Kemal Öztürk kazandı

Kemal Öztürk bir “Devlet İnsanı” olgunluğuyla yazılmış makalesiyle günün kazananı oldu.

KEMAL ÖZTÜRK KAZANDI

Aşağıdaki makale Yeni Şafak yazarlarından Kemal Öztürk’ün…
Yazıyı okuduktan sonra arkanıza yaslanıp; aynı gazetede veya diğerlerinde aynı konu üzerine yazılmış diğer pek çok yazıyı hatırlayın…

*

Meselâ:
ABD’ye küfreden…
ABD’yi aşağılayan…
ABD yönetimini yerden yere vuran yazı ve yazarlarını getirin gözlerinizin önüne…
Ve lütfen sonra da şu soruyu sorun kendi kendinize:
“Beni ABD’nin yaptığı bu garip uygulamalar konusunda Kemal Öztürk’ün bu “olgun, sakin, gerçekçi ve seviyeli” yazısı mı daha çok etkiledi?..
Yoksa küfür, hakaret, aşağılamadan başka içinde zerrece bilgi ve fikir olmayan yazılar mı?..

*

Beni en çok etkileyen mi?..
Elbette Kemal Öztürk’ün bir “Devlet İnsanı” olgunluğuyla yazılmış makalesi etkiledi…
Ki…
Benim gözümde “günün kazananı” oldu…

DIŞ POLİTİKADA SERT VİRAJLAR

Öyle hafife almayın. ABD ile yaşanan vize krizi, uzun yılların en ciddi diplomatik krizidir. İki müttefik ülke arasında pek görülmemiş, NATO üyeleri arasında hiç görülmemiş bir gelişmedir bu. Sert ve keskin bir viraja girdik.

Henüz Barzani krizinin keskin virajından çıkmamıştık. Onun neden olduğu gerilim ve stres üzerimizdeyken, ABD’nin yaptığı bu hamle iyice sıkıştırdı bizi. ABD Rusya’ya, İran’a, Çin’e yapmadığını bize yaptı. Ne yenilir, ne yutulur. Bu kadar sert bir hamle ancak “yaptırım” olarak tanımlanabilir ki sadece hasımlara yapılır. Gerçi ABD hiç kimsenin dostu değildir.

ZATEN HASIMDI, İLAN ETMİŞ OLDU

İşin gerçeği, uzun süredir devam eden hasmane tutumunu ilk kez aleni olarak dünyaya ilan etmiş oldu ABD. Irak’ta, Suriye’de resmen ayrı kamplarda yer aldık ve resmen hasımca tutumlarla karşılaştık. Suriye’de burnumuzun dibine 3 bin TIR silah sokup, baş düşmanımız PKK/PYD’ye verip, butik bir devlet kurdurmak isteyen bir ülkeden müttefik olmaz zaten.

Ancak kağıt üstünde müttefikiz. NATO üyesiyiz, ticari, siyasi ve askeri ilişkilerimiz birbirine girmiş durumda. Böyle olunca ABD’nin yaptığına “dost kazığı” denir. Diplomatik olmasa da adı budur. Zaten uzun süreden beri, dünyada diplomasinin tüm kuralları altüst olmuş, geleneksek tüm kuramlar çökme noktasına gelmişti. Yine de her ülke el atlından, masa kenarından birbirine vururdu. Vekalet savaşını, örtülü operasyonlarını pek hissettirmek istemezdi.

DARBENİN ‘İRTİBAT GÖREVLİSİ’ Mİ?

ABD bir adım öteye gidererek, aleni olarak hasımca bir hamle yapmış oldu. Böylece tüm dünya, ABD ile aramızda ciddi bir kriz olduğunu anladı. Daha doğrusu aleni olarak gördü. Sebep de bir “irtibat görevlisi”.

Tabii adam diplomatik koruma altında olamayan yerel bir çalışan olarak gözükünce, bize sıradan bir adammış gibi geliyor. Lakin, Türk devleti ona, “darbenin irtibat görevlisi” demiş oldu bir anlamda. Sanırım olayın ciddiyeti anlaşıldı şimdi.

ABD, dokunulmazlık zırhı olmasa da, bir “elamanının” gözaltına alınmasını “büyük devlet” gururuna dokunmuş gibi tepki gösterdi. ABD Dışişleri Bakanı, bizim bakanımızı aradığında hissettirdiği buydu. Öyle İdlib’de başlattığımız operasyona karşı rahatsızlığını dile getirmedi mesela. Ancak ‘büyük devletin’ her “elamanı” onlar için büyüktür. Hele de bu kişi darbe koordinasyonu yapan insanlarla yüzlerce kez görüşmüşse, ayrıca önemlidir.

BAŞKA TÜRLÜ KRİZ AŞILIR MIYDI?

Türkiye bu kişinin varlığını bir süre önce fark etmişti. Dışişleri Bakanlığı bu konuyu yargı ve emniyet üçgeninde koordine etmek, büyük krize dönüşmeden bir şekilde halletmek istiyordu. Bilgi akışında sorunlar oldu. Olay aniden medyaya sızdı sanırım ve arkası geldi. Bu “irtibat elamanı” suçüstü yakalanmış ve kapalı kapılar ardında bir pazarlık aracı olarak kullanılsaydı daha faydalı olurdu diye düşünen diplomatlar var sanırım.

Netice olarak kriz patladı. Türkiye belki de tarihinde ilk defa bu denli sert ve hızlı bir karşılık verdi ABD’ye. Diplomaside ‘mütekabiliyet’ dediğimiz şeyi, bu denli harfi harfine ve dakik olarak uygulamak, pek görülmüş bir şey değil hariciyede. Ancak bunu yapmazsa Türkiye, bırakın büyük devlet, devlet olma özelliğine zarar vermiş olurdu. Buraya kadar gelmiş bir olayda haklı ve yerinde bir tavırdı.

OLAYIN ETKİSİ BAŞKA ALANLARA KAYMAMALI

Bu ağır kararın etkisi sadece doların yükselişinde görülmeyecek tabii. Ekonomiden siyasete, askeri ilişkilerden ikili anlaşmalara kadar birçok alanda komplikasyonlara neden olabilir. Sosyal medyaya bakarsanız savaş açmadığımız için küfredenler bulursunuz. Dikkatli olmak lazım. Bu krizi derinleştirmek Türkiye’nin yararına olmayacaktır.

Ancak Rusya ile yaşadığımız uçak krizine benzer bir dönem yaşayacağız ABD ile. Bu Suriye, Irak sahasına doğru derinleşirse, daha uzun sürecek bir krize hazırlıklı olmak lazım. Umuyorum, krizi buradan başka alanlara yaygınlaştırmazlar.

Şunu da unutmayalım, ADB’nin bu yaptığı ortalama bir diplomat zekasıyla bile ağırlığı ayarlanamamış “absürt” bir tavır olarak tanımlanır. O kadar acemice ve kötü. Lakin ABD’nin kendi iç çekişmeleri, Trump’la beraber geçirdikleri krizlerin her alana yayılan etkisinin bir sonucunu yaşıyoruz. Gerçekten kaotik bir durum var ABD içinde.

Bu kaotik ortam dünyanın ve özellikle de bizim başımıza bela olmaz inşallah.