İyi ki varsınız; ya yaratılmasaydınız?..
Ey güzel insanlar!.. Taşpınar ve Altaylı'nın olmadığı bir Türkiye düşünebiliyor musunuz?..
ADNAN BERK
OKAN
Gerçi medyamızın en başarılı, en etkin, en güçlü ve en çok para kazanan kimi köşe yazarları gibi imam hatip lisesi mezunu değilim...
Amaaaaa bakın ama...
Din eğitimini evinde; babaannesinden, anneannesinden, dedesinden (baba babası) ve annesinden almış ve hatta çocukluğunda müezzinlik de yapmış Müslüman bir Türk genci olarak bilumum duaları bilirim...
Bildiğim içindir ki bazen iki elimi yakarır gibi Allah'a açar önce o bildiğim bütün duaları okur sonra da Allah'a niyaz eder; "Allah'ım" derim;
"iyi ki Fatih Altaylı gibi bir kul yarattın da memleketimizi yöenetenlere, gazetecilerimize, sanatçılarımıza, sporcularımıza ve hatta işadamlarımıza kılavuz eyledin"...
Ey güzel insanlar!..
Fatih Altaylı'nın olmadığı bir Türkiye düşünebiliyor musunuz?..
Pardon pardon; sakın düşünmeyin...
Düşünmeyin zira kan beyninize sıçrar, tansiyonunuz fırlar, bir yerlerinize inme inebilir...
En iyisi şimdilik sadece yazacaklarımı ve kendilerini alkışlamama sebep olacak gerekçeleri öğrenin yeter...
Meselâ...
Eğer sevgili ve değerli büyüğümüz Fatih Altaylı Beyefendi günümüzden 39 yıl önce, bugünkü "Barış Süreci"nin gerekliliğini yazmasaydı; milletçe içinde bulunmaktan büyük mutluluk duyduğumuz bu muhteşem barış ve huzur günlerini yakalayabilir miydik?..
"39 yıl önce de nereden çıktı?" diye sorup da cehaletinizi ortaya çıkarmayın lütfen...
39 yıl önce (1974) Temmuz ayının yirmi ikisinde Kıbrıs'a "Barış Harekâtı" adı altında savaş emri veren bir ulusun ahvadı olarak değerli büyüğümüz Fatih Altaylı'nın daha o yılın Nisan ayında, henüz sevimli bir ilkokul öğrencisiyken kompozisyon dersinde yazdıklarını girin arşive de okuyun...
"Cam küremde Bülent amcanın Kıbrıs'a çıkacağını görüyorum" diye her zamanki mütevazı kehanetlerinden birinde bulunduktan sonra, "bütün dünya insanlığı için lâzım gelen bu barış harekâtı sırasında fazla kan dökülmemesini temenni ederim" diye yazdığını göreceksiniz.
O kompozisyonu okuyan öğretmeni ise Bülent Amca'nın dönemin başbakanı Sayın Ecevit olduğunu akıl edemediği için Altaylı'nın gerçek amcası olduğunu zannetmiş, Kıbrıs'a turistik bir gezi düzenleyeceğini düşünmüştür...
Ve o arada "kar" kelimesinin ise yanlışlıkla "kan" olarak yazıldığını sanarak kırmızı kalemle "n" harfini "r" olarak düzeltmiş; hatta "Bu sene Temmuz ayında Kıbrıslıların analarının ocaklarına kar yağacakmış" diyerek yakın çevresini de uyarmıştır...
Bu ve bunun gibi nice kehanetin habercisi olan Fatih Altaylı Beyefendi bugünkü Gazete HT'nin birinci sayfa manşetinde yine çok büyük bir öngörüde bulunmuşlardır...
Ancak...
Bu defaki öngörüleri "Türkiye'mizin olmazsa olmazı" ve fakat "ne iş yaptığı bilinmezi" Eda Taşpınar'ın "aleni" bir ilânına dayanmaktadır...
Gerek Taşpınar Teyze, gerekse de ilân kimi çevrelerce ciddiye alınmayabilecek olsa bile, yine de magazin dünyamızda gelecekte çok büyük fırtınalar, kasırgalar ve hatta tsunamiler yaratacağı da başka bazı çevreler tarafından kabul görmektedir...
(Kendisi tarafından) Medya dünyamızın gelmiş geçmiş en büyük genel yayın yönetmeni ve köşe (pardon baş) yazarı olarak kabul edilen Fatih Altaylı Beyefendi bugünkü Gazete HT'nin birinci sayfa manşet haberlerinden birinde; "Bodrum Muhtarı, gelecek sosyal felâketlerin en büyük ihtarı Eda Taşpınar"ın Bodrum'daki mutad şezlongunu daha şididen rezerve ettirdiğini ve o "kara kuru iki tahtayı çatmışlar" formatındaki muhteşem kaslı vücudunu fotğraflamak isteyenlerin daha bugünden sıraya girmeleri çağrısında bulunduğunu haberleştirmiştir...
Bu büyük, bu çok ehemmiyetli, bu yayımlanmadığı zaman bütün piyasaları durduracak güce sahip haberi yayımlayan değerli büyüğümüz Fatih Altaylı'yı işte bu nedenlerden ötürü alkışlıyorum...
İyi ki varsın sevgili Fatih Altaylı ve dünya kas güzeli Eda Taşpınar Hanımefendi...
Ve ey Yüce Rabb'im!..
İyi ki bu güzeller güzeli kara yağız delikanlı ile Bodrum'un olmazsa olmaz muhtarı, gelecekteki sosyal felâketlerin ihtarı Hanımefendi'yi var ettin?..
Sen nelere kaadirsin Allah'ım!..
adnanberkokan@gmail.com
Gerçi medyamızın en başarılı, en etkin, en güçlü ve en çok para kazanan kimi köşe yazarları gibi imam hatip lisesi mezunu değilim...
Amaaaaa bakın ama...
Din eğitimini evinde; babaannesinden, anneannesinden, dedesinden (baba babası) ve annesinden almış ve hatta çocukluğunda müezzinlik de yapmış Müslüman bir Türk genci olarak bilumum duaları bilirim...
Bildiğim içindir ki bazen iki elimi yakarır gibi Allah'a açar önce o bildiğim bütün duaları okur sonra da Allah'a niyaz eder; "Allah'ım" derim;
"iyi ki Fatih Altaylı gibi bir kul yarattın da memleketimizi yöenetenlere, gazetecilerimize, sanatçılarımıza, sporcularımıza ve hatta işadamlarımıza kılavuz eyledin"...
Ey güzel insanlar!..
Fatih Altaylı'nın olmadığı bir Türkiye düşünebiliyor musunuz?..
Pardon pardon; sakın düşünmeyin...
Düşünmeyin zira kan beyninize sıçrar, tansiyonunuz fırlar, bir yerlerinize inme inebilir...
En iyisi şimdilik sadece yazacaklarımı ve kendilerini alkışlamama sebep olacak gerekçeleri öğrenin yeter...
Meselâ...
Eğer sevgili ve değerli büyüğümüz Fatih Altaylı Beyefendi günümüzden 39 yıl önce, bugünkü "Barış Süreci"nin gerekliliğini yazmasaydı; milletçe içinde bulunmaktan büyük mutluluk duyduğumuz bu muhteşem barış ve huzur günlerini yakalayabilir miydik?..
"39 yıl önce de nereden çıktı?" diye sorup da cehaletinizi ortaya çıkarmayın lütfen...
39 yıl önce (1974) Temmuz ayının yirmi ikisinde Kıbrıs'a "Barış Harekâtı" adı altında savaş emri veren bir ulusun ahvadı olarak değerli büyüğümüz Fatih Altaylı'nın daha o yılın Nisan ayında, henüz sevimli bir ilkokul öğrencisiyken kompozisyon dersinde yazdıklarını girin arşive de okuyun...
"Cam küremde Bülent amcanın Kıbrıs'a çıkacağını görüyorum" diye her zamanki mütevazı kehanetlerinden birinde bulunduktan sonra, "bütün dünya insanlığı için lâzım gelen bu barış harekâtı sırasında fazla kan dökülmemesini temenni ederim" diye yazdığını göreceksiniz.
O kompozisyonu okuyan öğretmeni ise Bülent Amca'nın dönemin başbakanı Sayın Ecevit olduğunu akıl edemediği için Altaylı'nın gerçek amcası olduğunu zannetmiş, Kıbrıs'a turistik bir gezi düzenleyeceğini düşünmüştür...
Ve o arada "kar" kelimesinin ise yanlışlıkla "kan" olarak yazıldığını sanarak kırmızı kalemle "n" harfini "r" olarak düzeltmiş; hatta "Bu sene Temmuz ayında Kıbrıslıların analarının ocaklarına kar yağacakmış" diyerek yakın çevresini de uyarmıştır...
Bu ve bunun gibi nice kehanetin habercisi olan Fatih Altaylı Beyefendi bugünkü Gazete HT'nin birinci sayfa manşetinde yine çok büyük bir öngörüde bulunmuşlardır...
Ancak...
Bu defaki öngörüleri "Türkiye'mizin olmazsa olmazı" ve fakat "ne iş yaptığı bilinmezi" Eda Taşpınar'ın "aleni" bir ilânına dayanmaktadır...
Gerek Taşpınar Teyze, gerekse de ilân kimi çevrelerce ciddiye alınmayabilecek olsa bile, yine de magazin dünyamızda gelecekte çok büyük fırtınalar, kasırgalar ve hatta tsunamiler yaratacağı da başka bazı çevreler tarafından kabul görmektedir...
(Kendisi tarafından) Medya dünyamızın gelmiş geçmiş en büyük genel yayın yönetmeni ve köşe (pardon baş) yazarı olarak kabul edilen Fatih Altaylı Beyefendi bugünkü Gazete HT'nin birinci sayfa manşet haberlerinden birinde; "Bodrum Muhtarı, gelecek sosyal felâketlerin en büyük ihtarı Eda Taşpınar"ın Bodrum'daki mutad şezlongunu daha şididen rezerve ettirdiğini ve o "kara kuru iki tahtayı çatmışlar" formatındaki muhteşem kaslı vücudunu fotğraflamak isteyenlerin daha bugünden sıraya girmeleri çağrısında bulunduğunu haberleştirmiştir...
Bu büyük, bu çok ehemmiyetli, bu yayımlanmadığı zaman bütün piyasaları durduracak güce sahip haberi yayımlayan değerli büyüğümüz Fatih Altaylı'yı işte bu nedenlerden ötürü alkışlıyorum...
İyi ki varsın sevgili Fatih Altaylı ve dünya kas güzeli Eda Taşpınar Hanımefendi...
Ve ey Yüce Rabb'im!..
İyi ki bu güzeller güzeli kara yağız delikanlı ile Bodrum'un olmazsa olmaz muhtarı, gelecekteki sosyal felâketlerin ihtarı Hanımefendi'yi var ettin?..
Sen nelere kaadirsin Allah'ım!..
adnanberkokan@gmail.com