İzmir şimdi de köşe yazarlarını mı taşlıyor?
Mutlu Tönbekici aylar önce yazdığı bir İzmir eleştirisine aldığı tepkileri yansıtmış bugün. Anlaşılan İzmir sadece DTP konvoyunu değil, eleştirel yazıları da taşlıyor...
GAZETECİLER.COM
İzmir ve faşizm medyanın bu hafta itibariyle en popüler tartışma konularından biri. Rasim Ozan Kütahyalı'nın sert analizi tartışmayı 'Faşizm' eksenine taşımıştı. Vatan yazarı Mutlu Tönbekici de İzmir'i ve içine düştüğü gayya kuyusunu bugün. Tönbekici 'Büyük İzmir Düşünürü' Yılmaz Özdil'e çakmadan da geçmemiş.
Tönbekici İzmirli'lerden aldığı tepkileri de yansıtmış yazısına. Dün de Rasim Ozan'ın yazısına gelen tepkileri görünce anlıyoruz ki İzmir sadece DTP konvoyunu değil, eleştirel yazıları da taşlıyor... Ahmet Hakan da dünkü gelen tepkilerden sonra bugün ilginç bir pazarlık başlatmıştı İzmir'le...
İzmirlilerin nefretini tahmin edemedim
Bundan dört beş ay önce İzmir’le ilgili bir yazı dizim olmuştu.
İzmirlilerin, kendilerinin iddia ettiği gibi çağdaş, ilerici,
demokrat ve de hoşgörülü olmadıklarını söylemiştim. İzmirliler çok
kızmış, çok hakaret etmiş, büyük İzmir düşünürü Yılmaz Özdil dev
bir İzmir güzellemesi yazmıştı. Benim dediklerimle uzaktan yakından
alakası olmayan, tribünlere oynanmış boş bir gofret yazıydı
bittabi.
Sanki dört ay öncesinden bugünleri görmüşüm. “Çok hoşgörülüyüz
deyip durdukları sadece kendi gibi olanlara hoşgörüdür sadece”
demiştim. Ama açıkçası kendileri gibi olmayanlara karşı nefret ve
öfkelerini bu kadar şiddetli gösterebileceklerini tahmin
etmemiştim.
Fakat buna karşın şaşırmadım. Zira tanıdığım hemen hemen bütün
İzmirliler önce dincilerden sonra en az o kadar da Kürtlerden
hazzetmez. Üstelik bu yeni bir şey de değil. Kendimi bildim bileli
böyledir.
Geçen günkü taş atma hadiseyiyle ilgili yazdığım yazıdan sonra
İzmir’den hepsi kadın en az on kişi aradı. DTP konvoyuna taş
attığını veya orada olsa taş atacağını, zaten yapılması gerekenin
de bu olduğunu, hatta taş değil kurşun atılması gerektiğini, çünkü
BÜTÜN Kürtlerin vatan haini olduğunu, vatanını seven ve korumak
isteyen herkesin de böyle yapması gerektiğini, yapmayana da
yazıklar olduğunu, onların da polise, memura durmadan taş attığını,
niye böyle yaptıklarıyla hiç ilgilenmediğini, hayatında elbette hiç
doğuya gitmediğini, gitmek için de bir neden görmediğini, zaten
doğunun yeterince ve gereksiz bir şekilde batıya geldiğini,
bunların yaratılıştan hain olduklarını, zaten Dersim Dersim deyip
duruyorlar, o Dersim’i kafalarına çalacaklarını, fakat zaten
kimseye hak etmediği muamelenin yapılmayacağını çok iyi
bildiklerini, Atamız eylemişse doğru eyleyeceğini, orada her ne
yapıldıysa iyi ki yapıldığını, keşke daha fazlası yapılsaydı,
bugünlere zaten bu nedenle gelmemizin kendisini hiç
ilgilendirmediğini, çok konuşmamam gerektiğini, bu ülkeye kimseye
kaptırmayacaklarını, çağdaş, laik ve demokratik olduklarını...
...söyleyen sevgili teyzeler.
Büyük İzmir düşünürü Yılmaz
Özdil!
Anladım ki benimle konuşan hiçbir İzmirli çağdaş, demokratik ve
laik olmanın ne demek olduğunu bilmiyor. Tıpkı büyük İzmir
düşünürünün bilmediği gibi.
Bakın şunu da şöyleyeyim: Eğer yumurta atılsaydı bunu anlardım.
Hatta manalı ve çağdaş bulabilirdim. Benim de önümden geçerken
yumurta atmak istediğim bir takım partiler yok mu? Var. Bir gün
böyle bir şey denk gelirse, ben tam bakkala yumurta almaya
gitmişken sinir olduğum bir partinin konvoyu geçerse de acayip
mutlu olacağım.
Ama kaldırım taşı başka bir şey. Polise taş atan IMF
protestocularını, Kürt çocuklarını nasıl şiddetle eleştiriyorsam
(bu köşede) işte DTP konvoyuna taş atan İzmirlileri de öyle
eleştiririm.
Bu kasten adam öldürmeye girer. Aynı zihniyetin ürünüdür. Çağdaş da
değildir, demokrat da.
Taraf Gazetesi’nden (bir İzmirli olan) Rasim Ozan Kütahyalı
“Faşizmin başkenti İzmir” demiş. “Evet, şu an İzmir barbarlığın
istilası altındadır... Entelektüel hayatı hiç olmayan, doğru düzgün
yayınevi ve dergisi olmayan şehrimiz İzmir nedense tüm ırkçı,
faşist, kana susamış yayın organlarının ve derneklerin başkenti
durumundadır. İzmir’in paranoyak ve hastalıklı zihinsel iklimi şu
an faşizm üretiyor... Bu faşist hareketler de o iklimde hayat
buluyor...”
Akşam Gazetesi’nden Atılgan Bayar ise “Gericiliğin iki yüzü”
başlıklı yazısında şöyle demiş: “Oruç tutmuyor diye Ramazan’da adam
dövenlerle... İzmir’de Kürt taşlayanlar arasında fark var mıdır?
Vardır. Birisi gerici olmaktan gocunmaz. Öteki ise, kendisini
ilerici zanneden mükemmel bir gericidir. Aralarındaki fark da
bundan ibarettir. İzmir’deki resim, Türkiye’nin çağdaşlık,
ilericilik, aydınlık algılarını sarstı. O laik, o çağdaş, o aydın
zannedilen genç kızlar; göbekleri açık, pearcingli halleriyle Kürt
taşlıyorsa; açılıp saçılmanın bu değerlerle ilgisi olup olmadığı
artık sorgulanmalıdır.... Göbeği pearcingli, eteği mini ‘çağdaş
kadın’ın Kürt taşlarken aslında korktuğu kimliklerden hiçbir farkı
olmadığı ortaya çıktı... Son birkaç on yıldır kılık kıyafete
indirgenen modernlik kavrayışının ilkellik derecesi ile yüzleştik.
Bu sallapati teori çuvalladı.”
Fena halde çuvalladı hem de.. Ve bu da çok ama çok üzücü bir
şey.