Karaman Hoca rüşvet fetvasını yazdı
Ağaç ve yolsuzluk nasıl iktidarı yıpratmak, hatta düşürmek için 'birer bahane' ise, benim, aşağıda vereceğim bir yazım da beni yıpratmak ve itibarsızlaştırmak için bahane kılındı
Kesilen birkaç ağacı bahane edip hükümeti ihtilal ile düşürmeye kalkışanların derdi nasıl 'ağaç' değilse, günlerden beri yolsuzluğu bahane ederek başta Sayın Başbakan olmak üzere Ak Parti iktidarını yıpratmaya çalışanların da dertlerinin yolsuzluk olmadığı anlaşılıyor.
Böyle diyor Yeni Şafak'taki köşesinde Hayrettin Karaman.
Karaman'a göre, isim vermeden eleştirdiği Gülen Cemaati'nin yargı ve polis içindeki unsurlarının esas amacı yolsuzluğu engellemek olmadığını ileri süren Karaman, kendisi hakkında "yolsuzluk fetvası verdi" iddialarını da yeniden yalanladı. O yazıda söylediklerinin arkasında olduğunu anlattı.
İşte Karaman'ın köşesinde yazdıklarından çarpıcı bir bölüm:
AĞAÇ VE YOLSUZLUK HÜKÜMETİ YIPRATMA BAHANESİ
Ağaç ve yolsuzluk nasıl iktidarı yıpratmak, hatta düşürmek için 'birer bahane' ise, benim, aşağıda vereceğim bir yazım da beni yıpratmak ve itibarsızlaştırmak için bahane kılındı ve buna devam edenler var.
Bakın ben o yazımda ne demişim:
'Bana… birçok kişi, 'Devletten veya belediyelerden haklı ve meşru olarak ihale alıp istifade ve kâr eden kimseleri, yardımda bulunsunlar diye hayır kurumlarına yönlendirsek bunda bir sakınca var mıdır' diye sordular.
Buna verdiğim cevap şudur:
Hayır işlesin diye teşvik ve sevkettiğiniz kimseler Müslüman iseler ve siz istemeseniz bu yardımı yapmayacak idiyseler ve/veya bir daha iş ve ihale alamam diye bu yardımı yaparlarsa bundan ecir (sevap) alamazlar. Ama kayıtlı ve şeffaf olmaları şartıyla hayır kurumları bundan istifade edebilirler; çünkü onların bir zorlamaları ve baskıları söz konusu değildir, verenin de baskı altında verdiği bilgisine sahip değillerdir…'
'Bir yerlere yardım edecek diye bir kimseye 'layık, ehil, en iyisi, en hesaplısı, kamu için en yararlısı olmadığı halde' ihale verilirse yapılan ihanet olur ve elbette caiz olmaz'
İNSAF VE İYİNİYETLE OKUYUN
Bu cevabı insaf ve iyi niyetle okuyan bir kimsenin bundan 'yolsuzluğa fetva verildiği' hükmünü çıkarması mümkün müdür?
Bu sorunun cevabını okuyanların akıl ve vicdanlarına bırakıyorum.
Talebim ise şudur: Dini bir konudan söz ederken kullanılan kelimelerin, konulan kayıtların ve şartları -virgülüne kadar- önemi vardır. Sözün bütünü değil de içinden bir parçası alınır ve nakledilirse mana bozulur ve yanlış anlama ihtimali artar. Bu sebeple yukarıdaki sözümü nakledenlerin olduğu gibi aktarmalarını isterim.
TEKRAR DİYORUMKİ BU RÜŞVET DEĞİLDİR
Evet, iş olmuş bitmiş, işi alan kâr etmiş, işi veren de ona -şahsi menfaati ile hiçbir ilgisi bulunmayan- bir vakfın, derneğin, hayır kurumunun adını vererek oraya yardımda bulunmasını rica etmiş, o şahıs da ya Allah rızası için veya ileride yine iş alma niyetiyle (bunu bilmemiz mümkün değildir) istenen yardımı yapmış. Ricada bulunanın, o kişi layık olmadığı halde ona tekrar -bu yardım sebebiyle- iş verme niyeti de yok.
Ben tekrar ediyor ve diyorum ki:
Bu yardım rüşvet tarif ve hükmüne girmez.
Bunun yolsuzlukla da bir ilgisi yoktur.
Din, ahlak, sosyal adalet, yoksullukla mücadele gibi alanlarda hizmet veren kurumlara ve kuruluşlara -bunların hizmetlerinden rahatsız olanlara rağmen- yardımlar devam etmelidir.