Kekeç oğul Altan'a böyle yanıt verdi
Sizinle "amele kavgası" yapacak ne zamanım, ne takatim var! yazan Ahmet Kekeç, oğul Altan'a böyle yanıt verdi
Kerem Altan "seni babam bile kurtaramaz" diyerek Kekeç'in yazılarındaki eleştiri sınırlarını zorlayan kelimelerin gün gün dökümünü çıkartmıştı.
Star yazarı Kekeç bugün köşesinden Kerem Altan'a zehir zemberek bir yanıt verdi: "Sen beni bırak da babana bak" dedi.
KURNAZ PESPAYE BİR DEFANS
İşte Kekeç'in köşesinden Kerem Altan'a yazdıklarından bir bölüm:
"Bir süredir Taraf gazetesi ve Ahmet Altan'la ilgili yazılar yazıyorum. Bu yazılar, muhatapları tarafından, "Başbakan'ı eleştirdiğimiz için bize saldırıyorlar" türünden, ucuz, kurnaz, pespaye bir defansla karşılanıyor...
Ahmet Altan'a, "Ne zaman Başbakan'ı eleştirdiğin için sana saldırmışım? Hangi yazımda? Hangi cümlelerle? Hangi sözcüklerle?" diye sormuştum.
Karşılığında, oğul Altan'dan, "Başbakan şunun başını okşasa da kurtulsak" şeklinde, Tatar Hasan Paşa ailesinin nezahetine pek yakışır bir cevap aldım. Ardından, diğer yazı işleri müdürünün "biatçı, bilmem kimin kulu" türünden, terbiye sınırlarını zorlayan seviyesiz açıklamaları...
Baba Altan'a yönelik eleştirilerim ortada oysa...
MÜSLÜMANLAR VE KÜRTLER NE
DEMEK?
Bu eleştirilerde, mahdumun ve tetikçi yazı işleri müdürünün katılmadığı hususlar nelerdir?
Mesela, "Operada mescit" fecaatini ve oradan türeyen "seçkinci patolojiyi" nasıl açıklıyorlar? "Tesettür plajı" örneğinde olduğu gibi, anakronik bile sayılmayacak habercilik anlayışını gazetelerinin "demokrat" kimliğiyle nasıl bağdaştırıyorlar? Bir insan, üstelik "Türkiye'nin en usta yazarı" muamelesi gören bir insan, mütemadiyen "Müslümanlar ve Kürtler" terkibiyle yazılar yazıyorsa, buradaki "cehaleti" nasıl telif etmek lazım gelir? Ve kendileri nasıl telif ediyorlar? Müslümanlık nedir? Kürt kimdir? Müslümanlık Türklerin inhisarındaysa, Kürtler hangi dinin müntesibidir?
Bunları yazdım...
Farklı bir iddiada, haksız bir sataşmada bulunmadım.
AĞZIMI BOZDUĞUMU
HATIRLAMIYORUM
Belden aşağı indiğimi, ağzımı bozduğumu, "eleştiri sınırlarının" ötesine geçtiğimi de hatırlamıyorum
Cevap vereceklerine, hâlâ "kurnazca" ve pespaye bir üslupla top çeviriyorlar.
Kibri vicdanından önde giden Ahmet Altan'ın bu nevi "eleştirilere" aldırış etmediğini sanıyordum... Meğer, oğlu, kızı ve seviyesizliği düstur edinmiş yazı işleri müdürleriyle birlikte, "maaile saldırmak" için fırsat kollarmış...
Son sözüm şudur:
Bırakın "klan" halinde çullanmayı... Bir cevabınız varsa yazın... Yoksa, edebinizi takının ve oturun oturduğunuz yerde...
Sizinle "amele kavgası" yapacak ne zamanım, ne takatim var!
SEN BENİ BIRAK ÖNCE BABANA BAK
HAMİŞ: Mahdum Altan, yazılarımdan yaptığı "iktibaslarla" üslup ve ahlak dersi vermiş... Sen önce "kof kabadayı", "sefil", "zavallı", "garson yamağı" diyen babana bak yavrum!