İyi bir yazar; hem yalakalık(!) yapar, hem çakar(!)..
Bu kadar güzel bir ekonomik tablo varken hiç mi kötü şeyler yok?.. Var tabii… Olma mı?.. Yani, olmaz olur mu?..
ADNAN BERK OKAN
İki tür köşe yazarı var
medyamızda …
Birincilere göre Türkiye’de her şey
“mükemmel”…
Güllük gülistanlık bir ülke…
"Yok; yok" ülkede, "davul
tozu"ndan gayrı...
Herkes "mutlu"...
Herkes "umutlu"...
Sayın Başbakan’ımız başörtüsü
yasağını bile kaldırıp attı…
Artık genç kızlarımız eğitim görüp; hâkim, savcı, doktor, vali
falan olabilecekler..."
İkincilere göreyse her şey “Berbat”…
İlkokul
kızları bile neredeyse "türban"(!) takmak
üzere...
Kısa bir süre sonra kürsüde "türbanlı hâkim ve
savcı" görmek sıradan bir şey olacak...
"Yok; yokmuş..."
Palavra...
Öyle olsaydı ana muhalefet partisi genel başkanı yerli
sweet-short bulamadığı için, lâcivert üzerine mavi
çizgili yakaları olan yabancı markasını giymek zorunda kalır mıydı
Abant'ta?..
Birincilere göre, “Türkiye acayip zengin
oldu”…
Dost düşman herkesi, döviz rezervlerimizle ve güçlü ekonomimizle
döveriz…
İkincilere göreyse her çocuk bilmem kaç bin Dolar
"Borçlu" doğuyor...
Birincilere göre Türkiye dış Politikada
"harikalar" yaratıyor...
Tuna'dan, Hazer'e kadar yeni bir
imparatorluk kuruyoruz...
İlân tarihi bile belli: 2023...
İkincilere göreyse, "Dünyada yalnız kalmak"
üzereyiz...
Avrupa’ya kıçımızı, Araplara yüzümüzü döndük…
Bu “güzellikler” ve “fenalıklar”ı
sayıca arttırabilirim ama hiçbir sorunumuzu çözmez…
Doğru olan şudur:
Türkiye’de “yolunda giden işler”in sayısı,
“yolunda gitmeyen işler”den daha çoktur…
Yani…
Önümüzde duran bardağın yarıdan fazlası “dolu”,
yarıdan daha azı “boş”tur…
Meselâ...
“Borç batağına saplandık!.. Her çocuk acayip borçlu
doğuyor!.. Dünyanın en borçlu ülkesiyiz” feveranları
atmasyon/dur…
“Palavra”dır yani…
Çünkü…
“Dünyanın en borçlu ülkesi” sıralamasında biz
değil, ABD birinci…
ABD’nin dış borcu 13 trilyon 917 milyar dolar…
Onu, 9
trilyon 123 milyar dolarla İngiltere, 5 trilyon
123 milyar dolarla Fransa ve 4 trilyon 969 milyar
dolarla Almanya izliyor...
Türkiye ise çok gerilerde…
Tamam efendim…
“Toplam dış borcun GSYH'ye oranına yüksekliği”
göre de bakalım…
O durumda birincilik İrlanda’da…
İrlanda'nın dış borcu, milli gelirinin 11
katı…
“Vaaaaauuuuvvv!” ya…
İrlanda ekonomik olarak ölmüş de ağlayanı yok
ya…
Biz kaçıncı mıyız?..
25…
Yazıyla, yirmi beşinci…
Bizden önde kimler yok ki…
Bakın:
İngiltere, Hollanda, Hong Kong, Belçika, Portekiz, İsviçre,
Avusturya, İsveç, Fransa, Danimarka, Yunanistan, İspanya,
Macaristan, Finlandiya, Almanya, Norveç ve
İtalya falan…
Türkiye “Toplam dış borcun GSYH'ye oranına
yüksekliği” konusunda 25. sırada yer
alırken, “Toplam dış borcun GSYH'ye oranına
düşüklüğü”nde 7. sırada…
Bu arada bir “durum saptaması” yapayım:
“ ‘Toplam dış borcun GSYH'ye oranına yüksekliği’
konusunda gerilerde olacağımıza keşke ‘Toplam dış borcun GSYH'ye
oranına düşüklüğü’ sıralamasında o noktada
olsaymışız” diyeceğim geliyor…
Ya sizin?..
Neyse…
Fazla üzülmeyin zira “toplam dış borcun GSYH'ye oranına
düşüklüğü” sıralamasında hemen ardımızda
Japonya var…
Şimdi de “kişi Başına düşen Borç” miktarını
görelim…
Bizim muhalefet etmeyi “bedbinlik zanneden”
kötümserlerin dedikleri gibi bakalım “kişi Başına düşen
Borç” sıralamasında en önde miyiz?..
Kişi başına düşen dış borç sıralamasında 503 bin 18 dolarla
İrlanda yine birinci…
Hemen ardından açık ara
farkla ve 152 bin 604 dolarla İsviçre geliyor…
Üçüncü 146 bin 971 dolarla Hollanda…
ABD'de ise kişi başına düşen 44 bin 893 dolar dış
borçla dördüncü olurken yakın dostu ve hatta kankası
İngiltere o konuda da takipçisi: 5. yani…
Kimi müzmin muhaliflerin, “kişi Başına düşen Borç”
sıralamasında (nedense) birinci sıraya oturttukları
Türkiye kaçıncı mı?..
Ulusalcı, Milliyetçi,
Milli Görüşçü ve BDP-PKK'li
muhalifleri üzeceğim ama söyleyeyim:
Türkiye, “kişi Başına düşen Borç” sıralamasında
en gerilerde…
Hatta “kişi Başına düşen
Borcu en düşük” ülkeler arasında 7.
sırada…
Yaaaa…
İşte böyle…
Pardon…
Bu kadar güzel bir ekonomik tablo varken hiç mi kötü şeyler
yok?..
Var tabii…
Olma mı?..
Yani, olmaz olur mu?..
Hükümetimizin ve yanında yer alan medyamızın
"rüyalarda buluşuruz" tahminleri(!)
yattı…
Hükümetimizin “daha fazla
demokrasi” ve “daha fazla adalet” peşinde
olmadığı kanıtlandı…
Zira hükümet, anayasa değişikliği paketi referandumunda kazandığı
zaferden sonra, Anayasa Mahkemesi ve
HSYK’yı ele geçirirken “suçüstü”
yakalandı…
Peki...
“Suçüstü mahkemesinde” yargılanacak mı?..
Hayır…
Zira hükümeti yargılayacak hâkimler ve hakkında soruşturma
başlatıp, kovuşturma talep edecek savcıların hepsi hükümetin birer
“memuru-memuresi” olmak üzereler…
Tek farkları; görevlerini Ak Parti Genel Merkezi yerine,
Adalet Bakanlığı’na bağlı adliye binalarında
yapacaklar.
adnanberkokan@gmail.com