İt’s not ear on the camel!..
Oray ABD’de yaşayıp ABD’ye çakarak Hükümetimizden yana görünecek ya… Sallıyor da sallıyor…
Büyük dış politika dehası Oray Eğin ABD’nin Aşil
topuğunu işaret ederek,
dışişlerimize harika bir akıl veriyor.
Ve diyor ki:
“ABD’ye en çok öğrenci gönderen ülkelerden biri Türkiye.
2000 yılından beri yılda
10 binin üzerinde Türk öğrenci ABD’ye
gidiyor…….
Tam da okul başvuruları için hazırlanan binlerce Türk
öğrenci var. Bu altın
yumurtlayan tavuğu mu engelleyecekler?”
*
O halde bu muhteşem zekânın ne demek istediğine bir bakalım…
Türkiye’den Amerika’ya öğrenci başına ortalama transfer olan eğitim
ücreti
30.000 Dolar/Yıl (O kadar da yok ya; neyse…).
10000 öğrenci için ne yapar?..
300 milyon Dolar…
*
ABD’nin bir yıllık GSMH’sı ne kadar?..
Yaklaşık 15 Trilyon Dolar…
Yani…
Türkiye’den eğitim için gidecek olan para ABD’nin yıllık
milli gelirinin 10000’de
(On binde) 5’i…
*
İt’s not ear on the camel!..
Yaniiii…
Devede kulak bile değil…
Ama…
Oray ABD’de yaşayıp ABD’ye çakarak Hükümetimizden yana görünecek
ya…
Sallıyor da sallıyor…
HEMEN HAREKETE
GEÇMELİYİZ…
Büyük Türk düşünürlerinden ve dünyaca ünlü güvenlik uzmanımız Mete
Yarar diyor
ki:
“Hesap sormazsak devlet olamayız”…
*
Ne hesabı Mete ne hesabı?..
Hesap sormak kesmez…
Adamlar dünyanın en başarılı matematikçilerine sahip...
Onlara göre en kolay şey “hesap vermek”…
*
Ondan ötürüdür ki hesap sormak yetmez…
Washington’u mutlaka ele geçirmeliyiz…
Oradan yukarı doğru gidip Newyork’u da almalıyız…
Hazır elimizde silahlı 5000 cengâver Ülkücü de varken;
hemen harekete
geçmeliyiz…
TERÖRİSTİ NEDEN
TUTUKLUYORSUNUZ
Vize yasağı kalkmaz mı?..
Tabii kalkar, kalkacak da…
Adamların istedikleri atla deve değil; evrensel hukuk kuralı…
“Tutukladığınız konsolosluk görevlisini avukatıyla
görüştürün, suçunu ve delillerini verin yeter”
diyorlar…
*
Ve bir de aramızda şöyle bir fark var…
Biz ABD’ye “bizim teröristleri neden
tutuklamıyorsunuz?” diye kızıyoruz…
Onlar bize; “bizim teröristi neden
tutukluyorsunuz?” diye…
RUS YA DA KATAR
TIRAŞI
Öylesine duygusal bir milletiz ki…
Hayranlıklarımızla düşmanlıklarımız arasında sadece bir saç kılı
kadar fark var…
Taparcasına sevdiğimiz birisinden bir dakika sonra nefret
edebiliriz…
*
DP döneminde o kadar aşırıydı ki komünist Ruslara olan
nefretimiz…
Ve fakat…
Amerikalılara ise öylesine hayrandık ki…
Rusların binlerce yıllık salatasının adını “Amerikan
Salatası” yaptık…
*
Artık Rus salatası tekrar eski itibarını ve gerçek adını
kazandı…
Şimdi artık Amerikan bifteğine bile “Rus bifteği”
diyoruz.
Ve bir de ABD, T.C. vatandaşlarına verdiği vizeyi askıya
alınca…
İyice nefret ettik Amerika’dan…
*
Gazetede okudum.
Samsun’daki berberler tepki olarak "Amerikan
Tıraşı" diye adlandırılan tıraş
modelini bile yasakladılar.
*
Yarın aynı modeli “Rus Tıraşı” ya da “Katar
Tıraşı” olarak yapmaya başlarlar…
İNŞALLAH BİR FELÂKET
YAŞAMAYIZ…
Bütün dünyada diplomasi de demokrasi gibi giderek avamlaşınca,
alışık
olmadığımız olaylar yaşamaya başladık.
Yakın zamana kadar diplomasinin fazla aristokrat olması, aşırı
kuralcılığı ne kadar
zararlı idiyse…
Bugünkü gibi “kasabalı işadamı” kafasıyla
uygulanması da o kadar zararlı…
*
Eski diplomasi başarılı olmayabilirdi…
Ama…
Dünyayı tehlikeye atmıyordu…
*
Bugün ise el yordamıyla yürüyor dünya
diplomasisi…
İnşallah bir felâket yaşamayız…
TÜRK MEDYASININ
ŞERRİNDEN
İstenmeyen ve Devlet’in “Güle güle git” yerine
“defol git” dediği ABD Büyükelçisi
John Bass dünkü basın toplantısında “halkın gözlerinden
uzak diyalog kanalları
kurulabileceğini” söyledi…
*
Siz bunu “halkın gözlerinden” yerine “Türk
medyasının şerrinden” olarak okuyun
lütfen…
DÜNÜN
SÖZÜ…
Fatih Altaylı dünkü “Ne zaman adam oluruz?” sorusuna şu
cevabı veriyordu:
“İnanmaya hazır olanı kandırmanın kandıranın değil inananın
suçu olduğunu
bildiğimiz zaman.”…