İşte 'kovuldu' söylentisini çıkaran yazı
"Ben değil, bana hayatımın en mahcup gününü yaşatanlar utansın." Bu yazı bir veda mı?
GAZETECİLER.COM -
Bilirsiniz... Gazeteciler.com köşe yazarlarının yazılarının
tamamını çok özel istisnalar dışında yayınlamaz...
Bu yazı da öyle bir istisnayı gerektiriyor.
Çünkü medya camiası bu yazının bir "veda" olduğu görüşünde.
İddialara göre Oray Eğin'in Akşam ile yolları ayrıldı.
İdianın ispatı da "bu yazı" deniliyor...
İşte Oray Eğin'in yazısı:
Ben bu geneleve 16
yaşında düştüm.
Kapıdan girer girmez içerisinin tahmin ettiğimden bile daha kirli,
tavizlere daha açık olduğunu anladım. Fakat içeri bir girdin mi bir
daha çıkamıyorsun. Bakire kalacağımı düşünecek kadar
aptal değildim tabii ki, ama kendimi 'Ruhuma
asla!' diye teselli ettim, buna sadık kalmaya özen
gösterdim.
KİMSEDEN HAMİLE KALMADIM
Gazeteciliğin herkesle yatağa girip kimseden hamile
kalmamak olduğunu da erken yaştaki tecrübelerimden
öğrendim. Hiç kimseden hamile kalmadım. Kalmam da.
Hayatım boyunca ne olmak istemediğimi biliyordum: Hep sürüden
ayrıldım, hep isyan ettim, hep kötü çocuk damgası
yedim. Önümden omurgalarını, kimliklerini, kişiliklerini
kaybedenleri görünce seçtiğim yolun ne kadar doğru olduğuna karar
verdim.
Ruhuma asla sahip olamadınız.
BEDELİNİ FENA HALDE ÖDEDİM
Fakat tahmin edilemeyecek ölçüde safmışım...
Palazlanmam, arkamı kollamam, kimseye güvenmemek gerektiğini
sonradan anladım. Bu yolda tek başınasın çünkü. Ne kadar yalnızsan
da o kadar özgürsün. Çomak soktuğum bir düzenin bana karşı
yaptırımları olabileceğini, yerinden sarstıklarımın, canlarını
yaktıklarımın bir pusuda saldırmak için avını
beklediğini hesaplayamadım.
Bu mesleği yapmanın bedelini fena halde ödedim.
Kendime özel bir önem atfetmek istemiyorum ama özel hayatı
benim kadar didik didik edilen, mahremiyetine tecavüz edilen bir
kişi daha göremiyorum: Ev adresim, telefon numaram,
askerliğim, aşk hayatım, bana ait en mahrem bilgiler, başıma gelen
adli vakalar, mağdur olduğum durumlar bile beni vurmak için
ortalığa saçıldı.
İNTERNETTE ÇIPLAK
FOTOĞRAFLARIMIN
YAYINLANMASINI BEKLİYORUM
Bu mesleği yaparken bir cam odada yaşamaya mahkum bırakıldım,
çırılçıplak kaldım. Yarın öbür gün bir sabah uyanıp İnternet'te
çıplak fotoğraflarımın yayımlanmasını bekliyorum
şimdi. En yakın arkadaşımla en mahrem
konuşmalarımı ortalığa saçanlardan bu da beklenir.
BELALTI SALDIRILARLA BEDEL
ÖDETİLİYOR
Bütün bu tezgahın neden kurulduğunu biliyorum. Yazı yazmamın,
gazetecilik yapmamın, gerçeklerin peşinden koşmamın, kurdukları
kirli düzene itiraz etmemin önüne geçmek isteniyor. Verdiğim
rahatsızlığın bedelini belaltı saldırılarla ödetmeye çalışıyorlar.
Yıllardır sistematik bir şekilde bu psikolojik savaşı uyguluyorlar.
Didik didik ettikleri hayatımda tek bir leke, tek bir lekenin
yansıması, bir tek iz bile yok ama. Kurmaya çalıştıkları her türlü
bağlantı çöktü, her türlü taktik ellerinde patladı.
O TELEFON KONUŞMASI
Tutundukları son dala bakıyorum: Özel telefon konuşmalarım.
Bir öfke patlamasını, karşılıklı gaza gelmeyi, belki
çocukluğu, belki megalomaniyi 'komplo' diye yutturmaya
çalışıyorlar. Hepimizin belli sınavlardan geçmesi gereken
olağanüstü dönemler gelir çatar bazen. Bu kalleş
günler de böyle.
Önemli olan bu sınavı nasıl vereceğimiz: Benim özel
konuşmalarımın içeriği mi daha çirkin, yoksa bu iğrenç
oyunu tezgahlayanların yaptıkları mı? Özel konuşmalara bel
mi bağlayacağız yoksa oyunu tersine mi çevireceğiz?
Asıl bu pornografiye savaş açılması gerekiyor.
HERKESİN BURNUNDAN
GETİRECEKLER
İstedikleri ortada: Herkes birbirine düşsün, dostluklar bozulsun,
aileler dağılsın, iş ilişkileri sarsılsın, sonunda da hepimiz
teslim olalım, yenilelim isteniyor. Böylece onlar da kendi
sürülerini gütmeye devam etsin. Gazetecilikte ısrar eden herkesin
burnundan getirmeye niyetliler kısacası... Binlerce sayfa
konuşma kayıtlarının arasında evlilikler, özel ilişkiler,
arkadaşlıklar hakkında yüzlerce 'parça tesirli bombanın' cımbızla
özel olarak yerleştirilmesinin başka bir açıklaması olabilir mi?
Hayatları darmadağın etmek istiyorlar. Adını koyalım, bunlar Doğu
Alman yöntemleridir, kurulan bir Stasi düzenidir bu
topraklarda.
KİMSEYE VERECEK HESABIM
YOK
Uzaktan bakınca bile kimin gerçekten komplo yaptığı, kime tuzak
kurulmaya çalışıldığını anlamak hiç güç değil. Sırtlarını polise
dayayanlar, telefonlarımızı dinleyenler, hayatları bize dar
edenler, teknolojik harp oyunları oynayanlar, evlerimize kablolar,
kameralar, bilgisayarlarımıza 'büyük ağabeyler' yerleştirenler;
kısacası bu dev sistem karşımızda. Buna karşı hepimiz bir
başımızayız.
Ama biliyorum ki o Berlin Duvarı gün gelir çöker.
Başkalarının çirkin tezgahı yüzünden hiç kimseye verecek
hesabım yok. Eğer bir bedel ödemem isteniyorsa, eğer bu komployu
tezgahlayan papier-mache kaplanların önüne et atılacaksa da
atılsın, ben yolumdan dönmem. Ama bu geçici zaferin tadını
da sonsuza kadar çıkaramazlar, onu bilsinler. Benimle hiçbir ilgisi
olmamasına rağmen... Tamamen mahremiyetim deşifre edilmiş,
hayatımıza tecavüz edilmiş olmasına rağmen...
O KONUŞMA GEYİK MUHABBETİ
Telefondaki konuşmalar iki arkadaşın arasındaki geyik muhabbetinden
ibaret olsa da... Tamamen özel konuşmalar olsa da, iki kişi dışında
hiç kimseyi ilgilendirmese de dolaylı olarak hesapsızca kırdığım,
üzdüğüm, sevdiğim ve önemsediğim insanlardan samimiyetle özür
diliyorum. Onlara karşı boynum kıldan ince; başkalarının kırdığını
tamir etmek için her şeyi yapmaya hazırım. Bunu başarırım da. Ne
suçüstü yakalanmışlıkla, ne ardında başka hesaplarla ilgisi
var.
Bu benim insani görevim, borcumdur artık.
Gün gelecek bu kirli dönemin mimarları da hepimizden özür
dileyecekler.
Ben değil, bana hayatımın en mahcup gününü
yaşatanlar utansın.
EDİTÖRÜN NOTU: Oray Eğin, yarından itibaren yıllık izin kullanacaktır.