Karaalioğlu'ndan çok farklı bir 28 Şubat analizi

28 Şubat, tek partici, jakoben ve laikçi kesimin barbarlığını gösterdiği kadar muhafazakar çoğunluğun da kalitesini gösterir.

GAZETECİLER.COM - Star Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Karaalioğlu köşesinde 28 Şubat'ın 15. yıldönümünde çarpıcı bir yorum yaptı. 

"28 Şubat, tek partici, jakoben ve laikçi kesimin barbarlığını gösterdiği kadar muhafazakar çoğunluğun da kalitesini gösterir" diyen Karaalioğlu'na göre  "Siyasi partisiyle, sivil toplum örgütleriyle, yetişmiş kadrolarıyla, iş dünyasıyla, akademisiyle ve medyasıyla demokraside buluşan gerçek bir kalite gösterisi sergilenmiştir."

İşte Karaalioğlu'nun Muhazakar çoğunluk rövanşist değil uzlaşmacı bir tarzı egemen kılmıştır dediği o yazıdan çarpıcı bir bölüm:

MEDYA, YARGI, İŞ DÜNYASI AHLAKSIZ GÖREVE GÖNÜLLÜ OLDU

Sinsi, acımasız ve kural tanımaz bir dönemin adıdır 28 Şubat...

Askerin lokomotifliğinde Çankaya, yargı, bürokrasi, iş dünyası ve medya ittifakıyla gerçekleşmiştir. Hepsi de bu ahlaksız göreve gönüllü yazılmıştır.

28 Şubat'ta sadece partiler kapanmamış, siyasi yasaklar ve hapisler yaşanmamıştır. Bunlarla birlikte, binlerce genç kız eğitim hakkından mahrum kalmış, binlerce memur kıyıma uğramış ve hayatın her kesiminden binlerce insan bu sürecin mağduru olmuştur. Okuyamamış, işlerini ve geleceklerini kaybetmişlerdir. Kararan hayatların bazıları bugün bile hala iade edilememiştir.

Tekrarlayalım bütün bunlar, ülkenin böylesi baskılara maruz kalmayan kesimlerinin gözü önünde açık infaz şeklinde gerçekleşmiştir. (...)

MUHAFAZAKAR ÇOĞUNLUĞUN KALİTESİ

28 Şubat, tek partici, jakoben ve laikçi kesimin barbarlığını gösterdiği kadar muhafazakar çoğunluğun da kalitesini gösterir.

Siyasi partisiyle, sivil toplum örgütleriyle, yetişmiş kadrolarıyla, iş dünyasıyla, akademisiyle ve medyasıyla demokraside buluşan gerçek bir kalite gösterisi sergilenmiştir. Kendilerine zulmeden ve kendilerini paylaşımdan dışlayan ülkeye küsmemiş; bilakis sahiplenerek herkesin teneffüs edeceği demokrasiyi ve herkesin paylaşabileceği bir refah pastasını büyütmüşlerdir. Rövanşist değil uzlaşmacı, içe kapanan değil dünyalı bir tarzı egemen kılmışlardır."