Kemal Öztürk gazetesinin Ankara Temsilcisi için ne yazdı?
Kemal Öztürk, bugün köşesinde, Ankara kulislerinde konuşulan bir iddiayı yazdı. Kendisini "acemi kulisçi" olarak niteledi ve bakın kimi okumalarını önerdi.
GAZETECİLER.COM - Yeni Şafak gazetesi yazarı ve Anadolu Ajansı eski genel müdürü Kemal Öztürk, bugün köşesinde, Ankara kulislerinde konuşulan bir iddiayı yazdı. Kendisini "acemi kulisçi" olarak niteledi.
Başkent kulislerini iyi takip eden gazetesinin Ankara Temsilcisi Abdülkadir Selvi ile yazısı boyunca deyim yerindeyse ince ince uğraşan Öztürk, Selvi için "ben bile zaman zaman Selvi'yi arayıp “ne olacak memleketin hali” diye soruyorum ona." yazdı.
İşte okurlarına "siz yine de kulisleri Ankara gazetecilerinden takip edin." önerisinde bulunan Öztürk'ün yazdıkları:
"Ankara gazetecileri gözde ya bu sıra, biz İstanbul gazetecileri de gözden düştük tabii. Öyle uzun emekler vererek, araştırma yaparak, soruşturarak kaleme aldığımız makaleler, onlarınki kadar okunmuyor. Ağustos sıcağında kim makale okuyacak bilmem ama Ankara gazetecilerinin bizden çok okunduğu kesin.
Abdülkadir Selvi bunların en başında geliyor. İki kulis, bir tahmin yazıyor bütün medya, okurları anında yapışıyor köşesine. Ben bile zaman zaman Selvi'yi arayıp “ne olacak memleketin hali” diye soruyorum ona.
Ankara kulisleri kaynıyor
Benimki alışkanlık, gazeteciliğe ilk başladığımdan beri politika, koalisyon ve kulis haberi yapmak istemedim. Lakin bu kadar uzun süren koalisyon temaslarından sonra okur sonunda dile geldi. “Yıllardır Ankara'da görev yaptın, müzakere heyetindekilerin neredeyse hepsi arkadaşın, hiç mi kulis almıyorsun, yaz bir şeyler.” Tamam dedim, okuyucu velinimetimiz, onların isteklerini yerine getireyim, bir kulis haberi yazayım.
Soru şu: MHP her şeye ama her şeye 35. kez “hayır” dediğine göre, Davutoğlu görevi iade edecek mi, Cumhurbaşkanı görevi CHP'ye verecek mi, verecekse ne olacak?
Bu cümleyi yazdığım anda son dakika haberi düştü, Davutoğlu Cumhurbaşkanı ile görüşecek ve görevi iade edecek. Yazının yarısını oluşturacak soru tek cümleyle cevaplandı, bitti.
Çok şaşırtıcı bir iddia: CHP hükümet olabilir
Gelelim sorunun ikinci kısmına, CHP görevi alırsa ne olur?
Ankara'da siyasetin önemli bir ismini aradım. Hal hatır sorduktan sonra soruyu yapıştırdım, “CHP görevi alırsa ne olur?” O da cevabı yapıştırdı, “Kılıçdaroğlu Başbakan olabilir.”
Acemi bir kulis yazarı olarak ne yapacağımı şaşırdım. Acaba “son dakika” gibi bir şey yapıp, ortalığı ayağa kaldırabilir miyim, diye geçti aklımdan. Sonra köşe yazarı olduğumu hatırladım. Detayları sordum, sakince anlattı önemli isim: “Kılıçdaroğlu görevi alır, bir kabine listesi hazırlar, Cumhurbaşkanı'na “ben bu listeyle güvenoyu olacağım” der, o da onaylar. Meclis'e hükümet programı sunar, güven oyu alamaz, ancak seçime kadar Kılıçdaroğlu Başbakan, CHP geçici hükümet olarak görevinin başında kalır.”
Şaşkınlığım daha arttı. “Bu çok önemli iddia” dedim. “Ankara kulisleri bununla çalkalanıyor, sen duymamışsın anlaşılan” diyerek hafiften dokundurdu arkadaşım, yani önemli siyasetçi.
Cumhurbaşkanlığındaki önemli isim ne dedi?
Tabii kulis haber için yeterli bir argüman yakalamıştım ama yine de işi sağlama bağlamak istedim. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeni Başdanışmanı olan Anayasa Profesörü Burhan Kuzu'yu aradım hemen. Amacım bu iddianın anayasal ve hukuki alt yapısını öğrenmek. Burhan Hoca'ya anlattım durumu, “Ya Kemal hokus pokusla öyle hükümet mi olunur Allah aşkına?” Evet, Hoca'dan beklediğim hukuki bir jargon değildi ama reel politik bir cevaptı. Burhan Hoca bu senaryoyu pek duymamış sanırım, Ankara kulislerinde dolaşmıyor mu acaba?
Hoca bomba gibi patlatacağım yazının şevkini kaçırdı biraz. Yine de kulisleri koklamaya (bu tabir Ankara gazetecileri için geçerli) devam ettim. Evet, CHP'nin ısrarla 'görevi bize verin' açıklamaları herkesi işkillendirmişti. MHP olmadan bir şey yapamayacağına göre, Burhan Hoca'nın deyimiyle 'hokus pokus' mu yapacak acaba?
367 garabeti ve CHP iktidarı
Tam o esnada bir tivit gördüm, Diriliş Postası Gazetesi'nden Erem Şentürk, eski bir yazısını yeniden okumamızı tavsiye etmiş. 11 Temmuz 2015 tarihli yazının başlığı, “küçük ihtimallerin içindeki büyük krizler”. Arkadaşımız Erem, CHP'nin, 'hokus pokusla' değil, gerçekten parlamenter sistemin arızalı açıklarından faydalanarak nasıl hükümeti kurabileceğini, Kılıçdaroğlu'nun nasıl Başbakan olabileceğini bir güzel anlatmış. Hem de Burhan Hoca'dan daha hukuki bir dille!
İyice şaşırdım kaldım. Ben şimdi ne yazacağım peki? İlk defa ben öğrendim diye düşündüğüm kulisi meğer Ankara'da herkes konuşuyormuş, ilk ben yazarım dediğim yazıyı Erem Şentürk 11 Temmuz'da yazmış. Burhan Hoca hokus pokusla iş olmaz diyor, Davutoğlu görevi iade ediyor, geriye ne kaldı yazacak?
Yok ben bu Kulis yazarlığını beceremeyeceğim.
Bir küçük hatırat anlatayım da yazıyı bitireyim bari. Sabih Kanadoğlu'nun meşhur 367 icadı vardı, hatırlayın. O zaman Meclis Başkanı olan Bülent Arınç'ın danışmanıydım. Arınç'a sordum, “olabilir mi böyle bir şey”? Arınç, “valla ben hukukçuysam eğer, bu garabet şey hukuken mümkün değil ama siyasetçiysem bu CHP kafasından her şey sadır olur” demişti. Kimsenin inanmadığı 367 teorisi gerçek oldu, siyaset felce uğradı.
Neyse, siz yine de kulisleri Ankara gazetecilerinden takip edin.
Başkent kulislerini iyi takip eden gazetesinin Ankara Temsilcisi Abdülkadir Selvi ile yazısı boyunca deyim yerindeyse ince ince uğraşan Öztürk, Selvi için "ben bile zaman zaman Selvi'yi arayıp “ne olacak memleketin hali” diye soruyorum ona." yazdı.
İşte okurlarına "siz yine de kulisleri Ankara gazetecilerinden takip edin." önerisinde bulunan Öztürk'ün yazdıkları:
"Ankara gazetecileri gözde ya bu sıra, biz İstanbul gazetecileri de gözden düştük tabii. Öyle uzun emekler vererek, araştırma yaparak, soruşturarak kaleme aldığımız makaleler, onlarınki kadar okunmuyor. Ağustos sıcağında kim makale okuyacak bilmem ama Ankara gazetecilerinin bizden çok okunduğu kesin.
Abdülkadir Selvi bunların en başında geliyor. İki kulis, bir tahmin yazıyor bütün medya, okurları anında yapışıyor köşesine. Ben bile zaman zaman Selvi'yi arayıp “ne olacak memleketin hali” diye soruyorum ona.
Ankara kulisleri kaynıyor
Benimki alışkanlık, gazeteciliğe ilk başladığımdan beri politika, koalisyon ve kulis haberi yapmak istemedim. Lakin bu kadar uzun süren koalisyon temaslarından sonra okur sonunda dile geldi. “Yıllardır Ankara'da görev yaptın, müzakere heyetindekilerin neredeyse hepsi arkadaşın, hiç mi kulis almıyorsun, yaz bir şeyler.” Tamam dedim, okuyucu velinimetimiz, onların isteklerini yerine getireyim, bir kulis haberi yazayım.
Soru şu: MHP her şeye ama her şeye 35. kez “hayır” dediğine göre, Davutoğlu görevi iade edecek mi, Cumhurbaşkanı görevi CHP'ye verecek mi, verecekse ne olacak?
Bu cümleyi yazdığım anda son dakika haberi düştü, Davutoğlu Cumhurbaşkanı ile görüşecek ve görevi iade edecek. Yazının yarısını oluşturacak soru tek cümleyle cevaplandı, bitti.
Çok şaşırtıcı bir iddia: CHP hükümet olabilir
Gelelim sorunun ikinci kısmına, CHP görevi alırsa ne olur?
Ankara'da siyasetin önemli bir ismini aradım. Hal hatır sorduktan sonra soruyu yapıştırdım, “CHP görevi alırsa ne olur?” O da cevabı yapıştırdı, “Kılıçdaroğlu Başbakan olabilir.”
Acemi bir kulis yazarı olarak ne yapacağımı şaşırdım. Acaba “son dakika” gibi bir şey yapıp, ortalığı ayağa kaldırabilir miyim, diye geçti aklımdan. Sonra köşe yazarı olduğumu hatırladım. Detayları sordum, sakince anlattı önemli isim: “Kılıçdaroğlu görevi alır, bir kabine listesi hazırlar, Cumhurbaşkanı'na “ben bu listeyle güvenoyu olacağım” der, o da onaylar. Meclis'e hükümet programı sunar, güven oyu alamaz, ancak seçime kadar Kılıçdaroğlu Başbakan, CHP geçici hükümet olarak görevinin başında kalır.”
Şaşkınlığım daha arttı. “Bu çok önemli iddia” dedim. “Ankara kulisleri bununla çalkalanıyor, sen duymamışsın anlaşılan” diyerek hafiften dokundurdu arkadaşım, yani önemli siyasetçi.
Cumhurbaşkanlığındaki önemli isim ne dedi?
Tabii kulis haber için yeterli bir argüman yakalamıştım ama yine de işi sağlama bağlamak istedim. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeni Başdanışmanı olan Anayasa Profesörü Burhan Kuzu'yu aradım hemen. Amacım bu iddianın anayasal ve hukuki alt yapısını öğrenmek. Burhan Hoca'ya anlattım durumu, “Ya Kemal hokus pokusla öyle hükümet mi olunur Allah aşkına?” Evet, Hoca'dan beklediğim hukuki bir jargon değildi ama reel politik bir cevaptı. Burhan Hoca bu senaryoyu pek duymamış sanırım, Ankara kulislerinde dolaşmıyor mu acaba?
Hoca bomba gibi patlatacağım yazının şevkini kaçırdı biraz. Yine de kulisleri koklamaya (bu tabir Ankara gazetecileri için geçerli) devam ettim. Evet, CHP'nin ısrarla 'görevi bize verin' açıklamaları herkesi işkillendirmişti. MHP olmadan bir şey yapamayacağına göre, Burhan Hoca'nın deyimiyle 'hokus pokus' mu yapacak acaba?
367 garabeti ve CHP iktidarı
Tam o esnada bir tivit gördüm, Diriliş Postası Gazetesi'nden Erem Şentürk, eski bir yazısını yeniden okumamızı tavsiye etmiş. 11 Temmuz 2015 tarihli yazının başlığı, “küçük ihtimallerin içindeki büyük krizler”. Arkadaşımız Erem, CHP'nin, 'hokus pokusla' değil, gerçekten parlamenter sistemin arızalı açıklarından faydalanarak nasıl hükümeti kurabileceğini, Kılıçdaroğlu'nun nasıl Başbakan olabileceğini bir güzel anlatmış. Hem de Burhan Hoca'dan daha hukuki bir dille!
İyice şaşırdım kaldım. Ben şimdi ne yazacağım peki? İlk defa ben öğrendim diye düşündüğüm kulisi meğer Ankara'da herkes konuşuyormuş, ilk ben yazarım dediğim yazıyı Erem Şentürk 11 Temmuz'da yazmış. Burhan Hoca hokus pokusla iş olmaz diyor, Davutoğlu görevi iade ediyor, geriye ne kaldı yazacak?
Yok ben bu Kulis yazarlığını beceremeyeceğim.
Bir küçük hatırat anlatayım da yazıyı bitireyim bari. Sabih Kanadoğlu'nun meşhur 367 icadı vardı, hatırlayın. O zaman Meclis Başkanı olan Bülent Arınç'ın danışmanıydım. Arınç'a sordum, “olabilir mi böyle bir şey”? Arınç, “valla ben hukukçuysam eğer, bu garabet şey hukuken mümkün değil ama siyasetçiysem bu CHP kafasından her şey sadır olur” demişti. Kimsenin inanmadığı 367 teorisi gerçek oldu, siyaset felce uğradı.
Neyse, siz yine de kulisleri Ankara gazetecilerinden takip edin.