Kemal Kılıçdaroğlu kaybetti
Kılıçdaroğlu, gurup toplantılarına gelen bir avuç yüreği yanmışın, bir avuç eziğin gazıyla öyle ağır ve hatta setik dışı sıfatlar kullanıyor ki… Kaybediyor… Yine kaybetti…
CHP Genel
Başkanı Kılıçdaroğlu siyaset
sahnesine ilk çıktığında efendiliği, sükûneti ve hiç kimseyi
incitmeyen tarzıyla puan toplamıştı…
Ancak…
O güzel, o olumlu, o sabırla uygulandığında
mutlaka semeresini verecek tarzını
sürdüremedi…
Dünyanın “sertleşme ve
restleşme” üzerine siyasette dünyanın gelmiş
geçmiş bir numaralı siyasetçisi, seçim kazanma
şampiyonu Recep Tayyip Erdoğan’la
aşık atmaya kalktı…
Hüsran…
Hüsran…
Yine hüsran…
*
Dünyanın askeri operasyon yapan her ülkesinde
olduğu gibi, sanatçı ya da eğlence dünyası
ünlüleriyle cepheye yapılan moral ziyaretlerinden
birinde eleştiri sınırlarını yine aştı…
Ve bakın ne dedi:
*
“Afrin’de 52
şehidimizin kanı kurumadı. Toplanmışlar bir grup
güruh... Davul zurna, şarkılar kıyamet... Bulunduğumuz
apartmanda eğer bir kişi vefat etmişse televizyonu bile açmayız.
Bu rezil adamlar ve onları
oraya götüren adam, sen eğer yüreğin yetiyorsa...
Bir Afrin şehidinin evinin
bulunduğu sokaktan geç ve Yaylalar türküsünü söyle
bakalım.”
*
Oysa Ahmet Hakan’ın
yazdığı gibi şunları söyleseydi:
*
“Afrin’de 52
şehidimizin kanı kurumamışken... Klarnetli, türkülü, kahkahalı,
eğlenceli görüntüler hiç yakışık almamıştır. Bulunduğumuz
apartmanda bir kişi vefat etmişse... Televizyonu bile açmayız.
Bizim kültürümüz budur ve ortaya çıkan görüntüler, bu kültüre hiç
de uygun düşmemiştir... Soruyorum o görüntünün içindekilere:
Herhangi bir Afrin şehidinin
evinin önünde klarnet eşliğinde Yaylalar türküsü söyleyebilir
misiniz?”
*
Kılıçdaroğlu bütün
konuşmalarında bu üslûbu kullansa önünde sonunda mutlaka
kazanacakken…
Gurup toplantılarına gelen bir avuç yüreği
yanmışın, bir avuç eziğin gazıyla öyle ağır ve hatta setik dışı
sıfatlar kullanıyor ki…
Kaybediyor…
Yine kaybetti…