Karaalioğlu'nun burjuvazisi farklı mı?
Çalışlar, "Acaba İslami elitler de geleneksel laik elitler gibi gülünçleşme tehlikesiyle mi karşı karşıya?" sorusuna yanıt aradı.
İşte Çalışlar'ın "Orhan Pamuk'un ülkemizdeki 'geleneksel
burjuvazi'ye yönelik sert eleştirileri geniş yankı
buldu..." diyerek başladığı yazıdan çarpıcı bir bölüm:
"Burjuvazi beni çok sinirlendiriyor. Küstahlıklarından tiksiniyorum. (...) Egoistlikleri ve kendi vatandaşlarından nefret etmelerinden hiç hazzetmem. Türk kadınlarının birçoğuna, sadece başörtüsü taktıkları için tepeden bakarlar. Bu tutumları bana, eskiden Güney Afrika'da beyazların siyahlara bakışlarını anımsatır."
Bu burjuva kesimi, bir süre öncesine kadar, AK Parti ile sert bir iktidar kavgası içindeydi. Elindeki imkânları ve mevzileri yeni burjuvaziye kaptırmamak adına, 'askeri müdahale'yi yıllarca bir imkân olarak görmüş olan geleneksel 'laik' burjuvazi, şu an, siyasi mücadeleyi kaybetmiş durumda.
KARAALİOĞLU'NUN DEĞERLENDİRMESİ
Mustafa Karaalioğlu, Star'daki yazısında, bu 'değişim' üzerinden yapılan tartışmaları şöyle değerlendiriyor:
"Türkiye'nin değişimini analiz edemeyenler veya analiz
ettikleri halde buna her vasıtayla direnenler bugün yaşanan
toplumsal değişime karşı da aynı durumdadırlar.(...) Nasıl bir
değişimden geçiyoruz? Şöyle... AK Parti iktidarı siyasette vesayet
düzenini büyük ölçüde bitirirken, aynı hacimde olmasa da ekonomik
paylaşımda ve sosyal sektörlerde de vesayet düzenini değiştirmeye
başlamıştır. Yaşanan, bu tarihsel değerdeki gerekli ve kaçınılmaz
değişimdir, o kadar.
Türkiye zenginleşirken herkes bundan bir parça pay
almaktadır. Mesele budur... Her kesimden insanın hayat kalitesi
artmaktadır. Muhafazakâr veya laik fark etmeden her
kesimden."
Karaalioğlu, İslami kesim içinde süren bir tartışmaya gönderme
yaparak şu değerlendirmede bulunuyor: "Ne yazık ki
'Müslüman' kimliğine sahip bazıları da bu kampanyanın parçası
olabilmekte, kendilerini 'vicdanın sesi' rolünde zannederek eski
Türkiye değirmenine su taşımaktadırlar. Başörtüsüne karşı çıkmak
neyse bugün muhafazakâr kesimlerin zenginlikten pay alma talebine
karşı çıkmak da aynı şeydir.
Vicdanlı olmak da on yıllardır adaletsizliğe maruz kalan kitlelerin
hukukunun yanında durabilmektir; onlara hak ettiklerini çok gören
sinsi kampanyaya ortak olmak değil.
Ne yazık ki durum böyledir. Sermaye geleneksel olarak kimin
elindeyse bugün hâlâ ve büyük ölçüde aynı ellerdedir. Elbette
Anadolu sermayesinin biraz olsun soluk alabildiği bir dönem
yaşanmaktadır ama hepsi bu kadar. 10 yılda 10 kat, 20 kat büyüyen
şirketler ve aileler bu ülkenin eskiden beri aşina olduğu isimleri
taşımaktadır."
Karaalioğlu, bu saptamalardan yola çıkarak İslami kesimin
'mağdurluktan
mağrurluğa geçtiği' doğrultusundaki eleştirilerin haksız ve yersiz olduğunu vurguluyor.
(...) 18. yüzyılda yaşamış İngiliz asilzade, siyasetçi ve edebiyatçı Chesterfield'ın "Mağrurluk, insanların size öfke duymaktan çok, size gülmesine ve sizi aşağılamasına yol açar" diye bir sözü var. Acaba, İslami elitler de geleneksel laik elitler gibi gülünçleşme tehlikesiyle mi karşı karşıya?