'İzleyin bakın, medyada ne dönüşler olacak'
İşte Mustafa Sönmez'in "yeni" dönemde medyanın yaşayabileceği dönüşümleri de içeren öngörüleri:
İşte Mustafa Sönmez'in "yeni" dönemde medyanın yaşayabileceği dönüşümleri de içeren öngörüleri:
Medya için demokrasinin “dördüncü gücü” sözü, Batı’da icat edilmiştir. Yasama, yürütme ve yargının yanında bir tür sivil denetleme gücü olarak medya…Burjuva demokrasisinin iyi kötü işlediği, çalıştığı memleketlerde bu önerme bir yere kadar belki doğru olabilir ama bizimki gibi, hele son 13 yılı faşizme evrilmiş bir ülkede medya, değil dördüncü güç, yasama-yargı-yürütmeyi tek elinde tutma heveslisi Kaçak saraylının aleti haline getirildi.
AKP VE MEDYA
AKP öncesinde de medya sahiplerinin, iktidara karşı bir “silah”
, bir şantaj aleti olarak kullandığı medya, AKP ile birlikte el
değiştirdi o kadar. Dinç Bilgin’in Sabah-ATV grubu ile Uzanların
Star grubunu eline geçiren RTE, biata zorladığı Aydın Doğan’ı
dengelemiş oldu. Bunun üstüne bir de TMSF kıskacındaki
Karamehmet’in medyası geldi. O zamana kadar koalisyon ortağı FG
Cemaatinin elinde de zaten epeyi medya yığınağı vardı. Hatta
“Taraf” gibi operasyonel bir gazete de kurdurmuşlardı.
Şahenk, Ciner, Demirören gibi politik İslam ile ilgisi olmayan ama
devrin nimetlerini ıskalamamak için medyalarını RTE’nin emrine
koşarak onun yanında saf tutanların katkısıyla Ak faşizm medya
niceliği açısından hegemonyayı pekiştirdi. Bütün bunlara bir de TRT
ve AA’nın tepe tepe kullanılmasını, RTÜK’e hükmedilmesini
ekleyin…
Yine de Ak faşizm, bu ezici medya niceliği üstünlüğüne rağmen,
kitlelerden istediği onayı alamadı, 7 Haziran’da iktidardan
indirildi, RTE’nin başkanlık hevesi kursağında kaldı. Şimdi de
haklarındaki tüm hukuk dışılıkların, suç isnatlarının yargıya
taşınmaması için aynı medya gücünü umutsuzca kullanma
derdindeler.
KÂR MI SİLAH MI?
Medya, güya bir “endüstri” ama ana amacı “kâr ve sermaye birikimi”
olmayan yegane endüstri. Daha çok da bir tür “silahlı kuvvetler”.
Koca bir ordu besliyorsun, harcıyorsun, ama doğrudan gelir olarak
geri dönüşü yok, dışsal ekonomi sağlıyor, ama bolca para yutarak…
Medya da öyle. Reklam gelirleri, gazete satış gelirleri, medyanın
giderlerini karşılamaz. Ya ne olur? Bir takım havuzlardan bol bol
para akıtılır medya çarkını döndürmek için. Devletin çeşitli
ihalelerini, özelleştirilen KİT’lerini kayırmayla , korumayla
alanlardan, iktidara medya katkısı sağlanır. Medyanın zararı, öteki
şirketlerin getirileri ile kapatılır. Havuz medya lafı havadan
üretilmedi. Tapelerde var.
Ancak, işler yolunda giderken para akıtılmaya değer bulunan medya
çarkı, iktidar yitirilmeye başladığında teklemeye başlar. Para
akışı durur, rüzgar kesilir. Dümen kırılır. Şimdi o günlere doğru
gidiyoruz. Oluşacak yeni koalisyon hükümetine göre dümen tutuşları
değişmeye başladı patronların. İzleyin bakın, ne dönüşler
olacak…
İKTİDAR NÖBETİ
Her iktidar kaybı ile beraber, medya iktidarında da el değiştirmeler, dükkanı kapamalar yaşanır. AKP’nin tırmanışı ile Doğan’ın nasıl küçülmeye zorlandığını biliyoruz. Şahenk, Ciner ve Demirören’in nasıl biat ettiklerini gözlemledik. Sadece patronlar mı? Onlarla beraber onların yürütme gücü kurmaylar, yayın yönetmenleri, yazarlar da aynı teslimiyeti izlediler, ayak uyduramayanlar tek tek tasfiye edildi. 2007 öncesi NTV kadrosunu hatırlayın. Kaç kişi kaldı onlardan geriye…Ya da Demirören öncesi Milliyet ve Vatan …Neydiler, ne oldular… “Biat bizim kültürümüzde yok” lafının ardından bileği, kolu burkulan Doğan medyanın inişi çıkışı… Ve onunla beraber medya yöneticilerinin iniş çıkışı…Gezi sırasında CNN Türk’te penguen medya duruşu…