Kanaltürk'te hisseli harikalar kumpanyası

Bu, demokrat ve rikkati kalp üç Hükümet fanatiği arkadaş Amerikalıların katlettiği bir milyon Müslüman (insan) için neden parmaklarını bile oynatmadılar?..

ADNAN BERK OKAN

Dün gece Kanaltürk ekranında dört tartışmacı ve bir de moderatör dinledim/izledim...
Moederatör (Tarık Toros) için lâfım yok;
son derecede objektif, samimi, tartışmacıları azarlamadan, "sen ne bilirsin yaaaa" moduna girmeden güzel bir yönetim sergiledi...
Peki ya tartışmacılar?..
Biliyorum bana kızacaklar ama söylemeliyim:
"evlere şenlik"tiler...
28 Şubat süreciyle RefahYol sonrası dönemde o post modern darbenin haklılığını(!) kanıtlamaya çalışan televizyon kanallarındaki "tartışma" programlarını hatırladım...
O dönemde iktidarı kayıtsız şartsız destekleyen;
Erbakan ve Çiller için ise ne yaparlarsa yapsınlar;
hatta boğazı yürüyerek geçseler "Erbakan / Çiller ikilisi yüzme bilmiyorlar!" diye yırtınmaya hazır en az üç gazeteci/yazar aralarına Mehmet Tezkan gibi mahcup bir muhalif alıp (sözde) Türkiye'nin sorunlarını tartışırlardı...
Hele ekonomide, aralarına muhalif bile almazlardı...
Bu nedenle o dönemin ekonomistlerine "televole iktisatçısı" adı takılmıştı...
Çok uzun zamandır televole iktisatçılığı yok bunun yerine "hükümetimiz muhteşemdir, ne yapsa yeridir" deyiciler var...

Yani...
Kayıtsız şartsız hükümete destek veren üç yazar (Hilal Kaplan, Yıldıray Oğur, Mustafa Akyol);
yazdığı gazetede (bana göre genellikle haklı ve doğru olmasa da) sıkı muhalefet yapan ama hükümet fanatiği arkadaşlarının yanında pek mahcup bir muhalefet tarzı gösteren diğerine (Mehmet Tezkan) karşı (kolayca) Hükümet'in her yaptığını ve hatta yapmadığını savunuyorlardı...

Hükümet fanatiği arkadaşlar bir ara öyle saçmaladılar ki;
hani içimden "yahu Tezkan atsana şu golleri!" diyesim bile geldi...

Aslına bakarsanız Hükümet fanatiği üç arkadaşın siyasi yelpazedeki yerleri bana çok yakın...
Hatta belki de aynı yaprak üzerindeyiz...
Mehmet Tezkan ile ise hani yerli filmlerin alışıldık repliğindeki gibi, "ayrı dünyaların insanıyız"...
Bir ara, kendi sahasında berbat oynayıp üst üste goller yiyen takımı aleyhine, golleri atan konuk takım lehine tezahürat yapan futbol seyircisi gibi hissettim kendimi...
Deeeee...
Rakip takımın gol atmaya niyeti yok...
Ev sahibini üzmeye korkuyor...
Biliyor musunuz?..
Bir dönemin devasa iktidar partileri ANAP ve DYP  ekranda dinlediğim "üç yandaş bir muhalif gazeteci ve benzerleri" yüzünden yıkılıp gittiler..
 
Çok uzatmadan bir örnek vereyim...
Hükümet fanatiği üç arkadaş Suriye'de olan biteni eleştirip Esed'e "katil" diyecekler ya;
aman Allah'ım ya Rabbim;
öyle havadan sudan şeyler söylüyorlar ki;
söylediklerine kendilerinin bile inanmadıklarından eminim...
Bekliyorum ki Tezkan dünkü kimi gazetelerde yayınlanan bir fotoğrafı önlerine atsın ve şöyle desin:
"Arkadaşlar!.. Diz çöktürülen bu yirmiden fazla asker Suriye ordusunda görevli.. Elindeki tabancayı bu diz çöktürülmüş insanların ensesine sıkan da Suriyeli bir muhalif... Yani iki taraf da birbirini öldürüyor ama siz sadece bir taraftan yanasınız"...

Hadi diyelim ki Tezkan o fotoğrafı görmedi...
Sünni Müslümanları öldüren eli kanlı katil Esed çok fena...
İğrenç bir adam...
Bütün bunlar doğru...
İyi de be arkadaş...
Amerika'nın Irak'ta katlettiği bir milyon Müslüman, "insan" değildi de Müslümanlığı kabul etmiş çekirge sürüsü müydü?..
Bu, demokrat ve rikkati kalp üç Hükümet fanatiği arkadaş Amerikalıların katlettiği bir milyon Müslüman (insan) için neden parmaklarını bile oynatmadılar?..
Hem o Iraklılar vatanlarını koruyorlardı...
yani; rejim mahalifi değildiler...

Eğer okursa Hilal Kaplan, Mustafa Akyol ve Yıldıray Oğur bana da;
"Ahlâksız; muhalif Suriyelilerin öldürülmelerini normal karşılıyor" diyecekler ama umurumda değil çünkü...
Ölen, öldürülen hangi taraftan olursa olsun yüreği yananlardanım ben...
"Savaş bazen gerekilidir" diyenlerden de;
Kendi yurttaşını sırf muhalefet ettiği için öldürenlerden de;
rejime muhalefet etmek adına o rejimin ana kuzularının (askerlerinin) enselerine kurşun sıkarak kedi gibi katledenlerden de şikâyetçiyim...

Hâsılı...
"Körler, sağırlar birbirlerini ağırlar" medya anlayışıyla bu ülke bırakın ileri demokrasiye varmayı;
mevcut demokrasisini bile kaybeder...
zaten kaybediyor da...

adnanberkokan@gmail.com