Kabak tadı bile vermeyen seviyesiz kavga!..

Kim diyor size, farklı şeyler söyleyin ama "yediğiniz içtiğiniz ayrı gitmesin" diye?..

ADNAN BERK OKAN

Sevgili dostlar;
Aranıza girmenin ne demek olduğunu biliyor ve o herzeyi yemeyi kabul ediyorum çünkü...
28 Şubat döneminde nasıl da saygı duyulası bir kader arkadaşlığı (hatta yoldaşlığı) yaptığınızın en canlı tanıklarından biriyim...
Ve ben...
Ve benim gibi o dostluğun "samimi" olduğuna (o gün) inananlar bugünkü "dalaşınızı" hoş karşılamıyoruz...
Hadi başkalarını bırakayım, kendi adıma söyleyeyim: Ben bu kavgadan haz etmiyorum...
Cenap Şahabettin söylemişti sanırım:
"Yalnız kendi nefsini düşünerek dost arayan, kendine hizmetçi arıyor demektir..."
İkiniz de Cenap Şahabettin'i haklı çıkarmak gibi bir görev istlendiniz de bize mi söylemiyorsunuz?..

İlle de sen Ahmet (Hakan)!..
Mehmet Barlas'ın makalesinini o
Ahmet Hakan'ın dün yazdıklarını .

Biliyorum, "döndün"...
Bu senin en tabii hakkın...
Ama ben sendeki bu dönüşün fikri olduğunu sanıyor/d/um...
Eğer yanılıyorsam, fikrin değil de kişiliğin dönüştüyse seni bir zamanlar kendisine "dost" görenlerin de bir çift lâf etmek haklarıdır kardeşim...
"Ben sadece kendim kendime hakaret ederek ne kadar erdemli olduğumu gösterme hakkına sahibim ama hiç kimseye kendime hakaret ettiğim sıfatlarla hakaret etme imkânı vermem" diyorsan, diyemezsin...
Kaldı ki (Mehmet) Barlas sana ne küfür etti ne hakaret...
Arşive girip kendin için yaptığın birkaç sıfatı alıp adının başına koydu...
Bunda kızıp öfkelenecek ne var?..
Ama sen bugün bile hâlâ Barlas'ın cilâsını sökmeye çalşıyorsun...
İtiraz etme lütfen...
Bak ne demişsin dünkü yazının bir yerinde:
" 'Yeni tip köşe yazarları'nı, eskiden polemik yaptığı köşe yazarlarıyla karıştırdığı için cilası döküldü Barlas’ın."
İyi ama Ahmet, eğer gerçekten de Barlas'ın cilâsı dökülüyorsa bu eylemi (cilâ dökme) yapanlardan biri de sen değil misin?..

Ve sen sevgili Barlas;
Bir dönemler yıldızının parlaması için elinden gelen gelmeyen bütün imkânlarını seferber ettiğin sevgili Ahmet için biraz daha ölçülü davransan meramını anlatamaz mıydın?..
Onbinlerce kelimeye sahip bir hafıza ile bunu başaramaz mıydın?..
En azından "Çakma" sıfatını yakıştırabildiğin eski dostuna "sahte" demek zorunda mıydın?..
Bir dön bak geriye...
Bugüne kadar kime destek verdiysen sonradan hep kavga ettin...
Destek gördüklerine ise kuru teşekkürden başka ne yaptın?..

Aman ha!...
Zannetmeyin ki size "tartışmayın" diyorum?..
Zannetmeyin ki yine eski günlerde olduğu gibi "yoldaşlık" yapın da demiyorum...
"Farklı şeyler söyleyin ama yediğiniz içtiğiniz ayrı gitmesin" dediğim de yok...
Ama...
Kavga etmeyin...
Birbirinizi aşağılamayın...
Karşılıklı hakaretlerinize muhatap olmayın...
İkinizin de okuru birbirleriniz hakkında yazdıklarınıza inanırsa biz neyleriz?..
Ne senin ağır başlı saygınlığından bir eser kalır Barlas...
Ne de senin sevimli güvenilirliğinden bir iz kalır Ahmet...
Ve galiba kalmadı da...

adnanberkokan@gmail.com