Kansere yenik düşen arkadaşını yazdı!
Geçen yıl kanser olduğumu ilk tahmin edenlerden biri Arman'dı. Gazetede bir haftalık izin yazısını görür görmez, sabah erkenden "Hayrola, bir tuhaflık var bu izinde?" diye aramıştı
İlk tepkisini ısınamamıştım diye hatırlayan Milliyet yazarı Meral Tamer'den başkası değil. Önceki gün yaşamını yitiren Arman Kırım'ın bu tepeden bakan tavrına rağmen bir süre sonra çok yakın arkadaşı, hatta beraber kanser tedavisi olan iki yakın 'hasta' olacağını pek kimse tahmin edemez her halde.
Tamer, köşesinde aynı onkologa tedavi olan iki yakın hastanın anılarını ise şöyle anlattı:
Bu arada o kanserle boğuşuyordu. Geniz kanseri karaciğerine metastaz yapmıştı. Sürekli kemoterapiye gidiyor, kan tahlilleri yaptırıyor; ama hayatı da en keyifli haliyle yaşamaya devam ediyordu. Kemoterapi seanslarına ara verildiğinde Yudum ve Zeynep'le dünyanın en güzel köşelerine seyahat ederek, denize girip lezzetiyle fark yaratan lokantalarda yemek yiyorlardı.
Geçen yıl kanser olduğumu ilk tahmin edenlerden biri Arman'dı. Gazetede bir haftalık izin yazısını görür görmez, sabah erkenden "Hayrola, bir tuhaflık var bu izinde?" diye aramıştı. Kanser olduğumu öğrenince de derhal, beyninde bu konuyla ilgili depolanmış bütün bilgileri süzgeçten geçirip, bana tavsiyelerde bulunmuştu:
"Kanser lenflere atlamamış olsa da sakın peşini bırakma. Mutlaka
bir medikal onkoloğun olmalı. Ve bu onkolog da mutlaka, beni
hayatta tutan Prof. Dr. Gökhan Demir olsun. Sakın başkasına
gitmeyeceksin; tamam mı?"
Dur Arman, daha ameliyat bile olmamışım. Ne onkoloğu, ne
Gökhan Demir'i?
Ama Arman'ı durdurmak mümkün mü? Osman'ı da ayrıca arayıp, sıkı
sıkı aynı tembihlerde bulunmuştu.
6-7 ay kadar önce Arman'ın kemiklerinde de metastaz tespit edildi.
Yılbaşının hemen öncesinde onunla son yemeğimizi yedik. Geçen
çarşamba günü 3 aylık rutin muayene için Gayrettepe Florance
Nightingale'e gittiğimde, onkoloğum Gökhan Demir'den (Tabii ki
onkoloğumuz aynı olmuştu) Arman'ın üst katta yattığını ve durumunun
kötü olduğunu öğrendim. Aynı çatı altdındaydık, ama yanına gidip de
vedalaşamadım.
Güle güle Arman'cım. Ağzımıza nadide bir tad her girdiğinde, seni
hatırlayacağız. Ve en kısa zamanda senden öğrendiğimiz tariflerle
mükellef bir sofra hazırlayıp, şerefine kadeh kaldıracağız.