Kekeç, Paşa’nın konuşmasını beğenmemiş ama…
Sen öyle düşündün mü bilmeyiz ama hiç kimsenin kendisine "Taraf" rolü biçmemesi gerektiğine en az senin kadar iman ederiz...
Beğenmez, beğenmez…
Kime ne?..
Ama…
Çok sevdiğimizi söylemekten asla
imtina etmeyeceğimiz sevgili Kekeç, mükemmel girişi olan
makalesinin bir yerinde “Evrensel Hukuk Kuralları”nı ezmiş
geçmiş…
Önce doğrular…
“Türk Silahlı Kuvvetleri adını
verdiğimiz bu güzide kurumumuzu önemsiyor, varlığını gereğinden
fazla ciddiye alıyorum” diyorsun…
Samimi bir cümle olduğundan hiç
şüphemiz yok...
“Hiyerarşide Başbakanlığa bağlı
olan, realitede de bağlı olması gereken bir kurumun, kendisini
‘legalistler ve illegalistler’ tartışmasının tarafı haline
getirmesi canımı sıkıyor” diye malum
çevrelere sitem ediyorsun….
Altına imzamızı atar, ayağa kalkıp
alkışlarız bir de...
“Kimse, yasaların ve anayasanın
üzerinde kendisine bir konum biçip, taraf rolü oynamamalı;
siyasetçi siyasetçiliğini, asker askerliğini, gazeteci
gazeteciliğini bilmeli...”
Müthiş…
Mükemmel…
Yani…
Sen öyle düşündün mü bilmeyiz ama
hiç kimsenin kendisine "Taraf" rolü biçmemesi gerektiğine en az
senin kadar iman ederiz...
Ancak…
“….gerçek mi sahte mi olduğuna
karar veremediğimiz belgenin altındaki imza gerçek ve Dursun Çiçek
adlı çok değerli bir kıdemli kurmay albaya ait” demişsin sevgili Ahmet Kekeç…
Keşke o güzelim makalenin içine
böylesine absürt, böylesine evrensel hukuka aykırı bir cümle
koymasaydın…
Evrakın aslı olsaydı o zaman
imzanın Albay’a ait olduğu elbette incelenecekti…
Ama aslı olmayan bir evrakta “imza
incelemesi” yapılamayacağını az gelişmiş ülkelerin hukuk birinci
sınıf öğrencileri bile bilir sevgili Kekeç…
Nitekim hiç kimse bu noktaya
dikkat çekmezken…
Ve hatta değerli hukukçumuz Prof.
Sami Selçuk bile henüz bunu söylememişken biz GAZETECİLER.COM’da
bunu hatırlattık…
Yani sevgili Kekeç…
Demokrasi düşmanlarına da, kendini
demokrat zannedenlere de ve en önemlisi, medyada (her iki tarafta
da) cehaletle belge olup olmadığı bile tartışmalı bir kâğıt
parçasını diline dolayanlara da ders veren makalende keşke bu
hatayı yapmasaydın…