Kekeç STV'yi topa tuttu: Nedir bu öfke?
STV'nin bültenlerinde kullandığı dili eleştiren Ahmet Kekeç, özellikle Bakan Zafer Çağlayan için kullanılan anonsu köşesinde topa tuttu...
GAZETECİLER.COM
Star gazetesi yazarı Ahmet Kekeç, cemaat eleştirilerine devam ettiği köşesinde Samanyolu TV'yi topa tuttu. STV'de yayınlanan bir haberde kullanılan ifadeleri köşesine taşıyan Kekeç "ne oldu arkadaşlar size?" diye sordu.
"OĞLU YOLSUZLUKTAN TUTUKLANAN BAKAN" DİYE ANONS MU OLUR?
STV'nin Başbakan'ın Pakistan ziyaretinde kendisine eşlik eden Bakan Zafer Çağlayan'ı anons ederken "oğlu yolsuzluk suçlamasıyla tutuklanan Zafer Çağlayan" dediğini vurgulayan Kekeç, STV'nin kullandığı dili eleştirdi. Böyle bir ifadenin makul bir editoryal tutum olmadığını yazan Ahmet Kekeç "Nedir bu öfke, bu ölçüsüz ödeşme çabası, bu sinik halleşme tavrı? Neyi yitirdiniz?" diyerek STV'ye yüklendi.
Başbakan Erdoğan’ın Pakistan ziyaretini izliyorum televizyondan... Hoşgörüyle, şefkatle, vicdanla kalkıştığını söyleyen
arkadaşların televizyon kanalı...
Hadi ismini de vereyim: Samanyolu Haber
...
Haber, Pakistan Başbakanının “Türk okullarıyla” ilgili övücü sözleriyle başladı... Güzel sözler, sitayişkâr açıklamalar
geçit resmi yapıp durdu haber boyunca...
Pakistan Başbakanı’nın konuştuğu toplantıda Başbakan Erdoğan ve Başbakan Yardımcısı Zafer Çağlayan da hazır
bulunuyordu...
Bu durum nasıl anlatılır?
Şöyle anlatılır herhalde: “Erdoğan ve Çağlayan’ın da hazır bulunduğu toplantıda...”
Hayır, editoryal bir tercih yapmış arkadaşlar, farklı ve tuhaf bir anons dili geliştirmişler.
Haberi şu şekilde verdiler: “Başbakan Erdoğan ve oğlu yolsuzluk suçlamasıyla tutuklanan Zafer Çağlayan’ın da
hazır bulunduğu toplantıda...”
Konu, Pakistan’daki Türk okulları mı, Türkiye’deki yolsuzluk operasyonu mu?
Bir devlet adamından söz ederken, “yolsuzluk suçlamasıyla tutuklanan şahsın babası” mı diyeceğiz?
Babaların günahını oğullara, oğulların günahını babalara mı yazacağız artık?
İsmi geçen Başbakan Yardımcısı’nın bir sıfatı var... Ya bu sıfatı kullanırız, ya da iştigal alanını (görevini) hatırlatırız...
Mesela, “Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı” deriz. Hiçbir şey demiyorsak, demek içimizden gelmiyorsa, direkt
ismini anarız... “Yolsuzluk suçlamasıyla tutuklanan şahsın babası” ifadesi, ne zamandan beri sıfat yerine kullanılır
oldu?
Bunu Hürriyet gibi, Aydınlık gibi, Taraf gibi gazeteler yapsa, anlayacağız...
Hoşgörülü, şefkatli, vicdanlı insanlar da mı artık bu “operasyon ve psikolojik savaş dilini” temellük etti?
Ne oldu arkadaşlar size?
Nedir bu öfke, bu ölçüsüz ödeşme çabası, bu sinik halleşme tavrı?
Neyi yitirdiniz?
Birtakım “hassa”lardan vazgeçecek kadar önemli ve değerli mi yitirdikleriniz?
AHMET KEKEÇ TÜM YAZILARI
Star gazetesi yazarı Ahmet Kekeç, cemaat eleştirilerine devam ettiği köşesinde Samanyolu TV'yi topa tuttu. STV'de yayınlanan bir haberde kullanılan ifadeleri köşesine taşıyan Kekeç "ne oldu arkadaşlar size?" diye sordu.
"OĞLU YOLSUZLUKTAN TUTUKLANAN BAKAN" DİYE ANONS MU OLUR?
STV'nin Başbakan'ın Pakistan ziyaretinde kendisine eşlik eden Bakan Zafer Çağlayan'ı anons ederken "oğlu yolsuzluk suçlamasıyla tutuklanan Zafer Çağlayan" dediğini vurgulayan Kekeç, STV'nin kullandığı dili eleştirdi. Böyle bir ifadenin makul bir editoryal tutum olmadığını yazan Ahmet Kekeç "Nedir bu öfke, bu ölçüsüz ödeşme çabası, bu sinik halleşme tavrı? Neyi yitirdiniz?" diyerek STV'ye yüklendi.
Başbakan Erdoğan’ın Pakistan ziyaretini izliyorum televizyondan... Hoşgörüyle, şefkatle, vicdanla kalkıştığını söyleyen
arkadaşların televizyon kanalı...
Hadi ismini de vereyim: Samanyolu Haber
...
Haber, Pakistan Başbakanının “Türk okullarıyla” ilgili övücü sözleriyle başladı... Güzel sözler, sitayişkâr açıklamalar
geçit resmi yapıp durdu haber boyunca...
Pakistan Başbakanı’nın konuştuğu toplantıda Başbakan Erdoğan ve Başbakan Yardımcısı Zafer Çağlayan da hazır
bulunuyordu...
Bu durum nasıl anlatılır?
Şöyle anlatılır herhalde: “Erdoğan ve Çağlayan’ın da hazır bulunduğu toplantıda...”
Hayır, editoryal bir tercih yapmış arkadaşlar, farklı ve tuhaf bir anons dili geliştirmişler.
Haberi şu şekilde verdiler: “Başbakan Erdoğan ve oğlu yolsuzluk suçlamasıyla tutuklanan Zafer Çağlayan’ın da
hazır bulunduğu toplantıda...”
Konu, Pakistan’daki Türk okulları mı, Türkiye’deki yolsuzluk operasyonu mu?
Bir devlet adamından söz ederken, “yolsuzluk suçlamasıyla tutuklanan şahsın babası” mı diyeceğiz?
Babaların günahını oğullara, oğulların günahını babalara mı yazacağız artık?
İsmi geçen Başbakan Yardımcısı’nın bir sıfatı var... Ya bu sıfatı kullanırız, ya da iştigal alanını (görevini) hatırlatırız...
Mesela, “Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı” deriz. Hiçbir şey demiyorsak, demek içimizden gelmiyorsa, direkt
ismini anarız... “Yolsuzluk suçlamasıyla tutuklanan şahsın babası” ifadesi, ne zamandan beri sıfat yerine kullanılır
oldu?
Bunu Hürriyet gibi, Aydınlık gibi, Taraf gibi gazeteler yapsa, anlayacağız...
Hoşgörülü, şefkatli, vicdanlı insanlar da mı artık bu “operasyon ve psikolojik savaş dilini” temellük etti?
Ne oldu arkadaşlar size?
Nedir bu öfke, bu ölçüsüz ödeşme çabası, bu sinik halleşme tavrı?
Neyi yitirdiniz?
Birtakım “hassa”lardan vazgeçecek kadar önemli ve değerli mi yitirdikleriniz?
AHMET KEKEÇ TÜM YAZILARI