Kekeç Hürriyet'in ulusalcı yazarına çaktı

Kendimize önem atfedelim, zararsız tarafından piar imkânlarını kullanalım ama megalomani sınırlarına da düşmeyelim, kendimize güldürmeyelim...

GAZETECİLER.COM - Star yazarı Ahmet Kekeç, Hürriyet gazetesinin ulusalcı yazarı Tuna Kiremitçi'nin kendisi ile ilgili yazdığı yazıya köşesinden yanıt verdi.

"Kelebek yazarı ve kıymetli romancı Tuna Kiremitçi, adale ağrıları çektiğim için ertelediği "Kemal Tahir okuyarak nasıl ulusalcı olunur?" soruma nihayet cevap verdi." diyerek başladığı yazısında kendisinin isminin anılmamasına içerlemiş olacak ki şöyle yazdı:

KENDİMİZE ÖNEM ATFEDELİM AMA...

"Eskiden, açıktan, "Ahmet Kekeç" diye yazardı.
Şimdi "AKP'li aydınlar" nitelemesini kullanıyor... "Ayıp ediyor" diyeceğim ama Kiremitçi sinisizmiyle uğraşacak zamanım yok..." Bir de diyor ki, "Ulusalcılık ilhamını Kemal Tahir'den aldığımı söyleyince kafalar karıştı..."

Kendimize önem atfedelim, zararsız tarafından piar imkânlarını kullanalım ama megalomani sınırlarına da düşmeyelim, kendimize güldürmeyelim...

Kimsenin kafası karışmış değil...

Kafası karışık biri varsa, o da, kendi kafa karışıklığına yönelik ironik göndermeyi aşırı ciddiye alan Tuna Kiremitçi'dir.

KENDİNİ ULUSALCI SANIYOR AMA...

Kekeç ardından Kiremitçi'nin kendisini ulusalcı sandığını ama söyledikleri yüzünden AKP'li gibi durduğu iddiasını ortaya attı:

Hadi haksızlık etmeyelim, "ulusalcılığın" ne olduğuna ya da olmayacağına ilişkin bazı bilgi kırıntıları sunuyor, "Batı taklitçiliğine karşı Anadolu kaynaklı bir sentez", "Türkiye'nin ruhunu arama macerası" filan gibi laflar ediyor, Oğuz Atay'dan, Attila İlhan'dan, Nihat Genç'ten söz ediyor, el yordamıyla kendisine bir ulusalcılık zemini (kulvarı) yaratmaya çalışıyor ama söyledikleri "kafa karışıklığıyla malul genç bir romancının iyi niyetli ama yetersiz değerlendirmeleri"nden öte gidemiyor.

Sonunda, refiki Cüneyt Özdemir'i haklı çıkarıyor.

Çünkü, yaptığı ulusalcılık tanımıyla Kiremitçi, daha çok AKP'li gibi duruyor.

Durduğu yer iyi bence.

Bunu ister Kemal Tahir okuyarak, ister Sami Şekeroğlu'yla yarenlik ederek, isterse "Anadolu'nun ruhu"yla hiç kesişmemiş ama yine de kıymetli bir kalem olan Attila İlhan'a taparak sağlamış olsun... Durduğu yer çok iyi.