İyi ki varsın Ersoy Dede; ya olmasaydın?..

Hatta Yalçın Akdoğan, Yiğit Bulut ve Mehmet Metiner bile düşünemediler…

ADNAN BERK OKAN

Sahi yaa…

Neden kimsenin aklına gelmedi…

Hatta Yalçın Akdoğan, Yiğit Bulut ve Mehmet Metiner bile düşünemediler…

Niçin akıl edemediler acaba?..

Hâlbuki çok kolaymış…

Neyi mi akıl edememişler?..

Kolay olan ne mi imiş?..

Söyleyeyim…

Yargıyı ve emniyeti toptan lâğvetmek…

“Bi dakka ya… Bi dakka!” diyenleriniz olduğunu bildiğim için, kulaklarımda “Bi dakka ya… Bi dakka!” itirazları çınlayıp duruyor…

Ve devamında; “13 bin savcı ve yargıcı; 130 Paralel Yapı Örgütü Üyesi’nden kurtulmak için kolundan tutup sokağa mı atacağız?” dediğinizi duyuyorum…

Eee n’apalım?..

Öyle yapçez gari (Muğla’da yaşadığım için dilim çok alıştı şu güzelim şiveye)…

Yani…

13 bin savcı ve yargıcı; 130 Paralel Yapı Örgütü Üyesi’nden kurtulmak için kolundan tutup sokağa atacağız?..

 

“130 savcı ve yargıç” rakamı nereden mi çıktı?”…

Onu da söyleyeyim bari…

30 Mart seçimleri “Paralel Yapı“ isimli suç örgütünün, toplam nüfusun sadece yüzde biri olduğunu göstermiş(miş) ya…

Yok, hayır…

Ben demiyorum…

İktidar destekçisi yazarlar söylüyorlar…

130, 130 bin savcı ve yargıcın da yüzde biri oluyor haliyle…

Hesabı da kolay yani…

İşte bu nedenle…

Yani 130 savcı ve yargıçtan kurtulmak için 13 bin savcı ve yargıcı yakmalıymışız…

Kariyerlerini yakmalıymışız yani…

 

Şimdi aklıma geldi..

Başbakanlığı döneminde Süleyman Demirel anlatmıştı…

Aklımda kaldığı şekliyle paylaşayım sizlerle…

Konağın birine bir fare musallat olmuş…

Evin beyefendisi ne zaman yemeğe otursa fare gelir karşısına geçer ve kuyruğunu oynatırmış…

Tabii hizmetliler hemen harekete geçerlermiş fareyi yakalayabilmek için ama “pırrrr…” Kaçıverirmiş deliklerin birinden içeri…

Ne yapsalar, ne etseler, ne kadar delik tıkasalar da farenin beyefendinin karşısına geçip kuyruğunu oynatmasına engel olamamışlar…

Beyefendi “beni şu fareden kurtarın” diye emredip bir başka konağına taşınmış…

Bir süre sonra konağın kâhyası çıkmış beyefendinin huzuruna:

“Fareyi öldürdük efendim” demiş…

Beyefendinin gözleri parlamış mutluluktan:

“Nasıl becerdiniz?..

Kâhya açıklamış:”

 “Zatı âliniz konaktan ayrıldıktan sonra bir müddet uğraştık yine ele geçiremeyince bütün konağı yaktık; fare de yandı efendim”…

 

Yani…

Kâhya, hiç kimsenin akıl edemediğini akıl etmiş…

Tıpkı Ersoy Dede gibi…

Sayın Başbakan Ersoy’un bu parlak fikrini ekranda dinlememiş olabilir…

Umarım bugün danışmanlarından biri anlatır…

Daaa…

Milletçe kurtuluruz şu Paralel Yapı illetinden…

Allah Ersoy’dan razı olsun…

Ya akıl edemeseydi bu yöntemi?..

Ne yapardık milletçe…

130 savcı ve yargıç hepimizi içeri tıkardı…

Allah korudu…

Yaşşa be Ersoy…

Aklınla bin yaşa…

İyi ki vicdanın yerinde duruyor...

Kim demişti hatırlamıyorum ama şöyle bir şeydi:

"Vicdanımız yanılmaz bir yargıçtır; biz onu öldürmedikçe..."

İyi ki vicdanını öldürmemişsin...

Sayende...

Vicdanının sayesinde yani...

Milletimiz şu "Baş Belâsı" 130 savcı ve yargıçtan kurtarılacak...

Bu arada senin dediğin gibi kıdemli avukatları da savcı ve yargıç olarak atarız olur biter...

Allah ne muradın varsa versin Ersoy...

Allah seni başımızdan eksik etmesin kardeşim...
 

adnanberkokan@gmail.com