İzleyiciler gerçekten de geri zekalı mı?
Düşünüyorum da… İzleyiciler mi gerçekten de geri zekâlı… Yoksa programı sunan ve birbirleriyle hemfikir olanlar mı izleyicilerin geri zekâlı olduklarını sanıyorlar…
Gazeteler bakıyorum, televizyon kanallarını izliyorum…
Ve tabii ki aklım duruyor…
Çünkü…
Ya kimse kimseyi dinlemiyor…
Herkes “ben haklıyım” diyerek bilimsel analiz yerine amigo yorumu yapıyor…
*
Ya da..
Hepsi, en pahalı yayıncılıklardan biri olan televizyon ekranlarındaki zamanlarını birbirleriyle “hemfikir” olmanın mutluluğunu yaşayarak harcıyorlar…
*
Kendi kendime soruyorum…
Ne ara bu kadar tahammülsüz oldu bu siyasetçi, gazeteci ve akademisyen milleti?..
Yoksa…
Hep böyleydiler de TRT’nin Devlet ciddiyeti nedeniyle biz mi farkında değildik?..
*
Yine soruyorum kendi kendime…
Herkesin her konuda hemfikir olduğu bir programın neden “tartışma formatında” olduğu söyleniyor…
Bu tür programlara “Toplu mutabakat seansları” adı verilse daha iyi değil mi?..
*
Düşünüyorum da…
İzleyiciler mi gerçekten de geri zekâlı…
Yoksa programı sunan ve birbirleriyle hemfikir olanlar mı izleyicilerin geri zekâlı olduklarını sanıyorlar…
YAZIK OLUYOR…
Arkadaş köşe yazarı…
Ya da…
Televizyonların uzatmalı/nöbetçi/kadrolu “tartışmacısı”…
*
Karşı sırada oturan (Belli ki ikisi birbirine muhalif…) kişiye kafasında bir rol vermiş…
Bekliyor ki o kişi, kendisinin düşündüklerinin tam tersini söyleyecek…
Hiç dinlemeden araya girip başlıyor bağırmaya…
“Bir dakika” diyor bazen moderatör… “Sizin söylediklerinizi doğrulayan şeyler söylüyor…”
*
İzleyiciler bunları da anlamıyor mu yani?..
İzleyiciler bunu da görmüyor mu yani?..
Ki…
Bu tür programlar ve bu tip siyasetçi, gazeteci ve akademisyenleri ekrana çıkaran programları izlemekte ısrar ediyorlar…
*
Yazık oluyor bilime…
Yazık oluyor medyaya…
Yazık oluyor siyasete…