle ve dürüstlükle yaptım hep. En büyük sermayem de budur. Buna leke sürülmesine asla izin vermem. Adil Gür bu yazının yayınlanmasından sonra üç gün boyunca, bu yazının gerçeği yansıtmadığını, bu sözü sarf etmediğini, ne bana ne de başka birine söyledi. Neden bu kadar süre bekledi? Çünkü bu diyaloğun gerçek olduğunu kendisi de biliyor ondan."

"BANA KALDIR DESE KALDIRIR, ÖZÜR DİLERDİM"

"Eğer bana, “bu yazıyı kaldır, yanlış anladın, öyle demek istemedim” diye bir tek cümle söyleseydi bunu yapardım ve özür dilerdim. Ama seçim sonuçları açıklanana kadar bekledi. Eğer tahmini tutsaydı, benim yazım onun kendine ne kadar güvendiğini gösteren en önemli delil olacaktı. Ama olmadı.

NEDEN İZİN ALMADAN YAZDIM?

Peki neden izin almadan yazdım? Hatırlarsanız Adil Bey başka bir programda bayılmıştı. O zaman da yaşananları (onu üzecek kısımlar hariç) yazmıştım. O zaman da izin almamıştım, çünkü gerçeği olduğu gibi yazmıştım. Bu tür arka plan yazılar hep olur köşe yazılarında. Kendisi de bana teşekkür etti. 14 Ekim’deki programda Adil Gür canlı yayında Kıbrıs seçimleri nedeniyle yaptığı açıklamalar çok büyük iddiaları içeriyordu. Ve kendisine o kadar güveniyordu ki, oran bile verdi: “% 60-40 Ersin Tatar kaybedecek”.

"KORİDORDA YÜRÜRKEN SÖYLEDİ"

"Program sonrasında koridorda yürürken bu büyük iddiayı konuşmaya devam ettik. Zor durumda kalabilirsiniz sözüm üzerine, Adil Gür yüksek sesle “Ya üstat, Eğer Kıbrıs’taki seçimleri Türkiye’nin desteklediği Ersin Tatar kazansın, ben bu mesleği bırakacağım. Bir daha da bu konuda ekranlara çıkmayacağım.” Bu büyük özgüvenli açıklamayı tekrarlamasını tebessüm içinde dinledim. Etrafta başkaları da vardı. Konuştuklarımızı duydular mı bilmiyorum? Şimdi canlı yayında bu kadar iddialı konuşan, % 60-40 oran açıklayan, kendisini “tutmazsa zor durumda kalırsınız” diye uyarmama rağmen büyük bir özgüvenle iddiasını sürdüren birine o an, ‘bunu yazabilir miyim?’ desem inanın “yaz” diyecekti. O denli özgüven patlaması yaşıyordu. Ama ben bu kadar kendinden emin birinin, bunu yazmama itiraz edeceğini düşünmedim. Zaten üç gün boyunca o da itiraz etmedi.

Şimdi şunu soruyorum: Benim yazmam mı, yoksa canlı yayında açıkladığı %60-40 tahminin büyük yanılgıya düşmesi mi daha vahim? Ben yazmasaydım, “bu mesleği bırak artık” diye Adil Gür eleştirilmeyecek miydi? Herkesin tanıdığı bir kamuoyu araştırmacısının, bu denli vahim hata yapması, hele hele araştırma yapmadan bunu açıklaması mı büyük sorun, benim herkesin olduğu bir ortamda söylediği bir sözü yazmam mı? Bu arada Adil Gür neden açıklamasında %60-40 oranındaki büyük yanılgısıyla ilgili tek kelime etmiyor?"

"SANSASYON PEŞİNDE DEĞİLİM"

"Bir köşe yazarı olarak yüzlerce insanla konuşuyorum, kritik görevlerde bulunan kişilerle görüş alışverişinde bulunuyoruz. Asla onlara zarar vereceğini düşündüğüm şeyleri yazmam. Onların, ‘burası aramızda kalsın’ dediği tek kelimeyi köşeme taşımam. Bunlar “off the record” dediği hiçbir konuya girmem. Sansasyon peşinde olan biri değilim çünkü. Adil Gür bana ne bunu ne yazma dedi ne bu aramızda kalsın dedi ne de ben bunu yazmamın ona zarar vereceğini düşündüm. Çükü canlı yayında zaten kendisini milyonların önünde oran açıklayarak kuvvetli bir şekilde taahhüt altına almıştı. Sonuç itibarıyla kendisi beni mahkemeye verecekmiş. Alnım ak bir şekilde oraya gideceğim. Tek kelimesi bile yalan olmayan yazımı savunacağım. Ama Adil Gür çok ayıp etti. Sözünün arkasında duracağına, yaptığı hatadan dolayı kamuoyundan özür dileyeceğine, beni suçlayarak konuyu saptırmaya çalıştı. Çok ayıp, çok."