Kekeç'i çıldırtan esrarengiz yorumcu

Belli ki, bizim çevremizden, içimizden biri. Bir okurdan daha fazlası...

GAZETECİLER.COM - Ahmet Kekeç, Cüneyt Ülsever polemiğinde çareyi Enis Berberoğlu'na seslenmekte buldu.
Valla iyi de yapmış.
Çünkü Cüneyt Ülsever, köşesinden Kekeç'e yanıt vermek yerine medya sitelerine musallat oldu.
Bizleri şahsi sitesi sanmaya başladı.
Ahmet Kekeç'in yazısını alıntılayan her medya sitesinin kapısına "cevap hakkım" diyerek dayandı.
O yüzden iyi yapmış bu çağrıda diyoruz...

KEKEÇ'İ DELİRTEN YORUMCU KİM?

ODA TV'de Kekeç ile ilgili haberin altına "davidzeew" nickname ile bu yorumu iliştirdi. Kekeç'in dediğine göre onların camiadan ve onu yakından tanıyan biri... Kim o da bilmiyor. Çıldırdığı yorum ise şöyle:

Ahmet Kekeç, yıllardır üzerine sinmiş olan radikal-dinci-kürtçü imajını Star’da silmeye çalışıyor ama nafile. Liberalizmin yolunun, ona buna saldırmaktan, insanlara çemkirmekten veya iktidar borazanı olmaktan geçmediği muhakkak. Kekeç’in Milli Gazete ile başlayan macerası, Vakit’te devam ederken, hem köşe yazıyor, hem de kültür sayfasının, sekreterliğini yapıyordu. Burada çalışan birçok insan gibi o da Vakit’ten kurtulmaya çalışıyor fakat başaramıyordu. Uzun görüşmelerden sonra ona liberalleşme(!) kapısını aralayacak, Yeni Şafak’la anlaştı. Radikal İslamcılar içinde liberalizm modası baş göstermişti ya… Fakat burada da, işler istediği gibi gitmiyordu. Hem maaş alamıyor, hem de yayın yönetmeni Mustafa Karaalioğlu’yla yıldızı bir türlü barışmıyordu. Bu ahvalde Vakit’in patronu Mustafa Karahasanoğlu’na ricacı göndererek geri dönmek istediğini iletti. Olmadı… Derken rüyasında bile görse inanmayacağı bir gelişme oldu. Hükümet borazanlığı işe yaramıştı. Star’ın yayın yönetmeni olacaktı. Yeni Şafak’taki son yazısında, Karalioğlu’yla olan ilişkisine atıfta bulundu: “Karaalioğlu, evet, çok iyi bir yazar, parlak bir gazeteci, başarılı bir yönetmen falan filan da, bence daha çok "jestlerin" ve "inceliklerin" adamı. Bunları hiçbir zaman yüzüne karşı söyleyemedim. Bundan sonra da söyleyemem. O da herkes gibi buradan okuyacak.” Star’ın başına geçen Kekeç, artık kendini aşmış, perdeyi yırtmıştı ki; korkulu rüyası Karaalioğlu onu burada da buldu. Tanıdığım en kurnaz ve işini(!) bilen gazeteci olan Karaalioğlu, her ne hikmetse Star’ın hem yayın yönetmeni hem de icra kurulu başkanı oluyordu. Kekeç’e biçilen rol; insanlara çemkirerek, borazanlığa devam etmekti. Hevesleri başka bahara kaldı…

Çağrıya gelince...
Ahmet Kekeç'in köşesinden aktaralım:

Enis Bey;
Rica ediyorum sizden:

"Köşesini iade edin, dost ve yandaş sitelerde dolaşmaktan helak oldu. Kurtlarını kendi gazetesinde ve kendi köşesinde döksün. Kapışalım. Kapışalım güzelleşelim. Kim ilkeli, kim şerefli, kim ahlaklı? Buna Hürriyet okurları da muttali olsun?"

ODA TV'DEKİ ESRARENGİZ YORUMCU

Ahmet Kekeç'i Cüneyt Ülsever'den daha fazla dellendiren ise ODA TV'den bir yorumcu... Kekeç'in deyimiyle belli ki "kendi mahallelerinden" biri bu...
Vakit'teki döneminin yakın tanığı, Yeni Şafak'a geçiş macerasını bilen biri...

Esrerangiz yorumcu adını vermek yerine nickname ile yazıyor... Kimliğini saklayan bu kişi Ahmet Kekeç'in sigortalarını attırmış. Ona yönelik şöyle yazmış:

"Bu okur, belli ki, beni “yakından” tanıyor, çalıştığım kurumları ve o kurumlarda ne eylediğimi, hangi sıkıntılarla karşılaştığımı, arkadaşlarımı, arkadaşlarımla aramızda geçen özel muhabbetleri, her şeyi biliyor.

Belli ki, bizim çevremizden, içimizden biri.

Bir okurdan daha fazlası...

Hem bildiği bazı şeyleri çarpıtıyor (Vakit gazetesine dönmek için eman dilendiğim), hem de çok az insanın bilebileceği özel durumları (Yeni Şafak’la pazarlığımın uzun sürmesi gibi) faş ediyor.

Başlıktaki soruya dönüyorum:

Şerefsiz kimdir?

Şerefsiz, kendi ismiyle, kendi kimliğiyle ortaya çıkmaya yürek yetiremeyip, sütre gerisinden ateş edendir...

Şerefsiz, “nick name”in arkasına sığınarak kişisel hesabını görendir...

Şerefsizin dini, imanı, ahlakı olmaz. Her yol mubahtır onun için, her araç meşrudur.

Ben ismimle, kimliğimle, açık adresimle “apaçık” ortadayım... Zerre delikanlılık varsa, bu “hususi” arkadaş da kendi ismiyle, kendi kimliğiyle çıkar ortaya...

Yazının tamamı için